Turkish sentences from Tatoeba 14

 0    1 000 fiszek    aleksandra.eska
ściągnij mp3 drukuj graj sprawdź się
 
Pytanie Odpowiedź
Kanazawa is a quiet city.
rozpocznij naukę
Kanazawa sakin bir şehirdir.
Karen went there herself.
rozpocznij naukę
Karen oraya kendisi gitti.
Keep to the left, please.
rozpocznij naukę
Soldan git, lütfen.
Keiko is kind, isn't she?
rozpocznij naukę
Keiko nazik, değil mi?
Ken has arrived in Kyoto.
rozpocznij naukę
Ken Kyoto'ya vardı.
Ken is a football player.
rozpocznij naukę
Ken bir futbol oyuncusu.
Ken is kind to the girls.
rozpocznij naukę
Ken kızlara karşı naziktir.
Ken is tall, but I'm not.
rozpocznij naukę
Ken uzun boylu, ama ben değilim.
Ken jumped over the wall.
rozpocznij naukę
Ken duvarın üzerinden atladı.
Ken runs faster than you.
rozpocznij naukę
Ken senden daha hızlı koşar.
Kumiko is as tall as Tom.
rozpocznij naukę
Kumiko Tom kadar uzundur.
Laura may have been sick.
rozpocznij naukę
Laura hastalanmış olabilir.
Let him play your guitar.
rozpocznij naukę
Senin gitarını çalsın.
Let me buy you a new one.
rozpocznij naukę
Sana yeni bir tane alayım.
Let me check your ticket.
rozpocznij naukę
Biletini kontrol edeyim.
Let me have a look at it.
rozpocznij naukę
Ona bir göz atalım.
Let me know by telephone.
rozpocznij naukę
Telefonla bana bildirin.
Let me know your address.
rozpocznij naukę
Adresinizi bana bildirin.
Let me tell you a secret.
rozpocznij naukę
Sana bir sır anlatayım.
Let me think for a while.
rozpocznij naukę
Biraz düşüneyim.
Let's ask a travel agent.
rozpocznij naukę
Bir seyahat acentasına soralım.
Let's be friends forever.
rozpocznij naukę
Sonsuza kadar arkadaş olalım.
Let's change the subject.
rozpocznij naukę
Konuyu değiştirelim.
Let's do it another time.
rozpocznij naukę
Onu başka zaman yapalım.
Let's get together again.
rozpocznij naukę
Tekrar buluşalım.
Let's keep this a secret.
rozpocznij naukę
Bunu bir sır olarak saklayalım.
Let's leave it up to him.
rozpocznij naukę
Onu ona bırakalım.
Let's listen to the tape.
rozpocznij naukę
Teybi dinleyelim.
Let's make a night of it.
rozpocznij naukę
Onunla ilgili bir gece yapalım.
Let's not argue any more.
rozpocznij naukę
Artık tartışmayalım.
Let's not stay here long.
rozpocznij naukę
Burada uzun süre kalmayalım.
Let's pass by the church.
rozpocznij naukę
Kilisenin yanından geçelim.
Let's play cards instead.
rozpocznij naukę
Onun yerine kart oynayalım.
Let's wait till he comes.
rozpocznij naukę
O gelene kadar bekleyelim.
Lightning hit that tower.
rozpocznij naukę
Yıldırım kuleye isabet etti.
Lincoln was a Republican.
rozpocznij naukę
Lincoln bir Cumhuriyetçi idi.
Lincoln won the election.
rozpocznij naukę
Lincoln seçimi kazandı.
Look at that boy running.
rozpocznij naukę
Koşan şu çocuğa bak.
Look out for pickpockets.
rozpocznij naukę
Yankesicilere dikkat et.
Lunch will be ready soon.
rozpocznij naukę
Öğle yemeği yakında hazır olacak.
Mac is loved by everyone.
rozpocznij naukę
Mac herkes tarafından sevilir.
Many foods can be boiled.
rozpocznij naukę
Birçok gıdalar kaynatılabilir.
Many friends saw him off.
rozpocznij naukę
Birçok arkadaşlar onu yolcu ettiler.
Many of them were bitter.
rozpocznij naukę
Onların birçoğu acıydı.
