→ Turkish Sentences From Tatoeba 13 → Rozpocznij Naukę / Ściągnij Fiszki MP3

Pytanie		Odpowiedź
Come and see us sometime. rozpocznij naukę		Bir ara bizi görmeye gel.
Come as soon as possible. rozpocznij naukę		Mümkün olduğunca kısa sürede gel.
Come in, the door's open. rozpocznij naukę		Buyrun, kapı açık.
Come on any day you like. rozpocznij naukę		İstediğin herhangi bir günde gel.
Could I park my car here? rozpocznij naukę		Arabamı buraya parkedebilir miyim?
Could I sit on the aisle? rozpocznij naukę		Koridor tarafında oturabilir miyim?
Could you drive Tom home? rozpocznij naukę		Tom'u eve götürür müsün?
Could you please help me? rozpocznij naukę		Lütfen bana yardım eder misiniz?
Crime is on the increase. rozpocznij naukę		Suç artmakta.
Curiosity killed the cat. rozpocznij naukę		Merak kediyi öldürdü.
Custer refused to listen. rozpocznij naukę		Custer dinlemeyi reddetti.
Did he tell you anything? rozpocznij naukę		O size bir şey söyledi mi?
Did I hurt your feelings? rozpocznij naukę		Duygularını incittim mi?
Did she have a hard time? rozpocznij naukę		Zor zaman geçirdi mi?
Did you brush your teeth? rozpocznij naukę		Dişlerini fırçaladın mı?
Did you enjoy the film? rozpocznij naukę		Filmden hoşlandınız mı?
Did you enjoy your visit? rozpocznij naukę		Ziyaretinizden zevk aldınız mı?
Did you ever talk to him? rozpocznij naukę		Onunla hiç konuştun mu?
Did you forget something? rozpocznij naukę		Bir şey unuttun mu?
Did you go to the doctor? rozpocznij naukę		Doktora gittin mi?
Did you have fun? rozpocznij naukę		Eğlendin mi?
Did you pay for the book? rozpocznij naukę		Kitap için ödeme yaptın mı?
Did you sew this by hand? rozpocznij naukę		Bunu elle mi diktin?
Did you turn off the gas? rozpocznij naukę		Gazı kapattın mı?
Didn't you hear a scream? rozpocznij naukę		Bir çığlık duymadın mı?
Didn't you read the book? rozpocznij naukę		Kitabı okumadın mı?
Do as you are told to do. rozpocznij naukę		Sana yapılması söylenildiği gibi yap.
Do it when you have time. rozpocznij naukę		Zamanın olursa, onu yap.
Do not eat too much cake. rozpocznij naukę		Çok fazla kek yeme.
Do whatever he tells you. rozpocznij naukę		O sana her ne söylerse yap.
Do whatever he tells you. rozpocznij naukę		O sana ne söylerse yap.
Do you also want a shave? rozpocznij naukę		Sen de tıraş olmak ister misin?
Do you believe his story? rozpocznij naukę		Onun hikayesine inanıyor musunuz?
Do you believe in ghosts? rozpocznij naukę		Hayaletlere inanıyor musunuz?
Do you feel like resting? rozpocznij naukę		Canınız dinlenmek istiyor mu?
Do you have a girlfriend? rozpocznij naukę		Bir kız arkadaşın var mı?
Do you have a pen on you? rozpocznij naukę		Yanınızda bir kaleminiz var mı?
Do you have a subway map? rozpocznij naukę		Bir metro haritan var mı?
Do you have any brothers? rozpocznij naukę		Hiç erkek kardeşin var mı?
Do you have any children? rozpocznij naukę		Hiç çocuğun var mı?
Do you have any quarters? rozpocznij naukę		Hiç çeyrek doların var mı?
Do you have any rock CDs? rozpocznij naukę		Hiç rock CD'lerin var mı?
Do you have enough money? rozpocznij naukę		Yeterli paran var mı?
Do you have many friends? rozpocznij naukę		Çok arkadaşın var mı?
Do you have many hobbies? rozpocznij naukę		Çok hobin var mı?
Do you know how to drive? rozpocznij naukę		Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
Do you know what he said? rozpocznij naukę		Onun ne dediğini biliyor musun?
Do you know what this is? rozpocznij naukę		Bunun ne olduğunu biliyor musun?
Do you know where she is? rozpocznij naukę		Onun nerede olduğunu biliyor musunuz?
Do you know who they are? rozpocznij naukę		Onların kim olduklarını biliyor musunuz?
Do you like French wines? rozpocznij naukę		Fransız şarapları sever misiniz?
Do you mean what you say? rozpocznij naukę		Gerçekten onu mu demek istiyorsun?
Do you need an ambulance? rozpocznij naukę		Bir ambulansa ihtiyacın var mı?
Do you object to my idea? rozpocznij naukę		Benim fikrime itiraz ediyor musun?
Do you often eat granola? rozpocznij naukę		Genellikle granola yer misiniz?
Do you plan to go abroad? rozpocznij naukę		Yurtdışına gitmeyi planlıyor musunuz?
Do you plan to stay long? rozpocznij naukę		Uzun kalmayı planlıyor musun?
Do you remember his name? rozpocznij naukę		Onun adını hatırlıyor musun?
Do you talk to your cats? rozpocznij naukę		Kedilerinle konuşur musun?
Does he come home at six? rozpocznij naukę		O, eve altıda mı gelir?
Does he need to help her? rozpocznij naukę		Ona yardım etmesi gerekiyor mu?
Does she always go there? rozpocznij naukę		O her zaman oraya gider mi?
Does this make any sense? rozpocznij naukę		Bu mantıklı mıdır?
Does Toshio like Sachiko? rozpocznij naukę		Toshio Sachiko'yu seviyor mu?
Don't be in such a hurry. rozpocznij naukę		Böyle acele etmeyin.
Don't be late for school. rozpocznij naukę		Okula geç kalma.
Don't break the branches. rozpocznij naukę		Dalları kırma.
Don't change the subject. rozpocznij naukę		Konuyu değiştirme.
Don't drink so much beer. rozpocznij naukę		Çok bira içmeyin.
Don't kick the door open. rozpocznij naukę		Kapıyı tekmeleyerek açmayın.
Don't let go of the rope. rozpocznij naukę		İpi bırakma.
Don't make fun of others. rozpocznij naukę		Diğerleriyle alay etmeyin.
Don't make fun of people. rozpocznij naukę		İnsanlarla alay etmeyin.
Don't make so much noise. rozpocznij naukę		Bu kadar gürültü yapmayın.
Don't overexert yourself. rozpocznij naukę		Kendini aşırı yorma.
Don't play baseball here. rozpocznij naukę		Burada beyzbol oynama.
Don't play in the street. rozpocznij naukę		Sokakta oynama.
Don't play with that key! rozpocznij naukę		Bu tuşla oynama!
Don't scare me like that! rozpocznij naukę		Beni öyle korkutma!
Don't smoke in this room. rozpocznij naukę		Bu odada sigara içmeyin.
Don't spoil the children. rozpocznij naukę		Çocuklara yüz verip şımartma.
Don't take it personally. rozpocznij naukę		Onu kişisel olarak almayın.
Don't throw in the towel. rozpocznij naukę		Yenilgiyi kabul etmeyin.
Don't try God's patience. rozpocznij naukę		Allah'ın sabrını denemeyin.
Don't turn off the light. rozpocznij naukę		Işığı kapatmayın.
Don't worry about my dog. rozpocznij naukę		Benim köpeğim hakkında endişelenmeyin.
Don't worry about others. rozpocznij naukę		Diğerleri hakkında endişe etmeyin.
Don't you have a bicycle? rozpocznij naukę		Bir bisikletin yok mu?
Don't you have any money? rozpocznij naukę		Hiç paran yok mu?
Don't move from here. rozpocznij naukę		Buradan ayrılmayın.
Don't you want to go out? rozpocznij naukę		Dışarı çıkmak istemiyor musun?
Draw a line on the paper. rozpocznij naukę		Kağıdın üzerine bir çizgi çizin.
Each of them sang a song. rozpocznij naukę		Onlardan her biri bir şarkı söyledi.
Each player did his best. rozpocznij naukę		Her oyuncu elinden geleni yaptı.
Education begins at home. rozpocznij naukę		Eğitim evde başlar.
Either come in or go out. rozpocznij naukę		Ya içeri gel ya da dışarı git.
Either you or I am right. rozpocznij naukę		Ya sen yada ben haklıyım.
Emily ate tofu at dinner. rozpocznij naukę		Emily akşam yemeğinde soya peyniri yedi.
English is easy to learn. rozpocznij naukę		İngilizce öğrenmek kolaydır.
Enjoy life while you may. rozpocznij naukę		Çıkarabilirken hayatın tadını çıkarın.
Every house had a garden. rozpocznij naukę		Her evin bir bahçesi vardı.
Everybody has weaknesses. rozpocznij naukę		Herkesin zayıflıkları vardır.
Everybody knows his name. rozpocznij naukę		Herkes onun adını bilir.
Everyone talked about it. rozpocznij naukę		Herkes o konu hakkında konuştu.
Everything went smoothly. rozpocznij naukę		Her şey yolunda gitti.
Excuse me for being late. rozpocznij naukę		Geç kaldığım için beni bağışlayın.
Exercise improves health. rozpocznij naukę		Egzersiz sağlığı geliştirir.
Fire is always dangerous. rozpocznij naukę		Ateş her zaman tehlikelidir.
First come, first served. rozpocznij naukę		İlk gelene ilk servis yapılır.
Flour is made from wheat. rozpocznij naukę		Un buğdaydan yapılır.
Flour is made into bread. rozpocznij naukę		Un ekmeğe dönüştürülür.
Ford was poorly educated. rozpocznij naukę		Ford kötü eğitim gördü.
Four ideas were proposed. rozpocznij naukę		Dört fikir önerildi.
George married my sister. rozpocznij naukę		George kız kardeşimle evlendi.
Germs can cause sickness. rozpocznij naukę		Mikroplar hastalığa neden olabilir.
Get off at the next stop. rozpocznij naukę		Bir sonraki durakta inin.
Get out of the classroom. rozpocznij naukę		Sınıftan çıkın.
Get your things together. rozpocznij naukę		Eşyalarını toparla.
Give me a bottle of wine. rozpocznij naukę		Bana bir şişe şarap ver.
Give me a coffee, please. rozpocznij naukę		Bana bir kahve ver, lütfen.
Give me a glass of water. rozpocznij naukę		Bana bir bardak su ver.
Give me a hand, will you? rozpocznij naukę		Bana yardımcı ol, olur mu?
Give me a piece of chalk. rozpocznij naukę		Bana bir parça tebeşir verin.
Give me a piece of paper. rozpocznij naukę		Bana bir parça kağıt ver.