Many scientists knew him.
rozpocznij naukę
Birçok bilim adamı onu tanıyordu.
Many senators opposed it.
rozpocznij naukę
Birçok senatör ona karşı çıktı.
Mari has been in Hungary.
rozpocznij naukę
Mari, Macaristan'daydı.
Mary had to go to school.
rozpocznij naukę
Mary okula gitmek zorunda kaldı.
Mary has not started yet.
rozpocznij naukę
Mary henüz başlamadı.
Mary is blackmailing Tom.
rozpocznij naukę
Mary Tom'a şantaj yapıyor.
Mary is Tom's stepmother.
rozpocznij naukę
Mary Tom'un üvey annesidir.
Mary understands Chinese.
rozpocznij naukę
Mary Çince'yi anlar.
Math is what I'm best at.
rozpocznij naukę
Matematik en iyi olduğum derstir.
May I ask a favor of you?
rozpocznij naukę
Sizden bir iyilik rica edebilir miyim?
May I ask some questions?
rozpocznij naukę
Bazı sorular sorabilir miyim?
May I ask you a question?
rozpocznij naukę
Sana bir soru sorabilir miyim?
May I borrow your eraser?
rozpocznij naukę
Silgini ödünç alabilir miyim?
May I have this magazine?
rozpocznij naukę
Bu dergiyi alabilir miyim?
May I see a menu, please?
rozpocznij naukę
Lütfen bir menü görebilir miyim?
May I use this telephone?
rozpocznij naukę
Ben bu telefonu kullanabilir miyim?
May I use your car today?
rozpocznij naukę
Bugün arabanı kullanabilir miyim?
Maybe we can make a deal.
rozpocznij naukę
Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
Mayuko reads a good deal.
rozpocznij naukę
Mayuko çok okur.
Mayuko's dream came true.
rozpocznij naukę
Mayuko'nun rüyası gerçek oldu.
McClellan wasted no time.
rozpocznij naukę
McClellan zamanı boşa harcamadı.
Meg agreed to Ken's plan.
rozpocznij naukę
Meg Ken'in planını kabul etti.
Meg sometimes annoys Ken.
rozpocznij naukę
Meg bazen Ken'i sıkıyor.
Mike and Ken are friends.
rozpocznij naukę
Mike ve Ken arkadaşlardır.
Mike and Ken are friends.
rozpocznij naukę
Mike ve Ken arkadaşlar.
Mike has two girlfriends.
rozpocznij naukę
Mike'ın iki kız arkadaşı var.
Mike named his dog Spike.
rozpocznij naukę
Mike köpeğine Spike adını verdi.
Miss Kanda can swim well.
rozpocznij naukę
Bayan Kanda iyi yüzebilir.
Monday is my busiest day.
rozpocznij naukę
Pazartesi en yoğun gündür.
Money cannot buy freedom.
rozpocznij naukę
Para özgürlüğü satın alamaz.
Monroe received 65 votes.
rozpocznij naukę
Monroe 65 oy aldı.
Most students study hard.
rozpocznij naukę
Çoğu öğrenci sıkı çalışır.
Mt. Asama is now dormant.
rozpocznij naukę
Asama yanardağı şu an hareketsiz.
Murder is a wicked crime.
rozpocznij naukę
Cinayet kötü bir suçtur.
My aim is to be a doctor.
rozpocznij naukę
Amacım bir doktor olmak.
My aunt gave me a camera.
rozpocznij naukę
Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.
My aunt gave me an album.
rozpocznij naukę
Halam bana bir albüm verdi.
My brother became a cook.
rozpocznij naukę
Erkek kardeşim bir aşçı oldu.
My car is being repaired.
rozpocznij naukę
Arabam tamir ediliyor.
My cat and dog get along.
rozpocznij naukę
Kedim ve köpeğim iyi geçinirler.
My cat killed a squirrel.
rozpocznij naukę
Kedim bir sincap öldürdü.
My family is a large one.
rozpocznij naukę
Benim ailem büyük bir ailedir.
My father died of cancer.
rozpocznij naukę
Babam kanserden öldü.
My father drives to work.
rozpocznij naukę
Babam işe arabayla gider.
My father gave me a game.
rozpocznij naukę
Babam bana bir oyun verdi.