Give me a sheet of paper. rozpocznij naukę		Bana bir kağıt verin.
Give me something to eat. rozpocznij naukę		Bana yiyecek bir şeyler ver.
Give me the bill, please. rozpocznij naukę		Bana hesabı getir, lütfen.
Give me the same, please. rozpocznij naukę		Bana aynısını ver lütfen.
Go and see him in person. rozpocznij naukę		Bizzat git ve onunla görüş.
Good students study hard. rozpocznij naukę		İyi öğrenciler çok çalışır.
Has the snow stopped yet? rozpocznij naukę		Kar henüz durdu mu?
Have some tea, won't you? rozpocznij naukę		Biraz çay al, ne dersin?
Have you eaten lunch yet? rozpocznij naukę		Öğle yemeğini henüz yedin mi?
Have you ever been on TV? rozpocznij naukę		Hiç televizyonda çıktın mı?
Have you ever seen a UFO? rozpocznij naukę		Hiç bir ufo gördünüz mü?
Have you fed the dog yet? rozpocznij naukę		Henüz köpeği besledin mi?
Have you met him already? rozpocznij naukę		Zaten onunla tanışıyormuydun?
Have you seen my new car? rozpocznij naukę		Yeni arabamı gördün mü?
Haven't I met you before? rozpocznij naukę		Daha önce sizinle tanışmadım mı?
Haven't you gone too far? rozpocznij naukę		Çok ileri gitmedin mi?
He admitted his mistakes. rozpocznij naukę		O, hatalarını itiraf etti.
He also was very serious. rozpocznij naukę		O da çok ciddidir.
He and I walked together. rozpocznij naukę		O ve ben birlikte yürüdük.
He asked for a cigarette. rozpocznij naukę		O, bir sigara istedi.
He became a famous actor. rozpocznij naukę		O, ünlü bir aktör oldu.
He began to be a problem. rozpocznij naukę		O bir sorun olmaya başladı.
He began to make excuses. rozpocznij naukę		O, muazaret göstermeye başladı.
He believed in the truth. rozpocznij naukę		O, gerçeğe inanıyordu.
He bought a plane ticket. rozpocznij naukę		O bir uçak bileti satın aldı.
He came back from Canada. rozpocznij naukę		O, Kanada'dan döndü.
He came back last August. rozpocznij naukę		O, geçen Ağustos ayında geri geldi.
He came down with a cold. rozpocznij naukę		O, soğuk algınlığına yakalandı.
He came here before noon. rozpocznij naukę		O buraya öğleden önce geldi.
He can also speak French. rozpocznij naukę		Ayrıca Fransızca da konuşabilmektedir.
He can speak French well. rozpocznij naukę		O, Fransızcayı iyi konuşabilir.
He can't be under thirty. rozpocznij naukę		O otuzdan aşağı olamaz.
He can't have told a lie. rozpocznij naukę		O, yalan söylemiş olamaz.
He can't make a decision. rozpocznij naukę		O bir karar veremez.
He caught her by the arm. rozpocznij naukę		O, onu kolundan yakaladı.
He cut the envelope open. rozpocznij naukę		O zarfı açmak için kesti.
He denied the accusation. rozpocznij naukę		O, suçlamayı reddetti.
He did his best to drink. rozpocznij naukę		İçmek için elinden geleni yaptı.
He did not agree with it. rozpocznij naukę		O onu kabul etmedi.
He did not die of cancer. rozpocznij naukę		O kanserden ölmedi.
He did not like children. rozpocznij naukę		O, çocuklardan hoşlanmıyordu.
He didn't come after all. rozpocznij naukę		Beklenenin tersine gelmedi.
He died at the age of 70. rozpocznij naukę		O, yetmiş yaşında öldü.
He discovered a new star. rozpocznij naukę		Yeni bir yıldız keşfetti.
He disregarded my advice. rozpocznij naukę		O benim tavsiyemi görmezden geldi.
He does not get up early. rozpocznij naukę		O, erken kalkmaz.
He doesn't have a sister. rozpocznij naukę		Onun bir kız kardeşi yok.
He doesn't have any pets. rozpocznij naukę		Onun hiç evcil hayvanı yok.
He drank a cup of coffee. rozpocznij naukę		O bir fincan kahve içti.
He drank a lot yesterday. rozpocznij naukę		O, dün çok içti.
He enjoys playing tennis. rozpocznij naukę		O tenis oynamaktan hoşlanıyor.
He extinguished the fire. rozpocznij naukę		O, yangını söndürdü.
He fell and hurt his leg. rozpocznij naukę		O düştü ve bacağını incitti.
He fell in love with her. rozpocznij naukę		O, ona aşık oldu.
He fired most of his men. rozpocznij naukę		O adamlarının çoğunu kovdu.
He found a broken camera. rozpocznij naukę		O, bozuk bir kamera buldu.
He gave a sigh of relief. rozpocznij naukę		O rahat bir nefes verdi.
He got them to reject it. rozpocznij naukę		O onlara onu geri çevirtti.
He got up in the morning. rozpocznij naukę		O, sabah kalktı.
He got wonderful results. rozpocznij naukę		O, harika sonuçlar aldı.
He had been there before. rozpocznij naukę		O daha önce orada bulunmuştu.
He had dinner by himself. rozpocznij naukę		O, tek başına akşam yemeği yedi.
He had few other friends. rozpocznij naukę		Onun diğer birkaç arkadaşı vardı.
He had his wallet stolen. rozpocznij naukę		O, cüzdanını çaldırdı.
He had to clean his room. rozpocznij naukę		O, odasını temizlemek zorunda kaldı.
He had trouble breathing. rozpocznij naukę		Nefes alma zorluğu vardı.
He has a good reputation. rozpocznij naukę		O iyi bir üne sahiptir.
He has already gone home. rozpocznij naukę		O zaten eve gitti.
He has already had lunch. rozpocznij naukę		O zaten öğle yemeği yedi.
He has broken the record. rozpocznij naukę		O, rekor kırdı.
He has got a good camera. rozpocznij naukę		Onun iyi bir kamerası var.
He has just arrived here. rozpocznij naukę		O az önce buraya vardı.
He has lots of new ideas. rozpocznij naukę		Onun çok sayıda yeni fikirleri var.
He has never been abroad. rozpocznij naukę		O, hiç yurt dışında bulunmadı.
He has never been abroad. rozpocznij naukę		O hiç yurt dışına gitmedi.
He has never played golf. rozpocznij naukę		O asla golf oynamadı.
He has no sense of humor. rozpocznij naukę		Onun espri anlayışı yoktur.
He has nobody to consult. rozpocznij naukę		Onun danışacak kimsesi yok.
He has written two books. rozpocznij naukę		O iki kitap yazdı.
He hasn't been here long. rozpocznij naukę		Uzun süredir burada bulunmadı.
He heard the dog barking. rozpocznij naukę		Köpeğin havladığını duydum.
He intended to marry her. rozpocznij naukę		Onunla evlenmek niyetindeydi.
He invited me to a party. rozpocznij naukę		O beni bir partiye davet etti.
He is a cheerful old man. rozpocznij naukę		O, neşeli, yaşlı bir adam.
He is a man of character. rozpocznij naukę		O kişilikli bir insandır.
He is a pretty great guy. rozpocznij naukę		O oldukça büyük bir adam.
He is a typical Japanese. rozpocznij naukę		O tipik bir Japon.
He is a very fussy eater. rozpocznij naukę		O, zor beğenen bir yiyicidir.
He is a very good batter. rozpocznij naukę		O, çok iyi bir top vurucusu.
He is absent from school. rozpocznij naukę		O, okulda yok.
He is afraid of swimming. rozpocznij naukę		O, yüzmekten korkuyor.
He is after a better job. rozpocznij naukę		O daha iyi bir iş peşinde.
He is after a better job. rozpocznij naukę		O daha iyi bir iş arıyor.
He is always complaining. rozpocznij naukę		O her zaman şikayet ediyor.
He is always on the move. rozpocznij naukę		O sürekli aktif.
He is an intelligent boy. rozpocznij naukę		O akıllı bir çocuk.
He is anxious to see you. rozpocznij naukę		O seni görmek için hevesli.
He is as healthy as ever. rozpocznij naukę		O her zamanki gibi sağlıklı.
He is being very careful. rozpocznij naukę		O, çok dikkatli davranıyor.
He is by no means bright. rozpocznij naukę		O, hiçbir şekilde zeki değil.
He is by no means stupid. rozpocznij naukę		O hiçbir şekilde aptal değil.
He is certain to turn up. rozpocznij naukę		O, kesin dönecek.
He is crazy about skiing. rozpocznij naukę		O, kayak yapmak için deli oluyor.
He is deeply in debt now. rozpocznij naukę		O, şimdi don derece borçlu.
He is eager to go abroad. rozpocznij naukę		O, yurt dışına gitmek için istekli.
He is employed in a bank. rozpocznij naukę		O, bir bankada görevlidir.
He is famous as a doctor. rozpocznij naukę		O bir doktor olarak ünlüdür.
He is good at arithmetic. rozpocznij naukę		O, aritmetikte iyidir.
He is good at gymnastics. rozpocznij naukę		O jimnastikte iyidir.
He is in the tenth grade. rozpocznij naukę		O onuncu sınıfta.
He is known to everybody. rozpocznij naukę		O, herkes tarafından bilinir.
He is known to everybody. rozpocznij naukę		O, herkes tarafından tanınır.
He is liked by everybody. rozpocznij naukę		O herkes tarafından sevildi.
He is lying on the bench. rozpocznij naukę		O, bankta uzanıyor.
He is not an English boy. rozpocznij naukę		O bir İngiliz çocuk değildir.
He is not at all foolish. rozpocznij naukę		O hiçte aptal değil.
He is not up to the task. rozpocznij naukę		O, iş için uygun değil.
He is nothing but a fool. rozpocznij naukę		O, bir aptaldan başka bir şey değil.
He is nothing but a liar. rozpocznij naukę		O yalancıdan başka birşey değil.
He is now short of money. rozpocznij naukę		Onun şimdi parası yok.
He is opening the window. rozpocznij naukę		O pencereyi açıyor.
He is playing over there. rozpocznij naukę		O orada oynuyor
He is rotten to the core. rozpocznij naukę		O, tamamen bozulmuş.
He is stronger than I am. rozpocznij naukę		O benden daha güçlüdür.
He is tired, and so am I. rozpocznij naukę		O yorgun, ve ben de.
He is too tired to study. rozpocznij naukę		O çalışamayacak kadar çok yorgun.
He is very good at poker. rozpocznij naukę		O pokerde çok iyidir.
He is wearing sunglasses. rozpocznij naukę		O güneş gözlüğü takıyor.
He is writing a book now. rozpocznij naukę		O şimdi bir kitap yazıyor.
He jumped into the water. rozpocznij naukę		O suya atladı.
He jumped over the hedge. rozpocznij naukę		O, çitin üzerinden atladı.
He keeps this gun loaded. rozpocznij naukę		O, bu silahı yüklü bulundurur.
He knew he could not win. rozpocznij naukę		O kazanamayacağını biliyordu.
He knows a lot of people. rozpocznij naukę		O, birçok insan tanıyor.
He lay down on the grass. rozpocznij naukę		O çimin üstüne uzanmıştı.
He leveled his gun at me. rozpocznij naukę		O, silahını bana doğru çevirdi.
He lifted her to the bed. rozpocznij naukę		O onu yatağa kaldırdı.
He likes music very much. rozpocznij naukę		O, müziği çok sever.
He likes to travel alone. rozpocznij naukę		O tek başına seyahat etmeyi sever.
He lived here for a time. rozpocznij naukę		O, bir süre burada yaşadı.
He lives next door to us. rozpocznij naukę		O, bize bitişik yaşıyor.
He looked after the baby. rozpocznij naukę		O bebekle ilgilendi.
He looked over my report. rozpocznij naukę		O, raporumu gözden geçirdi.
He looks as poor as ever. rozpocznij naukę		O, her zamanki gibi fakir görünüyor.
He looks like a good boy. rozpocznij naukę		O, iyi bir çocuğa benziyor.
He looks like his father. rozpocznij naukę		O, babasına benziyor.
He looks much better now. rozpocznij naukę		O, şimdi çok daha iyi görünüyor.
He looks old for his age. rozpocznij naukę		O, yaşına göre yaşlı görünüyor.
He looks old for his age. rozpocznij naukę		O yaşına göre yaşlı görünüyor.
He lost his movie ticket. rozpocznij naukę		O, sinema biletini kaybetti.
He made a fortune in oil. rozpocznij naukę		O, petrolde bir servet yaptı.
He made a tour of Europe. rozpocznij naukę		O, bir Avrupa turu yaptı.
He made a will last year. rozpocznij naukę		O geçen yıl vasiyetini hazırladı.
He married a pretty girl. rozpocznij naukę		O güzel bir kız ile evlendi.
He may have lost his way. rozpocznij naukę		O, yolunu kaybetmiş olabilir.
He might change his mind. rozpocznij naukę		O, fikrini değiştirebilir.
He missed the last train. rozpocznij naukę		O son treni kaçırdı.
He must be an honest man. rozpocznij naukę		O, dürüst bir adam olmalı.
He must be the principal. rozpocznij naukę		O, müdür olmalı.
He must be Tom's brother. rozpocznij naukę		O Tom'un erkek kardeşi olmalı.
He never stopped writing. rozpocznij naukę		O, yazmaktan asla vazgeçmedi.
He often walks to school. rozpocznij naukę		O sık sık okula yürür.
He owns a good few sheep. rozpocznij naukę		O birkaç iyi koyuna sahiptir.
He painted the door blue. rozpocznij naukę		Kapıyı maviye boyadı.
He picked up a red stone. rozpocznij naukę		O kırmızı bir taş aldı.
He plays the guitar well. rozpocznij naukę		O iyi gitar çalar.
He promised not to smoke. rozpocznij naukę		O sigara içmemeye söz verdi.
He promised to marry her. rozpocznij naukę		O, onunla evlenmek için söz verdi.
He put a cap on his head. rozpocznij naukę		O, kafasına bir kep giydi.
He put his room in order. rozpocznij naukę		O, odasını düzenledi.
He put on clean trousers. rozpocznij naukę		O, temiz pantolon giydi.
He put on the black coat. rozpocznij naukę		O, siyah ceketi giydi.
He put on the red jacket. rozpocznij naukę		O, kırmızı ceketi giydi.
He put the room in order. rozpocznij naukę		O, odayı düzenledi.
He quit school last week. rozpocznij naukę		Okuldan geçen hafta ayrıldı.
He reached for the apple. rozpocznij naukę		O, elmaya uzandı.
He really makes me angry. rozpocznij naukę		O beni gerçekten kızdırır.
He resigned as president. rozpocznij naukę		O, başkan olarak istifa etti.
He said he did not do it. rozpocznij naukę		O, onu yapmadığını söyledi.
He seems as busy as ever. rozpocznij naukę		O her zamanki kadar meşgul görünüyor.
He seldom goes to church. rozpocznij naukę		O nadiren kiliseye gider.
He showed me her picture. rozpocznij naukę		Bana onun resmini gösterdi.
He slept well last night. rozpocznij naukę		O, dün gece iyi uyudu.
He slowly raised the gun. rozpocznij naukę		O, yavaşça silahı kaldırdı.
He stared at the picture. rozpocznij naukę		O, resme baktı.
He studied for ten years. rozpocznij naukę		O, on yıl çalıştı.
He studies day and night. rozpocznij naukę		O, gece gündüz çalışır.
He swam across the river. rozpocznij naukę		O, nehir boyunca yüzdü.
He tasted the cheesecake. rozpocznij naukę		O, peynirli kekin tadına baktı.
He taught himself French. rozpocznij naukę		Kendisine Fransızca öğretti.
He taught me how to swim. rozpocznij naukę		O, bana yüzmeyi öğretti.
He told me where to shop. rozpocznij naukę		O bana nerede alışveriş yapacağını söyledi.
He told us to keep quiet. rozpocznij naukę		O bize sessiz kalmamızı söyledi.
He took a trip to Europe. rozpocznij naukę		O, Avrupa'ya geziye gitti.
He took his sister along. rozpocznij naukę		O, kız kardeşini yanında götürdü.
He took off his overcoat. rozpocznij naukę		O, paltosunu çıkardı.
He took out his passport. rozpocznij naukę		O, pasaportunu çıkardı.
He took part in the race. rozpocznij naukę		O, yarışa katıldı.
He tore the paper in two. rozpocznij naukę		O, kağıdı ikiye ayırdı.
He tried to get up early. rozpocznij naukę		O, erken kalkmaya çalıştı.
He tried to kill himself. rozpocznij naukę		Kendini öldürmeye çalıştı.
He tried to learn French. rozpocznij naukę		Fransızca öğrenmek için gayret etti.
He tried to persuade her. rozpocznij naukę		O, onu ikna etmeye çalıştı.
He used to be a nice boy. rozpocznij naukę		O, hoş bir çocuktu.
He used to read at night. rozpocznij naukę		O geceleri kitap okurdu.
He usually comes in time. rozpocznij naukę		O genellikle zamanında gelir.
He visited China in 1998. rozpocznij naukę		O, 1998 yılında Çin'i ziyaret etti.
He waited until she came. rozpocznij naukę		O, o gelene kadar bekledi.
He walked back and forth. rozpocznij naukę		İleri geri büyüdü.
He walked past the house. rozpocznij naukę		O yürüyerek evin yanından geçti.
He wanted to be a farmer. rozpocznij naukę		O, bir çiftçi olmak istedi.
He wants to go to Africa. rozpocznij naukę		Afrika'ya gitmek istiyor.
He was a forceful leader. rozpocznij naukę		O, güçlü bir liderdi.
He was a poet and writer. rozpocznij naukę		O bir şair ve yazardı.
He was accused of murder. rozpocznij naukę		O cinayetle suçlandı.
He was alone in the room. rozpocznij naukę		O, odada yalnızdı.
He was beaten too easily. rozpocznij naukę		O, çok kolay tenifi.
He was by no means happy. rozpocznij naukę		O hiçbir şekilde mutlu değildi.
He was completely honest. rozpocznij naukę		O, tamamen dürüsttü.
He was easily influenced. rozpocznij naukę		O, kolayca etkilendi.
He was elected president. rozpocznij naukę		O başkan seçildi.
He was executed as a spy. rozpocznij naukę		O bir casus olarak idam edildi.
He was exposed to danger. rozpocznij naukę		O, tehlikeye maruz kaldı.
He was framed for murder. rozpocznij naukę		O, cinayet yüzünden hapse atılmıştır.
He was held in captivity. rozpocznij naukę		O, esaret altında tutuldu.
He was here at that time. rozpocznij naukę		O, o zaman buradaydı.
He was humiliated by her. rozpocznij naukę		O, onun tarafından aşağılandı.
He was killed in the war. rozpocznij naukę		O, savaşta öldürüldü.
He was knee-deep in snow. rozpocznij naukę		O diz boyu karın içindeydi.
He was lying on his back. rozpocznij naukę		O sırtüstü yatıyordu.
He was paralyzed by fear. rozpocznij naukę		O korkuyla felç oldu.
He was playing the piano. rozpocznij naukę		O piyano çalıyordu.
He was small, but strong. rozpocznij naukę		O küçük, ama güçlüydü.
He was the first to come. rozpocznij naukę		O ilk varandı.
He was then a boy of ten. rozpocznij naukę		O, o zaman on yaşında bir çocuktu.
He was very busy all day. rozpocznij naukę		Bütün gün çok meşguldü.
He was very kind to them. rozpocznij naukę		O, onlara karşı çok nazikti.
He went aboard the plane. rozpocznij naukę		O, uçağa bindi.
He went there by himself. rozpocznij naukę		O, tek başına oraya gitti.
He went there by himself. rozpocznij naukę		O, oraya kendisi gitti.
He whistled as he walked. rozpocznij naukę		O yürürken ıslık çaldı.
He will be back tomorrow. rozpocznij naukę		Yarın geri dönecek.
He will be free tomorrow. rozpocznij naukę		O yarın boş olacak.
He will come in a moment. rozpocznij naukę		O, birazdan gelecek.
He will end up in prison. rozpocznij naukę		O, hapishaneyi boylayacak.
He will go in your place. rozpocznij naukę		O, senin yerine gidecek.
He will have to go there. rozpocznij naukę		Oraya gitmek zorunda kalacak.
He will love her forever. rozpocznij naukę		Onu sonsuza kadar sevecek.
He will not listen to me. rozpocznij naukę		O, beni dinlemeyecektir.
He will soon return home. rozpocznij naukę		Yakında eve dönecektir.
He won the next election. rozpocznij naukę		O, bir sonraki seçimi kazandı.
He wore a light blue tie. rozpocznij naukę		O, açık mavi kravat takmıştı.
He worked for a rich man. rozpocznij naukę		Zengin bir adam için çalıştı.
He writes me once a week. rozpocznij naukę		O bana haftada bir kez yazar.
He wrote to me yesterday. rozpocznij naukę		O dün bana yazdı.
He'll be glad to see you. rozpocznij naukę		Seni gördüğüne memnun olacaktır.
He'll be here any moment. rozpocznij naukę		O, her an burada olacak.