My father got well again.
rozpocznij naukę
Babam tekrar iyileşti.
My father has many books.
rozpocznij naukę
Babamın birsürü kitabı var.
My father is in his room.
rozpocznij naukę
Babam odasında.
My father used to travel.
rozpocznij naukę
Babam seyahat ederdi.
My heart is beating fast.
rozpocznij naukę
Benim kalbim hızlı atıyor.
My hobby is playing golf.
rozpocznij naukę
Benim hobim golf oynamaktır.
My house is by the ocean.
rozpocznij naukę
Evim okyanusun yanında.
My house is old and ugly.
rozpocznij naukę
Benim evim eski ve biçimsiz.
My job is to wash dishes.
rozpocznij naukę
Benim işim bulaşık yıkamaktır.
My kid brother is twelve.
rozpocznij naukę
Benim küçük erkek kardeşim on iki yaşında.
My mother is always busy.
rozpocznij naukę
Annem her zaman meşgul.
My mother is sick in bed.
rozpocznij naukę
Annem yatakta hasta.
My muscles have got soft.
rozpocznij naukę
Kaslarım yumuşadı.
My name is Ichiro Tanaka.
rozpocznij naukę
Benim adım Ichiro Tanaka.
My prayers were answered.
rozpocznij naukę
Dualarım gerçekleşti.
My robot's name is Multi.
rozpocznij naukę
Robotumun adı Multi.
My room faces the garden.
rozpocznij naukę
Odam bahçeye bakar.
My seat is near the door.
rozpocznij naukę
Benim koltuğum kapıya yakın.
My shoelaces came undone.
rozpocznij naukę
Benim ayakkabı bağlarım çözüldü.
My son is taller than me.
rozpocznij naukę
Oğlum benden daha uzun.
My teacher drove me home.
rozpocznij naukę
Öğretmenim beni arabayla eve götürdü
My temperature is normal.
rozpocznij naukę
Benim vücut ısım normal.
My uncle died a year ago.
rozpocznij naukę
Amcam bir yıl önce öldü.
My uncle gave me his car.
rozpocznij naukę
Amcam bana arabasını verdi.
My university has a dorm.
rozpocznij naukę
Üniversitemin bir yatakhanesi var.
My watch has been stolen.
rozpocznij naukę
Saatim çalındı.
My wife burst into tears.
rozpocznij naukę
Karım gözyaşlarına boğuldu.
My wife is a poor driver.
rozpocznij naukę
Benim karım kötü bir sürücüdür.
My wife looked surprised.
rozpocznij naukę
Karım şaşırmış görünüyordu.
Nagano beat Tokyo 2 to 3.
rozpocznij naukę
Nagano, Tokyo'yu 3-2 yendi.
Name and address, please.
rozpocznij naukę
İsim ve adres, lütfen.
Nancy is a capable nurse.
rozpocznij naukę
Nancy yetenekli bir hemşiredir.
Naoki is as old as Kaori.
rozpocznij naukę
Naoki Kaori kadar yaşlıdır.
Naoko came back to Japan.
rozpocznij naukę
Naoko Japonya'ya geri döndü.
Never be this late again.
rozpocznij naukę
Asla tekrar bu kadar geç kalma.
Nick owes me ten dollars.
rozpocznij naukę
Nick bana on dolar borçludur.
No one can cope with him.
rozpocznij naukę
Kimse onunla baş edemez.
No one can deny the fact.
rozpocznij naukę
Hiç kimse gerçeği inkar edemez.
No one has ever seen God.
rozpocznij naukę
Şu ana kadar kimse Tanrıyı görmedi.
Nobody answered the door.
rozpocznij naukę
Kimse kapıya bakmadı.
Nobody came to my rescue.
rozpocznij naukę
Kimse beni kurtarmaya gelmedi.
Nobody came to the party.
rozpocznij naukę
Kimse partiye gelmedi.
Nobody can understand it.
rozpocznij naukę
Kimse ondan anlayamaz.
None of them are present.
rozpocznij naukę
Onlardan hiç biri mevcut değil.
Now let's begin the game.
rozpocznij naukę
Şimdi oyuna başlayalım.
Now this is more like it.
rozpocznij naukę
Bu ona şimdi daha çok benziyor.