He'll be here until noon. rozpocznij naukę		O, öğleye kadar burada olacak.
He's a bit of a drunkard. rozpocznij naukę		O, biraz ayyaştır.
He's a strange character. rozpocznij naukę		O garip bir kişilik.
He's in bed with the flu. rozpocznij naukę		O gripten dolayı yatakta.
He's very angry with you. rozpocznij naukę		O size çok kızgın.
He's very good at guitar. rozpocznij naukę		O, gitarda çok iyidir.
He’s still sick in bed. rozpocznij naukę		O, hala yatakta hasta.
Helen, this is my cousin. rozpocznij naukę		Helen, bu benim kuzenim.
Hello, Tom. Good morning. rozpocznij naukę		Merhaba, Tom. Günaydın.
Help me with my homework. rozpocznij naukę		Ev ödevimde bana yardımcı ol.
Help yourself to a drink. rozpocznij naukę		Kendinize bir içki alın.
Her answer was incorrect. rozpocznij naukę		Onun cevabı doğru değildi.
Her car is two years old. rozpocznij naukę		Onun arabası iki yaşında.
Her family is very large. rozpocznij naukę		Onun ailesi çok geniş.
Her friends call him Ned. rozpocznij naukę		Arkadaşları onu Ned diyor.
Her hair is turning gray. rozpocznij naukę		Onun saçı ağarıyor.
Her house is very modern. rozpocznij naukę		Onun evi çok moderndir.
Her husband is in prison. rozpocznij naukę		Onun kocası hapiste.
Her speech was excellent. rozpocznij naukę		Onun konuşması mükemmeldi.
Here is a letter for you. rozpocznij naukę		İşte senin için bir mektup.
Here, please have a seat. rozpocznij naukę		Buraya oturun, lütfen.
Here's my account number. rozpocznij naukę		İşte benim hesap numaram.
Here's some news for you. rozpocznij naukę		İşte sizin için biraz haber.
His argument was logical. rozpocznij naukę		Onun argümanı mantıklı idi.
His book was upside down. rozpocznij naukę		Onun kitabı tersti.
His car is gaining on us. rozpocznij naukę		Onun arabası bize yaklaşıyor.
His clothes are worn out. rozpocznij naukę		Onun elbiseleri yıpranmış.
His family is very large. rozpocznij naukę		Onun ailesi çok geniştir.
His father calls him Tom. rozpocznij naukę		Onun babası onu Tom olarak çağırır.
His house was burnt down. rozpocznij naukę		Onun evi yakıldı.
His ideas are up to date. rozpocznij naukę		Onun fikirleri çağdaş.
His new car is wonderful. rozpocznij naukę		Onun yeni arabası harika.
His overcoat is worn out. rozpocznij naukę		Onun paltosu yıpranmış.
His patience is worn out. rozpocznij naukę		Onun sabrı kalmamış.
His speech was too short. rozpocznij naukę		Onun konuşması çok kısaydı.
His study faces the park. rozpocznij naukę		Onun çalışma odası parka bakıyor.
His work is now complete. rozpocznij naukę		Onun çalışması tam.
His work is washing cars. rozpocznij naukę		Onun işi arabaları yıkamaktır.
Hitomi looked very happy. rozpocznij naukę		Hitomi çok mutlu görünüyordu.
Hold on a minute, please. rozpocznij naukę		Bir dakika bekle, lütfen.
Hold on a moment, please. rozpocznij naukę		Biraz bekleyin, lütfen.
How about a cup of cocoa? rozpocznij naukę		Bir bardak kakaoya ne dersin?
How about going swimming? rozpocznij naukę		Yüzmeye ne dersin?
How about playing tennis? rozpocznij naukę		Tenis oynamaya ne dersin?
How about tomorrow night? rozpocznij naukę		Yarın akşama ne dersin?
How did he take the news? rozpocznij naukę		O haberi nasıl aldı?
How do you feel about it? rozpocznij naukę		Bu konuda ne hissediyorsunuz?
How do you like New York? rozpocznij naukę		New York nasıl buluyorsun?
How does he go to school? rozpocznij naukę		O, okula nasıl gider?
How high is the mountain? rozpocznij naukę		Dağın yüksekliği nedir?
How is the weather there? rozpocznij naukę		Orada hava nasıl?
How is the weather today? rozpocznij naukę		Bugün hava nasıl?
How large is your family? rozpocznij naukę		Aileniz ne kadar büyük?
How long are you staying? rozpocznij naukę		Ne kadar kalıyorsun?
How long do we stop here? rozpocznij naukę		Biz burada ne kadar dururuz?
How long have you waited? rozpocznij naukę		Ne kadar bekledin?
How long is the stopover? rozpocznij naukę		Mola ne kadar sürer?
How long may I keep this? rozpocznij naukę		Bunu ne kadar süre saklayabilirim?
How many caps do you own? rozpocznij naukę		Kaç tane şapka kazandın?
How much is the bus fare? rozpocznij naukę		Otobüs ücreti ne kadar?
How much is this T-shirt? rozpocznij naukę		Bu tişört ne kadar?
How much should they get? rozpocznij naukę		Ne kadar almalılar.
How much TV do you watch? rozpocznij naukę		Ne kadar TV izlersin?
How often do you see him? rozpocznij naukę		Ne sıklıkta onu görürsün?
How tall is your brother? rozpocznij naukę		Kardeşin ne kadar uzun?
How well do you know Tom? rozpocznij naukę		Tom'u ne kadar iyi tanıyorsunuz?
I acknowledge my mistake. rozpocznij naukę		Ben, hatamı kabul ediyorum.
I adhered to my decision. rozpocznij naukę		Kararıma sadık kaldım.
I admit that he is right. rozpocznij naukę		Ben onun haklı olduğunu kabul ediyorum.
I agree to your proposal. rozpocznij naukę		Önerini kabul ediyorum.
I agree with his opinion. rozpocznij naukę		Ben onun fikrine katılıyorum.
I agreed to the proposal. rozpocznij naukę		Öneriyi kabul ettim.
I almost caught the fish. rozpocznij naukę		Neredeyse hiç balık yakalamadım.
I almost didn't meet her. rozpocznij naukę		Neredeyse onunla hiç buluşmadım.
I am able to drive a car. rozpocznij naukę		Bir araba sürebilirim.
I am about to leave here. rozpocznij naukę		Buradan ayrılmak üzereyim.
I am at a loss for words. rozpocznij naukę		Ne söyleyeceğimi şaşırdım.
I am content with my job. rozpocznij naukę		İşimden memnunum.
I am glad to be with you. rozpocznij naukę		Seninle birlikte olduğuma memnunum.
I am interested in music. rozpocznij naukę		Ben müzikle ilgilenirim.
I am just warming up now. rozpocznij naukę		Şimdi sadece ısınıyorum.
I am quite all right now. rozpocznij naukę		Ben şimdi tamamen iyiyim.
I am ready to follow you. rozpocznij naukę		Seni izlemeye hazırım.
I am sure of her success. rozpocznij naukę		Onun başarısından eminim.
I am sure of his honesty. rozpocznij naukę		Ben onun dürüstlüğünden eminim.
I am sure of his victory. rozpocznij naukę		Onun zaferinden eminim.
I am tired of hearing it. rozpocznij naukę		Ben onu duymaktan usandım.
I am very poor at sports. rozpocznij naukę		Sporda çok kötüyüm.
I am watching wild birds. rozpocznij naukę		Yabani kuşları izliyorum.
I am willing to help you. rozpocznij naukę		Sana yardım etmeye istekliyim.
I arrived at the station. rozpocznij naukę		İstasyona vardım.
I arrived here yesterday. rozpocznij naukę		Dün buraya ulaştım.
I asked him to wait here. rozpocznij naukę		Onun burada beklemesini rica ettim.
I ate breakfast at eight. rozpocznij naukę		Sabah kahvaltısını sekizde yedim.
I barely passed the exam. rozpocznij naukę		Ben zar zor sınavı geçtim.
I barely passed the exam. rozpocznij naukę		Ben sınavı güçlükle geçtim.
I began living by myself. rozpocznij naukę		Tek başıma yaşamaya başladım.
I believe you are honest. rozpocznij naukę		Ben senin dürüst olduğuna inanıyorum.
I bet he doesn't make it. rozpocznij naukę		Onu yapmayacağına bahse girerim.
I bought a pair of boots. rozpocznij naukę		Bir çift bot aldım.
I bought a pair of shoes. rozpocznij naukę		Bir çift ayakkabı aldım.
I bought the TV from her. rozpocznij naukę		Ondan TV satın aldım.
I can not find my ticket. rozpocznij naukę		Biletimi bulamıyorum.
I can solve this problem. rozpocznij naukę		Bu sorunu halledebilirim.
I can't afford a new car. rozpocznij naukę		Yeni bir arabayı göze alamam.
I can't afford to buy it. rozpocznij naukę		Onu satın almayı göze alamam.
I can't apologize enough. rozpocznij naukę		Yeterince özür dileyemiyorum.
I can't approve the plan. rozpocznij naukę		Ben planı onaylayamam.
I can't do anything else. rozpocznij naukę		Ben başka bir şey yapamam.
I can't drink this stuff. rozpocznij naukę		Bu şeyi içemem.
I can't find my suitcase. rozpocznij naukę		Valizimi bulamıyorum.
I can't give up my dream. rozpocznij naukę		Hayalimden vaz geçemiyorum.
I can't hide my feelings. rozpocznij naukę		Duygularımı gizleyemiyorum.
I can't keep up with you. rozpocznij naukę		Sana ayak uyduramıyorum.
I can't live without you. rozpocznij naukę		Sensiz yaşayamam.
I can't stand that noise. rozpocznij naukę		O gürültüye katlanamam.
I can't stand this noise. rozpocznij naukę		Bu gürültüye katlanamam.
I can't take it any more. rozpocznij naukę		Artık onu alamam.
I can't talk with people. rozpocznij naukę		İnsanlarla konuşamam.
I can't thank you enough. rozpocznij naukę		Sana yeterince teşekkür edemem.
I can't thank you enough. rozpocznij naukę		Ben yeterince teşekkür edemiyorum.
I can't use this machine. rozpocznij naukę		Ben bu makineyi kullanamam.
I can't walk any farther. rozpocznij naukę		Daha ileri yürüyemem.
I can't walk any further. rozpocznij naukę		Ben daha ileri yürüyemem.
I cannot afford the time. rozpocznij naukę		Ben zamanı göze alamam.
I cannot lift this stone. rozpocznij naukę		Bu taşı kaldıramam.
I cannot stand this heat. rozpocznij naukę		Bu ısıya dayanamam.
I caught cold last month. rozpocznij naukę		Geçen ay soğuk aldım.