Oh, don't worry about it.
rozpocznij naukę
Oh, bu konuda endişelenmenize gerek yok.
One of my teeth came out.
rozpocznij naukę
Dişlerimden biri çıktı.
One of the dogs is alive.
rozpocznij naukę
Köpeklerden biri canlıdır.
One should do one's best.
rozpocznij naukę
Bir insan elinden geleni yapmalı.
One should do one's duty.
rozpocznij naukę
Bir insan vazifesini yapmalı.
Our dog is in the kennel.
rozpocznij naukę
Köpeğimiz kulübededir.
Our living room is sunny.
rozpocznij naukę
Bizim oturma odası güneşli.
Our sales are decreasing.
rozpocznij naukę
Satışlarımız azalıyor.
Our teacher seemed angry.
rozpocznij naukę
Öğretmenimiz kızgın görünüyordu.
Our work is all over now.
rozpocznij naukę
İşimiz şimdi bitti.
Pass me the salt, please.
rozpocznij naukę
Bana tuzu uzat, lütfen.
Pass me the wine, please.
rozpocznij naukę
Bana şarabı uzat, lütfen.
Patty is a smart student.
rozpocznij naukę
Patty akıllı bir öğrenci.
Paul telephoned just now.
rozpocznij naukę
Paul az önce telefon etti.
Pay your rent in advance.
rozpocznij naukę
Kiranı peşin ödemelisin.
Plants die without water.
rozpocznij naukę
Bitkiler susuz ölürler.
Please be kind to others.
rozpocznij naukę
Lütfen diğerlerine karşı nazik olun.
Please choose one person.
rozpocznij naukę
Lütfen bir kişi seçin.
Please come back at once.
rozpocznij naukę
Lütfen derhal geri dön.
Please develop this film.
rozpocznij naukę
Lütfen bu filmi banyo edin.
Please do it in this way.
rozpocznij naukę
Lütfen onu bu şekilde yapın.
Please don't laugh at me.
rozpocznij naukę
Lütfen bana gülme.
Please find me my wallet.
rozpocznij naukę
Lütfen bana cüzdanımı bul.
Please give me this book.
rozpocznij naukę
Lütfen bu kitabı bana ver.
Please have some cookies.
rozpocznij naukę
Lütfen biraz biküvi alın.
Please help me with this.
rozpocznij naukę
Bu konuda bana yardımcı olun.
Please lend me your book.
rozpocznij naukę
Lütfen kitabını bana ödünç ver.
Please peel the potatoes.
rozpocznij naukę
Lütfen patatesleri soy.
Please put on your shoes.
rozpocznij naukę
Lütfen ayakkabılarını giy.
Please put your shoes on.
rozpocznij naukę
Lütfen ayakkabılarınızı giyin.
Please refer to page ten.
rozpocznij naukę
Lütfen onuncu sayfaya bakın.
Please say it in English.
rozpocznij naukę
Lütfen onu İngilizce olarak söyle.
Please show me this book.
rozpocznij naukę
Lütfen bana bu kitabı göster.
Please sit here and wait.
rozpocznij naukę
Lütfen buraya otur ve bekle.
Please speak more loudly.
rozpocznij naukę
Lütfen daha yüksek sesle konuşun.
Speak slower, please.
rozpocznij naukę
Lütfen daha yavaş konuşun.
Please take off your hat.
rozpocznij naukę
Lütfen şapkanı çıkar.
Please take some of them.
rozpocznij naukę
Lütfen onlardan bazılarını götür.
Please tell me the truth.
rozpocznij naukę
Bana doğruyu söyle.
Please tell me your name.
rozpocznij naukę
Lütfen adını bana söyle.
Please turn on the light.
rozpocznij naukę
Lütfen ışığı açın.
Please turn on the radio.
rozpocznij naukę
Lütfen radyoyu açar mısın?
Please turn up the sound.
rozpocznij naukę
Lütfen sesi aç.
Please wait half an hour.
rozpocznij naukę
Lütfen yarım saat bekle.
Please wait on him first.
rozpocznij naukę
Lütfen önce ona servis yapalım.
Prices continue to climb.
rozpocznij naukę
Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
Prices continued to rise.
rozpocznij naukę
Fiyatlar yükselmeye devam etti.
Put it back where it was.
rozpocznij naukę
Olduğu yere geri koy.
Put the book on the desk.
rozpocznij naukę
Kitabı masanın üzerine koyun.
Put the gun on the table.
rozpocznij naukę
Silahı masanın üzerine koy.
Put yourself in my place.
rozpocznij naukę
Kendini benim yerime koy.
Quiet him down, will you?
rozpocznij naukę
Onu sakinleştirin, olur mu?
Quit acting like a child.
rozpocznij naukę
Çocuk gibi davranmaktan vazgeç.
Raisins are dried grapes.
rozpocznij naukę
Kuru üzüm kurutulmuş üzümdür.
Read the article.
rozpocznij naukę
Makaleyi okuyun.
Republicans were furious.
rozpocznij naukę
Cumhuriyetçiler çok kızgındı.
Roosevelt was a war hero.
rozpocznij naukę
Roosevelt bir savaş kahramanı idi.
Running is good exercise.
rozpocznij naukę
Koşmak iyi egzersizdir.
Shall I get some for you?
rozpocznij naukę
Senin için biraz alayım mı?
She allegedly killed him.
rozpocznij naukę
O, iddialara göre onu öldürdü.
He and I are classmates.
rozpocznij naukę
O ve ben sınıf arkadaşlarıyız.
She attended the meeting.
rozpocznij naukę
O, toplantıya katıldı.
She began to gain weight.
rozpocznij naukę
O kilo almaya başladı.
She bought him a sweater.
rozpocznij naukę
O, ona bir kazak aldı.
She bowed to me politely.
rozpocznij naukę
O kibarca bana selam verdi.
She burned her left hand.
rozpocznij naukę
O, sol elini yaktı.
She called him bad names.
rozpocznij naukę
O ona ağzına geleni söyledi.
She called me many times.
rozpocznij naukę
O, beni defalarca aradı.
She called off the party.
rozpocznij naukę
O partiyi feshetti.
She came home after dark.
rozpocznij naukę
O, hava karardıktan sonra eve geldi.
She came out of the room.
rozpocznij naukę
O odadan dışarı çıktı.
She can't be over thirty.
rozpocznij naukę
O otuz yaşın üzerinde olamaz.
She can't ride a bicycle.
rozpocznij naukę
O bir bisiklete binemez.
She carried out the plan.
rozpocznij naukę
O, planı gerçekleştirdi.
She catches colds easily.
rozpocznij naukę
O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
She caught me by the arm.
rozpocznij naukę
O, beni kolumdan yakaladı.
She decided to marry him.
rozpocznij naukę
O, onunla evlenmeye karar verdi.
She decided to marry Tom.
rozpocznij naukę
O Tom'la evlenmeye karar verdi.
She did not say anything.
rozpocznij naukę
O bir şey söylemedi.
She didn't marry the man.
rozpocznij naukę
O, adamla evlenmedi.
She didn't visit anybody.
rozpocznij naukę
O kimseyi ziyaret etmedi.
She disliked her husband.
rozpocznij naukę
O, kocasını sevmiyordu.
She divorced her husband.
rozpocznij naukę
O, kocasından boşandı.
She does nothing but cry.
rozpocznij naukę
O, ağlamaktan başka bir şey yapmaz.
She doesn't need to work.
rozpocznij naukę
Onun çalışmasına gerek yok.
She flared up with anger.
rozpocznij naukę
O öfke ile parladı.
She found me a good seat.
rozpocznij naukę
O, bana iyi bir koltuk buldu.
She found the money gone.
rozpocznij naukę
O paranın kaybolduğunu gördü.
She gave him a big smile.
rozpocznij naukę
O, ona büyük bir gülücük verdi.
She gives him the creeps.
rozpocznij naukę
O, onu ürpertiyor.
She glanced shyly at him.
rozpocznij naukę
O, ona utanarak baktı.
She goes to night school.
rozpocznij naukę
O gece okuluna gidiyor.
She got him into trouble.
rozpocznij naukę
O, onun başını belaya soktu.
She had a new dress made.
rozpocznij naukę
O, yeni bir elbise yaptırdı.
She had a pleasant dream.
rozpocznij naukę
O, hoş bir rüya gördü.