I cook soup in a big pot. rozpocznij naukę		Ben çorbayı büyük tencerede pişiririm.
I could not speak to him. rozpocznij naukę		Onunla konuşamadım.
I decided to be a lawyer. rozpocznij naukę		Bir avukat olmaya karar verdim.
I deny all those charges. rozpocznij naukę		Ben tüm bu suçlamaları reddediyorum.
I did it against my will. rozpocznij naukę		Onu kendi irademe karşı yaptım.
I didn't know what to do. rozpocznij naukę		Ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't mean to do that. rozpocznij naukę		Onu yapmak istemedim.
I do hope you'll succeed. rozpocznij naukę		Başaracağınızı umuyorum.
I do not read his novels. rozpocznij naukę		Ben onun romanlarını okumam.
I do want to go with you. rozpocznij naukę		Seninle gitmek istemiyorum.
I don't care if it snows. rozpocznij naukę		Kar yağarsa umursamam.
I don't eat chicken skin. rozpocznij naukę		Ben tavuk derisi yemem.
I don't feel like eating. rozpocznij naukę		Canım yemek istemiyor.
I don't feel like joking. rozpocznij naukę		Canım şaka yapmak istemiyor.
I don't go in for sports. rozpocznij naukę		Sporla ilgilenmiyorum.
I don't know all of them. rozpocznij naukę		Onların hepsini tanımıyorum.
I don't know either girl. rozpocznij naukę		Kızların her ikisini de tanımıyorum.
I don't know either twin. rozpocznij naukę		İkizlerin hiçbirini tanımıyorum.
I don't know for certain. rozpocznij naukę		Kesin bilmiyorum.
I don't know her address. rozpocznij naukę		Onun adresini bilmiyorum.
I don't know how to cook. rozpocznij naukę		Nasıl pişireceğimi bilmiyorum.
I don't know how to swim. rozpocznij naukę		Nasıl yüzeceğimi bilmiyorum.
I don't know where to go. rozpocznij naukę		Nereye gideceğimi bilmiyorum.
I don't like any of them. rozpocznij naukę		Onların hiçbirinden hoşlanmıyorum.
I don't like long drives. rozpocznij naukę		Ben uzun araba gezintilerini sevmiyorum.
I don't like the traffic. rozpocznij naukę		Ben trafiği sevmiyorum.
I don't like this camera. rozpocznij naukę		Ben bu kamerayı sevmiyorum.
I don't like this jacket. rozpocznij naukę		Ben bu ceketi sevmiyorum.
I don't like to be alone. rozpocznij naukę		Yalnız kalmak istiyorum.
I don't mind hot weather. rozpocznij naukę		Sıcak havadan rahatsız olmam.
I don't mind if it's hot. rozpocznij naukę		Hava sıcak olsada umurumda değil.
I don't quite follow you. rozpocznij naukę		Seni tamamen izlemiyorum.
I don't think he'll come. rozpocznij naukę		Onun geleceğini sanmam.
I don't understand music. rozpocznij naukę		Ben müzikten anlamıyorum.
I don't want to eat here. rozpocznij naukę		Burada yemek istemiyorum.
I don't want to go alone. rozpocznij naukę		Yalnız gitmek istemiyorum.
I doubt if Tom is single. rozpocznij naukę		Tom'un bekar olup olmadığından şüpheliyim.
I feed my dog once a day. rozpocznij naukę		Köpeğimi günde bir kez beslerim.
I feel cold this morning. rozpocznij naukę		Bu sabah üşüyorum.
I feel good this morning. rozpocznij naukę		Bu sabah iyi hissediyorum.
I feel like another beer. rozpocznij naukę		Canım bir bira daha istiyor.
I felt like running away. rozpocznij naukę		Canım kaçmak istedi.
I felt much more relaxed. rozpocznij naukę		Ben çok daha rahat hissettim.
I felt sorry for the boy. rozpocznij naukę		Çocuk için üzüldüm.
I found her very amusing. rozpocznij naukę		Ben onu çok eğlenceli buldum.
I found his house easily. rozpocznij naukę		Onun evini kolayca buldum.
I gave in to her demands. rozpocznij naukę		Onun isteklerine boyun eğdim.
I gave some books to him. rozpocznij naukę		Ona bazı kitaplar verdim.
I gave up eating dessert. rozpocznij naukę		Tatlı yemeyi bıraktım.
I get depressed at times. rozpocznij naukę		Zaman zaman depresyona girerim.
I go to a driving school. rozpocznij naukę		Bir sürücü okuluna gidiyorum.
I go to church every day. rozpocznij naukę		Her gün kiliseye giderim.
I go to church on Sunday. rozpocznij naukę		Pazar günü kiliseye giderim.
I go to Hyogo University. rozpocznij naukę		Hyogo Üniversitesi'ne gidiyorum.
I go to Tokyo University. rozpocznij naukę		Tokyo Üniversitesine gidiyorum.
I got a hole in my jeans. rozpocznij naukę		Kotumda bir delik var.
I got her to wash dishes. rozpocznij naukę		Ona bulaşıkları yıkattım.
I got lost in the forest. rozpocznij naukę		Ormanda kayboldum.
I got on the wrong train. rozpocznij naukę		Ben yanlış trene bindim.
I got there just in time. rozpocznij naukę		Tam zamanında oraya vardım.
I got this book from him. rozpocznij naukę		Bu kitabı ondan aldım.
I got up early yesterday. rozpocznij naukę		Ben dün erken kalktım.
I grew up in the country. rozpocznij naukę		Kırsalda büyüdüm.
I guess we should go now. rozpocznij naukę		Sanırım şimdi gitmeliyim.
I had a physical checkup. rozpocznij naukę		Ben bir sağlık kontrolü yaptırdım.
I had a stroke last year. rozpocznij naukę		Geçen yıl bir inme geçirdim.
I had him do my homework. rozpocznij naukę		Ona ev ödevimi yaptırdım.
I had him paint my house. rozpocznij naukę		Ona evimi boyattım.
I had no idea what to do. rozpocznij naukę		Ne yapacağım konusunda bir fikrim yoktu.
I had the flu last month. rozpocznij naukę		Geçen ay grip oldum.
I had to fix the toaster. rozpocznij naukę		Ben tost makinesini tamir etmek zorunda kaldım.
I had to give up my plan. rozpocznij naukę		Planımdan vazgeçmek zorunda kaldım.
I had two cups of coffee. rozpocznij naukę		İki fincan kahve içtim.
I handed the mike to him. rozpocznij naukę		Mikrofonu ona uzattım.
I have a book in my hand. rozpocznij naukę		Elimde bir kitap var.
I have a good dictionary. rozpocznij naukę		İyi bir sözlüğüm var.
I have a lot of homework. rozpocznij naukę		Benim bir sürü ev ödevim var.
I have a lot to do today. rozpocznij naukę		Bugün yapacak çok işim var.
I have a pain in my foot. rozpocznij naukę		Ayağımda bir ağrı var.
I have a rash on my neck. rozpocznij naukę		Boynumda bir kızarıklık var.
I have a sharp pain here. rozpocznij naukę		Benim burada keskin bir ağrım var.
I have a slight headache. rozpocznij naukę		Hafif bir baş ağrım var.
I have a stupid question. rozpocznij naukę		Aptalca bir sorum var.
I have an ache in my arm. rozpocznij naukę		Kolumda bir ağrı var.
I have an identical twin. rozpocznij naukę		Benim bir tek yumurta ikizim var.
I have broken my glasses. rozpocznij naukę		Gözlüğümü kırdım.
I have caught a bad cold. rozpocznij naukę		Kötü bir soğuk algınlığına yakalandım.
I have confidence in Ken. rozpocznij naukę		Ken'e güvenim var.
I have decided to retire. rozpocznij naukę		Emekli olmaya karar verdim.
I have drunk all my milk. rozpocznij naukę		Bütün sütümü içtim.
I have few English books. rozpocznij naukę		Birkaç İngilizce kitabım var.
I have found another job. rozpocznij naukę		Ben başka bir iş buldum.
I have good news for you. rozpocznij naukę		Senin için iyi haberim var.
I have just arrived here. rozpocznij naukę		Ben az önce buraya vardım.
I have lost all my money. rozpocznij naukę		Bütün paramı kaybettim.
I have many things to do. rozpocznij naukę		Yapacak çok şeyim var.
I have never been abroad. rozpocznij naukę		Hiç yurt dışında bulunmadım.
I have no homework today. rozpocznij naukę		Bugün ev ödevim yok.
I have no one to help me. rozpocznij naukę		Bana yardım edecek kimsem yok.
I have no plans at all. rozpocznij naukę		Hiç planım yok.
I have nothing to do now. rozpocznij naukę		Şu an yapacak bir şeyim yok.
I have seen a panda once. rozpocznij naukę		Bir keresinde bir panda gördüm.
I have seen a UFO before. rozpocznij naukę		Daha önce bir UFO gördüm.
I have some chores to do. rozpocznij naukę		Yapacak bazı ev işlerim var.
I have to brush my teeth. rozpocznij naukę		Dişlerimi fırçalamak zorundayım.
I have to cover his loss. rozpocznij naukę		Onun kaybını karşılamak zorundayım.
I have to do my homework. rozpocznij naukę		Ev ödevimi yapmalıyım.
I have to get some sleep. rozpocznij naukę		Biraz uyumalıyım.
I have to go to the bank. rozpocznij naukę		Bankaya gitmek zorundayım.
I have to help my mother. rozpocznij naukę		Anneme yardım etmek zorundayım.
I have to study Japanese. rozpocznij naukę		Japonca çalışmak zorundayım.
I have to walk to school. rozpocznij naukę		Okula yürümek zorundayım.
I have worn out my shoes. rozpocznij naukę		Ayakkabılarımı eskittim.
I haven't met him before. rozpocznij naukę		Daha önce onunla karşılaşmadım.
I hear footsteps outside. rozpocznij naukę		Dışarıda ayak sesleri duyuyorum.
I heard an unusual sound. rozpocznij naukę		Ben sıradışı bir ses duydum.
I heard someone knocking. rozpocznij naukę		Birinin kapıyı çaldığını duydum.
I heard the boys singing. rozpocznij naukę		Ben erkek çocukların şarkı söylediğini duydum.
I helped her wash dishes. rozpocznij naukę		Ona bulaşıkları yıkaması için yardım ettim.
I hope it rains tomorrow. rozpocznij naukę		İnşallah yarın yağmur yağar.
I hope she will get well. rozpocznij naukę		Umarım iyileşecektir.
I hope that I'll see her. rozpocznij naukę		Onu göreceğimi umuyorum.
I hope you get well soon. rozpocznij naukę		İnşallah yakında iyileşirsin.
I hope you get well soon. rozpocznij naukę		Umarım kısa zamanda sağlığına kavuşursun.
I hung my hat on the peg. rozpocznij naukę		Şapkamı kancaya astım.
I invited all my friends. rozpocznij naukę		Bütün arkadaşlarımı davet ettim.
I invited Jane to dinner. rozpocznij naukę		Jane'i akşam yemeğine davet ettim.
I just finished the work. rozpocznij naukę		Az önce işi bitirdim.
I keep a diary every day. rozpocznij naukę		Ben her gün bir günlük tutuyorum.
I know both of the girls. rozpocznij naukę		Kızların her ikisini tanıyorum.
I know he is watching me. rozpocznij naukę		Onun beni izlediğini biliyorum.
I know nothing about her. rozpocznij naukę		Ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
I know that you are busy. rozpocznij naukę		Ben sizin meşgul olduğunuzu biliyorum.
I know what your game is. rozpocznij naukę		Senin oyununun ne olduğunu biliyorum.
I know who likes Sachiko. rozpocznij naukę		Sachiko'yu kimin sevdiğini biliyorum.
I learned a lot from him. rozpocznij naukę		Ondan çok şey öğrendim.
I left my key in my room. rozpocznij naukę		Anahtarımı odamda bıraktım.
I left out two sentences. rozpocznij naukę		İki cümleyi atladım.
I lent the record to Ken. rozpocznij naukę		Plağı Ken'e verdim.
I like English and music. rozpocznij naukę		İngilizce ve müziği severim.
I like English very much. rozpocznij naukę		İngilizceyi çok severim.
I like my meat well done. rozpocznij naukę		Etimi iyi pişmiş severim.
I like oranges very much. rozpocznij naukę		Portakalları çok severim.
I like playing the piano. rozpocznij naukę		Piyano çalmayı seviyorum.
I like that singer a lot. rozpocznij naukę		O şarkıcıdan çok hoşlanırım.
I like that tie of yours. rozpocznij naukę		Senin o kıravatını seviyorum.
I like the way you smile. rozpocznij naukę		Gülümseme tarzını seviyorum.
I like to be spontaneous. rozpocznij naukę		Doğal olmak isterim.
I like to ride on trains. rozpocznij naukę		Ben trenlere binmekten hoşlanırım.
I looked down at the sea. rozpocznij naukę		Ben denize baktım.
I looked him in the eyes. rozpocznij naukę		Onun gözlerine baktım.
I looked in the cupboard. rozpocznij naukę		Ben dolaba baktım.
I lost my notebook today. rozpocznij naukę		Bu gün dizüstü bilgisayarımı kaybettim.
I lost my wife last year. rozpocznij naukę		Karımı geçen sene kaybettim.
I lost your mail address. rozpocznij naukę		E-posta adresinizi kaybettim.
I love my yellow sweater. rozpocznij naukę		Ben sarı kazağımı seviyorum.
I love to collect stamps. rozpocznij naukę		Pul toplamayı seviyorum.
I love you more than her. rozpocznij naukę		Seni ondan daha çok seviyorum.
I made a serious mistake. rozpocznij naukę		Ciddi bir hata yaptım.
I made him open the door. rozpocznij naukę		Ona kapıyı açtırdım.
I made my son a new suit. rozpocznij naukę		Oğluma yeni bir takım elbise yaptım.
I make too many mistakes. rozpocznij naukę		Ben çok hata yaparım.
I met a friend of Mary's. rozpocznij naukę		Mary'nin bir arkadaşı ile karşılaştım.
I met Fred on the street. rozpocznij naukę		Ben sokakta Fred'e rastladım.
I met her on my way home. rozpocznij naukę		Evime giderken onunla karşılaştım.
I met her three days ago. rozpocznij naukę		Üç gün önce ona rastladım.
I met him at the station. rozpocznij naukę		Onunla istasyonda tanıştım.
I met him on my way home. rozpocznij naukę		Evime giderken ona rastladım.
I met him the day before. rozpocznij naukę		Ben bir gün önce onunla tanıştım.
I met Jane the other day. rozpocznij naukę		Geçenlerde Jane ile karşılaştım.
I met Jane the other day. rozpocznij naukę		Bir kaç gün önce Jane ile karşılaştım.
I met the prince himself. rozpocznij naukę		Prensin kendisiyle buluştum.
I might flunk the course. rozpocznij naukę		Kurda başarısız olabilirim.
I must decide what to do. rozpocznij naukę		Ne yapacağıma karar vermeliyim.
I must have it shortened. rozpocznij naukę		Onu kısalttırmalıyım.
I must help these people. rozpocznij naukę		Bu insanlara yardım etmeliyim.
I must renew my passport. rozpocznij naukę		Pasaportumu yenilemeliyim.
I never saw him in jeans. rozpocznij naukę		Onu asla pantolonlu olarak görmedim.
I never work on weekends. rozpocznij naukę		Hafta sonları asla çalışmam.
I often go to the movies. rozpocznij naukę		Sık sık sinemaya giderim.
I only did as I was told. rozpocznij naukę		Ben sadece bana söylenileni yaptım.
I opened the door slowly. rozpocznij naukę		Kapıyı yavaşça açtım.
I ordered two hamburgers. rozpocznij naukę		İki hamburger sipariş ettim.
I ordered you to get out. rozpocznij naukę		Sana çıkmanı emrettim.
I owe him 10 dollars. rozpocznij naukę		Ona on dolar borçluyum.
I paid 10 dollars for it. rozpocznij naukę		Ben onun için on dolar ödedim.
I paid $200 for this bag. rozpocznij naukę		Bu çanta için 200 dolar ödedim.
I put cream in my coffee. rozpocznij naukę		Kahveme krema koyarım.
I ran as fast as I could. rozpocznij naukę		Elimden geldiğince hızlı koştum.
I ran into an old friend. rozpocznij naukę		Ben eski bir arkadaşa rastladım.
I read an exciting story. rozpocznij naukę		Ben heyecan verici bir hikaye okudum.
I read the letter to him. rozpocznij naukę		Mektubu ona okudum.
I received an invitation. rozpocznij naukę		Bir davetiye aldım.
I recognized him at once. rozpocznij naukę		Ben onu derhal tanıdım.
I regard him as an enemy. rozpocznij naukę		Onu bir düşman olarak görüyorum.
I regret that I told you. rozpocznij naukę		Sana söylediğime pişmanım.
I returned home by train. rozpocznij naukę		Eve trenle döndüm.
I rushed out of my house. rozpocznij naukę		Ben evimden dışarı koştum.
I sat waiting on a bench. rozpocznij naukę		Bir bankta beklerken oturdum.
I saw a man with a child. rozpocznij naukę		Adamı bir çocukla birlikte gördüm.
I saw her clean the room. rozpocznij naukę		Onun odayı temizlediğini gördüm.
I saw her enter the room. rozpocznij naukę		Onun odaya girdiğini gördüm.
I saw her play the piano. rozpocznij naukę		Onun piyano çaldığını gördüm.
I saw him cross the road. rozpocznij naukę		Onun yolu geçtiğini gördüm.
I saw the movie on video. rozpocznij naukę		Filmi videoda izledim.
I saw them play baseball. rozpocznij naukę		Onların basketbol oynadığını gördüm.
I see a bird on the roof. rozpocznij naukę		Çatıda bir kuş görüyorum.
I see a book on the desk. rozpocznij naukę		Masanın üstünde bir kitap görüyorum.
I seldom go to a library. rozpocznij naukę		Nadiren bir kütüphaneye giderim.
I shared a room with him. rozpocznij naukę		Odamı onunla paylaştım.
I shouldn't have done it. rozpocznij naukę		Onu yapmamalıydım.
I smell something rotten. rozpocznij naukę		Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.
I stared her in the face. rozpocznij naukę		Onun yüzüne baktım.
I stayed home for a week. rozpocznij naukę		Evde bir hafta kaldım.
I study Japanese history. rozpocznij naukę		Japon tarihi çalışıyorum.
I suppose he's gone home. rozpocznij naukę		Sanırım o eve gitti.
I taught him how to swim. rozpocznij naukę		Ona nasıl yüzeceğini öğrettim.
I telephoned her at once. rozpocznij naukę		Onu derhal aradım.
I think he can't do that. rozpocznij naukę		Sanırım o onu yapamaz.
I think he is a good man. rozpocznij naukę		Sanırım o iyi bir adam.
I think it will be sunny. rozpocznij naukę		Sanırım hava güneşli olacak.
I think it won't succeed. rozpocznij naukę		Sanırım başarılı olmayacak.
I think it's a good idea. rozpocznij naukę		Ben onun iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.
I think it's around here. rozpocznij naukę		Sanırım o bu civarda.
I think it's worth a try. rozpocznij naukę		Onun denemeye değer olduğunu düşünüyorum.
I think it's worth a try. rozpocznij naukę		Sanırım o denemeye değer.
I think she can't answer. rozpocznij naukę		Sanırım o cevap veremez.
I think that he is right. rozpocznij naukę		Ben onun haklı olduğunu düşünüyorum.
I think that Tom is kind. rozpocznij naukę		Tom'un nazik olduğunu düşünüyorum.
I think this tastes good. rozpocznij naukę		Sanırım bunun tadı iyi.
I thought of a good idea. rozpocznij naukę		İyi bir fikir düşündüm.
I thought she was pretty. rozpocznij naukę		Onun güzel olduğunu düşündüm.
I took part in the party. rozpocznij naukę		Ben partiye katıldım.
I usually get up at 6:00. rozpocznij naukę		Ben genellikle saat 6:00 da kalkarım.
I usually wake up at six. rozpocznij naukę		Genellikle saat altıda kalkarım.
I usually walk to school. rozpocznij naukę		Ben genellikle okula yürürüm.
I visited Tony yesterday. rozpocznij naukę		Dün Tony'yi ziyaret ettim.
I waited for ten minutes. rozpocznij naukę		On dakika bekledim.
I walked across the park. rozpocznij naukę		Ben park boyunca yürüdüm.
I walked along the river. rozpocznij naukę		Ben nehir boyunca yürüdüm.
I walked toward the park. rozpocznij naukę		Ben parka doğru yürüdüm.
I want something to read. rozpocznij naukę		Okumak için bir şey istiyorum.
I want this suit cleaned. rozpocznij naukę		Bu takımın temizlenmesini istiyorum.
I want to be an engineer. rozpocznij naukę		Bir mühendis olmak istiyorum.
I want to climb Mt. Fuji. rozpocznij naukę		Mt. Fuji'ye tırmanmak istiyorum.
I want to eat fresh fish. rozpocznij naukę		Taze balık yemek istiyorum.
I want to enter the club. rozpocznij naukę		Kulübe girmek istiyorum.
I want to feel important. rozpocznij naukę		Önemli hissetmek istiyorum.
I want to make her happy. rozpocznij naukę		Onu mutlu etmek istiyorum.
I want to read this book. rozpocznij naukę		Bu kitabı okumak istiyorum.
I want to see them again. rozpocznij naukę		Onları tekrar görmek istiyorum.
I want to think about it. rozpocznij naukę		Ben onun hakkında düşünmek istiyorum.
I wanted him to go there. rozpocznij naukę		Onun oraya gitmesini istedim.
I wanted to surprise her. rozpocznij naukę		Ona sürpriz yapmak istedim.
I was a little surprised. rozpocznij naukę		Biraz şaşırdım.
I was afraid I'd be late. rozpocznij naukę		Geç kalmaktan korktum.
I was asked to wait here. rozpocznij naukę		Benim burada beklemem istendi.
I was at a movie theater. rozpocznij naukę		Ben sinemadaydım.
I was aware of that fact. rozpocznij naukę		Ben gerçeğin farkındaydım.
I was born in the winter. rozpocznij naukę		Ben kışın doğdum.
I was caught in a shower. rozpocznij naukę		Bir duşta mahsur kaldım.
I was caught in the rain. rozpocznij naukę		Yağmura yakalandım.
I was eating dinner then. rozpocznij naukę		O zaman akşam yemeği yiyordum.
I was frozen to the bone. rozpocznij naukę		İliklerime kadar dondum.
I was given a new jacket. rozpocznij naukę		Bana yeni bir ceket verildi.
I was in Tokyo yesterday. rozpocznij naukę		Dün Tokyo'daydım.
I was late for the train. rozpocznij naukę		Tren için geç kaldım.
I was on a trip to India. rozpocznij naukę		Hindistan'a bir geziye gittim.
I was on time for dinner. rozpocznij naukę		Akşam yemeği için zamanında geldim.
I was raised in Yokohama. rozpocznij naukę		Yokohoma'da yetiştirildim.
I was robbed of my purse. rozpocznij naukę		Cüzdanım soyuldu.
I was scratched by a cat. rozpocznij naukę		Ben bir kedi tarafından tırmalandım.
I was thinking about you. rozpocznij naukę		Senin hakkında düşünüyordum.
I was too happy to sleep. rozpocznij naukę		Uyuyamayacak kadar çok mutluydum.
I was too tired to stand. rozpocznij naukę		Ayakta duramayacak kadar yorgunum.
I was traveling in Japan. rozpocznij naukę		Japonya'da seyahat ediyordum.
I was ushered to my seat. rozpocznij naukę		Koltuğumu bana gösterdiler,
I was ushered to my seat. rozpocznij naukę		Beni yerime götürdüler.
I was waiting for a taxi. rozpocznij naukę		Ben bir taksi bekliyordum.
I wash clothes every day. rozpocznij naukę		Her gün çamaşır yıkarım.
I went there to meet him. rozpocznij naukę		Onunla görüşmek için oraya gittim.
I will be sixteen in May. rozpocznij naukę		Mayısta on altı olacağım.
I will be your guarantor. rozpocznij naukę		Ben senin garantörün olacağım.
I will come by all means. rozpocznij naukę		Ne olursa olsun geleceğim.
I will do the best I can. rozpocznij naukę		Ben yapabileceğimin en iyisini yapacağım
I will explain it to her. rozpocznij naukę		Onu ona açıklayacağım.
I will go, rain or shine. rozpocznij naukę		Ne olursa olsun, gideceğim.
I will have to help them. rozpocznij naukę		Ben onlara yardım etmek zorunda kalacağım.
I will help him tomorrow. rozpocznij naukę		Yarın ona yardım edeceğim.
I won't do it again. rozpocznij naukę		Onu asla tekrar yapmayacağım.
I will sweep out my room. rozpocznij naukę		Odayı baştan aşağı temizleyeceğim.
I will try to do my best. rozpocznij naukę		Elimden geleni yapmaya çalışacağım.
I will write to you soon. rozpocznij naukę		Yakında sana yazacağım.
I will write to you soon. rozpocznij naukę		Yakında size yazacağım.
I wish I could use magic. rozpocznij naukę		Keşke sihir kullanabilsem.
I wish I had been a bird. rozpocznij naukę		Keşke bir kuş olsaydım.
I wish I had married her. rozpocznij naukę		Keşke onunla evlenseydim.
I wish this job was over. rozpocznij naukę		Keşke bu iş bitse.
I wish this was all over. rozpocznij naukę		Keşke bu tamamen bitse.
I won't go skating today. rozpocznij naukę		Bugün buz patenine gitmeyeceğim.
I won't leave you behind. rozpocznij naukę		Seni arkada bırakmayacağım.
I wonder if he will come. rozpocznij naukę		Onun gelip gelmeyeceğini merak ediyorum.
I wonder if this is love. rozpocznij naukę		Bunun aşk olup olmadığını merak ediyorum.
I wonder what time it is. rozpocznij naukę		Saatin kaç olduğunu merak ediyorum.
I wonder where he is now. rozpocznij naukę		Onun şimdi nerede olduğunu merak ediyorum.
I wonder where she lives. rozpocznij naukę		Onun nerede yaşadığını merak ediyorum.
I wonder which way to go. rozpocznij naukę		Ben hangi yoldan gideceğimi merak ediyorum.
I wonder who invented it. rozpocznij naukę		Onu kimin icat ettiğini merak ediyorum.
I wonder who invented it. rozpocznij naukę		Onu kim icat etti acaba?
I wonder why he did that. rozpocznij naukę		Onun bunu neden yaptığını merak ediyorum.
I worked hard last month. rozpocznij naukę		Geçen ay çok çalıştım.
I worked hard to succeed. rozpocznij naukę		Başarmak için sıkı çalıştım.
I would like to meet him. rozpocznij naukę		Onunla tanışmak istiyorum.
I wrote the song for her. rozpocznij naukę		Şarkıyı onun için yazdım.
I'd better go to bed now. rozpocznij naukę		Şimdi yatmaya gitsem iyi olur.
I'd like a bus route map. rozpocznij naukę		Ben bir otobüs güzergahı haritası istiyorum.
I'd like a cup of coffee. rozpocznij naukę		Ben bir fincan kahve istiyorum.
I'd like a gin and tonic. rozpocznij naukę		Bir cin tonik istiyorum.
I'd like a glass of beer. rozpocznij naukę		Bir bardak bira istiyorum.
I'd like an orange juice. rozpocznij naukę		Ben bir portakal suyu istiyorum.
I'd like some more water. rozpocznij naukę		Biraz daha su istiyorum.
I'd like the bill please. rozpocznij naukę		Hesabı istiyorum lütfen.
I'd like to be a teacher. rozpocznij naukę		Bir öğretmen olmak istiyorum.
I'd like to get a refund. rozpocznij naukę		Para iadesi istiyorum.
I'd like to go to Hawaii. rozpocznij naukę		Hawaii'ye gitmek istiyorum.
I'd like to go to London. rozpocznij naukę		Londra'ya gitmek istiyorum.
I'd like to go to London. rozpocznij naukę		Londraya gitmek istiyorum.
I'd like to pay by check. rozpocznij naukę		Çek ile ödeme yapmak istiyorum.
I'd like to return a car. rozpocznij naukę		Arabayla dönmek istiyorum.
I'd like to see a doctor. rozpocznij naukę		Bir doktorla görüşmek istiyorum.
I'd like to talk to John. rozpocznij naukę		John'la konuşmak istiyorum.
I'd like to visit London. rozpocznij naukę		Londra'yı ziyaret etmek istiyorum.
I'd like you to go there. rozpocznij naukę		Oraya gitmeni istiyorum.
I'll answer you tomorrow. rozpocznij naukę		Yarın sana cevap vereceğim.
I'll be back before dark. rozpocznij naukę		Karanlıktan önce döneceğim.
I'll be free next Sunday. rozpocznij naukę		Ben önümüzdeki Pazar boş olacağım.
I'll be glad to help him. rozpocznij naukę		Ona yardım etmekten memnun oluruz.
I'll be here for a while. rozpocznij naukę		Bir müddet burada olacağım.
I'll be there right away. rozpocznij naukę		Ben hemen orada olacağım.
I'll be there right away. rozpocznij naukę		Ben derhal orada olacağım.
I'll be with you forever. rozpocznij naukę		Sonsuza kadar sizinle olacağım.
I'll bet anybody on that. rozpocznij naukę		Onunla ilgili herkesle bahse girerim.
I'll call you back later. rozpocznij naukę		Ben sizi daha sonra tekrar arayacağım.
I'll do everything I can. rozpocznij naukę		Ben elimden gelen herşeyi yapacağım.
I'll give you a check-up. rozpocznij naukę		Sizi bir kontrol edeceğiz.
I'll give you this money. rozpocznij naukę		Ben bu parayı size vereceğim.
I'll leave Tokyo tonight. rozpocznij naukę		Bu gece Tokyo'dan ayrılacağım.
I'll let it go this time. rozpocznij naukę		Bu defa gitmesine izin vereceğim.
I'll make you a new suit. rozpocznij naukę		Ben sana yeni bir takım yapacağım.
I'll never do this again. rozpocznij naukę		Ben asla bunu tekrar yapmayacağım.
I'll never see her again. rozpocznij naukę		Onu asla tekrar görmeyeceğim.
I'll see you next summer. rozpocznij naukę		Gelecek yaz görüşürüz.
I'll stay here until ten. rozpocznij naukę		Saat ona kadar burada kalacağım.
I'll take the yellow one. rozpocznij naukę		Ben sarı olanını alacağım.
I'll treat you to dinner. rozpocznij naukę		Ben size akşam yemeği ısmarlayacağım.
I'm afraid it won't work. rozpocznij naukę		Maalesef o çalışmıyor.
I'm all for her proposal. rozpocznij naukę		Ben tamamen onun teklifinden yanayım.
I'm as hungry as a horse. rozpocznij naukę		Bir at kadar açım.
I'm as tall as my father. rozpocznij naukę		Babam kadar uzun boyluyum.
I'm completely exhausted. rozpocznij naukę		Ben tamamen tükendim.
I'm crazy about football. rozpocznij naukę		Futbolu çok fazla seviyorum.
I'm doing the best I can. rozpocznij naukę		Yapabildiğimin en iyisini yapıyorum.
I'm feeding the goldfish. rozpocznij naukę		Akvaryum balığı besliyorum.
I'm fine, too, thank you. rozpocznij naukę		Ben de iyiyim, teşekkür ederim.
I'm going to have a baby. rozpocznij naukę		Bir çocuğum olacak.
I'm going to take a bath. rozpocznij naukę		Banyo yapacağım.
I'm going to take my car. rozpocznij naukę		Benim arabayı alacağım.
I'm looking for a wallet. rozpocznij naukę		Ben bir cüzdan arıyorum.
I'm not about to ask him. rozpocznij naukę		Ona sormaya niyetim yok.
I'm not as rich as I was. rozpocznij naukę		Eskisi kadar zengin değilim.
I'm not fond of her face. rozpocznij naukę		Onun yüzüne düşkün değilim.
I'm not going to sell it. rozpocznij naukę		Ben onu satmayacağım.
I'm not much of a singer. rozpocznij naukę		Ben çok iyi bir şarkıcı değilim.
I'm not much of a writer. rozpocznij naukę		Ben çok iyi bir yazar değilim.
I'm not much of an actor. rozpocznij naukę		Ben çok iyi bir aktör değilim.
I'm on the football team. rozpocznij naukę		Ben futbol takımındayım.
I'm only thinking of you. rozpocznij naukę		Ben sadece seni düşünüyorum.
I'm really tired today. rozpocznij naukę		Bugün gerçekten yorgunum.
I'm serious about my job. rozpocznij naukę		İşim hakkında ciddiyim.
Excuse me for being late. rozpocznij naukę		Geç kaldığım için özür dilerim.
I'm sorry for what I did. rozpocznij naukę		Yaptığım şey için üzgünüm.
I'm sorry she's not here. rozpocznij naukę		Üzgünüm o burada değil.
I'm sorry to trouble you. rozpocznij naukę		Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
I'm staying at my aunt's. rozpocznij naukę		Ben halamlarda kalıyorum.
I'm surprised to see you. rozpocznij naukę		Seni gördüğüme şaşırdım.
I'm talking on the phone. rozpocznij naukę		Ben telefonda konuşuyorum
I'm thinking of the plan. rozpocznij naukę		Ben planı düşünüyorum.
I'm tired of watching TV. rozpocznij naukę		TV izlemekten usandım.
I'm too busy to help her. rozpocznij naukę		Ben ona yardımcı olamayacak kadar çok meşgulüm.
I'm too busy to help him. rozpocznij naukę		Ben ona yardım edemeyecek kadar çok meşgulüm.
I'm trying to save money. rozpocznij naukę		Para tasarruf etmeye çalışıyorum.
I'm very glad to see you. rozpocznij naukę		Seni gördüğüme çok memnun oldum.
I'm very tired from work. rozpocznij naukę		Ben işten çok yoruldum.
I'm working in Tokyo now. rozpocznij naukę		Şimdi Tokyo'da çalışıyorum.
I've already tested them. rozpocznij naukę		Zaten onları test ettim.
I've been to Canada once. rozpocznij naukę		Ben bir kez Kanada'da bulundum.
I've been to Paris twice. rozpocznij naukę		İki kez Pariste bulundum.
I've come to say goodbye. rozpocznij naukę		Hoşçakal demek için geldim.
I've just finished lunch. rozpocznij naukę		Öğle yemeğini az önce bitirdim.
I've never been to Paris. rozpocznij naukę		Paris'te hiç bulunmadım.
I've only just come back. rozpocznij naukę		Sadece ben geri döndüm.
I've spent all the money. rozpocznij naukę		Ben bütün parayı harcadım.
Inflation was controlled. rozpocznij naukę		Enflasyon kontrol altına alındı.
Iron is harder than gold. rozpocznij naukę		Demir altından daha serttir.
Is it this hot every day? rozpocznij naukę		Hergün bu kadar sıcak mı?
Is that as heavy as this? rozpocznij naukę		O bunun kadar ağır mıdır?
Can the baby walk? rozpocznij naukę		Bebek yürüyebiliyor mu?
Is the museum open today? rozpocznij naukę		Müze bugün açık mı?
Is the plane on schedule? rozpocznij naukę		Uçak zamanında mı?
Is there any mail for me? rozpocznij naukę		Benim için mektup var mı?
Is there any room for me? rozpocznij naukę		Benim için yer var mı?
Is there any tax on this? rozpocznij naukę		Bununla ilgili herhangi bir vergi var mı?
Is there still any sugar? rozpocznij naukę		Orada hala hiç şeker var mı?
Is this a duty-free shop? rozpocznij naukę		Bu bir gümrüksüz-mallar mağazası mı?
Is this fish still alive? rozpocznij naukę		Bu balık hala canlı mı?
Is this price acceptable? rozpocznij naukę		Bu fiyat kabullenebilir mi?
Is this typewriter yours? rozpocznij naukę		Bu daktilo sizin mi?
Is your father a teacher? rozpocznij naukę		Senin baban bir öğretmen mi?
Is your wife a good cook? rozpocznij naukę		Karın, iyi bir aşçı mı?
It doesn't mean anything! rozpocznij naukę		O bir şey demek değildir!
It happened in Milwaukee. rozpocznij naukę		O, Milwaukee'de oldu.
It happened last October. rozpocznij naukę		O geçen Ekim ayında oldu.
It is almost ten o'clock. rozpocznij naukę		Neredeyse saat on.
It is going to rain soon. rozpocznij naukę		Yakında yağmur yağacak.
It is he who is to blame. rozpocznij naukę		Suçlanacak kişi odur.
It is next to impossible. rozpocznij naukę		O imkansıza yakın.
It is nice and cool here. rozpocznij naukę		Burası güzel ve serin.
It is no laughing matter. rozpocznij naukę		Gülecek bir şey yok.
It is no use complaining. rozpocznij naukę		Şikayet etmenin bir faydası yok.
It is no use going there. rozpocznij naukę		Oraya gitmenin faydası yok.
It is not a real mansion. rozpocznij naukę		O gerçek bir konak değil.
It is nothing but a joke. rozpocznij naukę		O şakadan başka birşey değil.
It is quite a big number. rozpocznij naukę		Bayağı büyük bir numara.
Lying is wrong. rozpocznij naukę		Yalan söylemek yanlıştır.
It looks like Tom is mad. rozpocznij naukę		Tom çılgın gibi görünüyor.
It poured for three days. rozpocznij naukę		Üç gün şiddetli yağmur yağdı.
It prevented a civil war. rozpocznij naukę		Bu bir iç savaş engelledi.
It rained hard yesterday. rozpocznij naukę		Dün şiddetli yağmur yağdı.
It rains in early autumn. rozpocznij naukę		Sonbaharın başlarında yağmur yağar.
It seems that he is fine. rozpocznij naukę		Onun iyi olduğu görünüyor.
It snowed hard yesterday. rozpocznij naukę		Dün şiddetli kar yağdı.
It turned out to be true. rozpocznij naukę		Onun gerçek olduğu ortaya çıktı.
It was a beautiful sight. rozpocznij naukę		Güzel bir manzaraydı.
It was a terrible affair. rozpocznij naukę		O, korkunç bir olaydı.
It was beginning to snow. rozpocznij naukę		Kar yağmaya başlıyordu.
It was cloudy that night. rozpocznij naukę		O gece bulutlu idi.
It was just as I thought. rozpocznij naukę		O tam düşündüğüm gibiydi.
It was published in 1969. rozpocznij naukę		1969 yılında yayımlandı.
It was raining yesterday. rozpocznij naukę		Dün yağmur yağıyordu.
It wasn't much of a plan. rozpocznij naukę		Büyük bir plan değildi.
It wasn't much of a view. rozpocznij naukę		Büyük bir görüş değildi.
It wasn't much of a yard. rozpocznij naukę		Büyük bir bahçe değildi.
It will be fine tomorrow. rozpocznij naukę		Yarın hava güzel olacak.
It's 7:50 in the morning. rozpocznij naukę		Sabah 7:50.
It's a beautiful country. rozpocznij naukę		O güzel bir ülkedir.
It's a little cold today. rozpocznij naukę		Bugün biraz soğuk.
It's a quarter past nine. rozpocznij naukę		Saat dokuzu çeyrek geçiyor.
It's about time to start. rozpocznij naukę		Neredeyse başlama zamanıdır.
It's as lovely as a rose. rozpocznij naukę		O, bir gül kadar güzeldir.
It's cool today for July. rozpocznij naukę		Temmuz ayı için bugün hava serin.
It's crowded again today. rozpocznij naukę		Bugün yine kalabalık.
It's for my personal use. rozpocznij naukę		O benim kişisel kullanımım için.
It's hot today, isn't it? rozpocznij naukę		Bugün hava sıcak değil mi?
It's in my jacket pocket. rozpocznij naukę		O, benim ceket cebimde.
It's junk. Throw it away. rozpocznij naukę		O, çöp. Onu atın.
It's like summer outside. rozpocznij naukę		Dışarıda hava yaz gibi.
It's my duty to help you. rozpocznij naukę		Size yardım etmek benim görevim.
It's not good to overeat. rozpocznij naukę		Aşırı yemek iyi değildir.
It's not healthy for you. rozpocznij naukę		O sizin için sağlıklı değil.
It's on the eighth floor. rozpocznij naukę		O sekizinci kattadır.
It's out of the question. rozpocznij naukę		O söz konusu değil.
It's pitch black outside. rozpocznij naukę		Dışarısı zifiri karanlık.
It's six o'clock already. rozpocznij naukę		Saat zaten altı.
It's time to take a bath. rozpocznij naukę		Şimdi banyo yapma zamanı.
It's too early to get up. rozpocznij naukę		Kalkmak için çok erken.
It's up to you to decide. rozpocznij naukę		Karar vermek sana kalmış.
It's very stuffy in here. rozpocznij naukę		Burası çok havasız.
It's warm enough to swim. rozpocznij naukę		Yüzmek için yeterince sıcak.
Jane is not able to swim. rozpocznij naukę		Jane yüzemez.
Japan has a mild climate. rozpocznij naukę		Japonya, ılıman bir iklime sahiptir.
Japan is in eastern Asia. rozpocznij naukę		Japonya Doğu Asya'dadır.
Jeans go with everything. rozpocznij naukę		Kot pantolonlar her şeyle gider.
Jim hasn't been home yet. rozpocznij naukę		Jim henüz evde değil.
Jim is a man of his word. rozpocznij naukę		Jim sözünün adamı.
Jim left Paris yesterday. rozpocznij naukę		Jim dün Paris'ten ayrıldı.
Jim resembles his father. rozpocznij naukę		Jim babasına benzer.
Jiro wants to drink Coke. rozpocznij naukę		Jiro kola içmek istiyor.
Joe looked sad yesterday? rozpocznij naukę		Joe dün üzgün görünüyordu.
John has no friends here. rozpocznij naukę		John'un burada hiç arkadaşı yok.
John was married to Jane. rozpocznij naukę		John Jane ile evliydi.
Judy is kind to everyone. rozpocznij naukę		Judy herkese karşı naziktir.

Turkish sentences from Tatoeba 13

Musisz się zalogować, by móc napisać komentarz.