She had a strange hat on.
rozpocznij naukę
O, tuhaf bir şapka giydi.
She had her shoes shined.
rozpocznij naukę
O, ayakkabılarını parlattı.
She had her tooth pulled.
rozpocznij naukę
O, dişini çektirdi.
She handed him the money.
rozpocznij naukę
O ona para verdi.
She handed me a postcard.
rozpocznij naukę
O bana bir kartpostal verdi.
She has a sense of humor.
rozpocznij naukę
O, bir mizah duygusuna sahiptir.
She has a sense of humor.
rozpocznij naukę
O, esprili biridir.
She has good handwriting.
rozpocznij naukę
Onun iyi bir el yazısı var.
She has no sense of duty.
rozpocznij naukę
Onun görev duygusu yok.
She has seen better days.
rozpocznij naukę
O, daha iyi günler gördü.
She has to study science.
rozpocznij naukę
O fen eğitimi yapmak zorundadır.
She insisted on us going.
rozpocznij naukę
O bize gitmemiz için ısrar etti.
She invited me to dinner.
rozpocznij naukę
O, beni akşam yemeğine davet etti.
She is a child after all.
rozpocznij naukę
Nihayetinde o bir çocuk.
He's an undergrad.
rozpocznij naukę
O bir üniversite öğrencisi.
She is a reliable person.
rozpocznij naukę
O güvenilir bir kişidir.
She is a wonderful woman.
rozpocznij naukę
O, harika bir kadın.
She is all skin and bone.
rozpocznij naukę
Onun kemikleri sayılıyor.
She is all skin and bone.
rozpocznij naukę
O bir deri bir kemik.
She is at work right now.
rozpocznij naukę
O, şu anda görevdedir.
She is brushing her hair.
rozpocznij naukę
O saçını fırçalıyor.
She is deaf to my advice.
rozpocznij naukę
O, nasihatımı duymazdan gelir.
She is drawing a picture.
rozpocznij naukę
O, bir resim çiziyor.
She is everything to him.
rozpocznij naukę
O onun için her şeydir.
She is hard up for money.
rozpocznij naukę
O meteliğe kurşun atıyor.
He is having coffee now.
rozpocznij naukę
O şimdi kahve içiyor.
She is having dinner now.
rozpocznij naukę
O şimdi akşam yemeği yiyor.
She is just a wallflower.
rozpocznij naukę
O, tam bir sarışebboydur.
She is liked by everyone.
rozpocznij naukę
O herkes tarafından hoşlanılır.
She is loved by everyone.
rozpocznij naukę
O herkes tarafından sevilir.
She is missing the point.
rozpocznij naukę
O konuyu anlamıyor.
She is not herself today.
rozpocznij naukę
O, bugün kendinde değil.
She is not quite content.
rozpocznij naukę
O, tamamen hoşnut değil.
She is not very well off.
rozpocznij naukę
O çok varlıklı değil.
She is proud of her sons.
rozpocznij naukę
O, oğullarıyla gurur duyuyor.
She is seeking my advice.
rozpocznij naukę
O benim tavsiyemi öğrenmeye çalışıyor.
She is used to traveling.
rozpocznij naukę
O, seyahat etmeye alışkındır.
She is very fond of dogs.
rozpocznij naukę
Köpeklere çok düşkündür.
She kept her eyes closed.
rozpocznij naukę
O, gözlerini kapalı tuttu.
She knows what to do now.
rozpocznij naukę
O şimdi ne yapacağını bilir.
She laid the work on him.
rozpocznij naukę
O işi ona yükledi.
She left here in a hurry.
rozpocznij naukę
Buradan aceleyle ayrıldı.
She left here right away.
rozpocznij naukę
O buradan hemen ayrıldı.
She left the window open.
rozpocznij naukę
O, pencereyi açık bıraktı.
She lives in the country.
rozpocznij naukę
O kırsalda yaşıyor.
She lives in the village.
rozpocznij naukę
O, köyde yaşıyor.
She lives quite close by.
rozpocznij naukę
O oldukça yakında yaşıyor.
She looked me in the eye.
rozpocznij naukę
O, gözüme baktı.
She looked up at the sky.
rozpocznij naukę
O gökyüzüne baktı.
She looks at least sixty.
rozpocznij naukę
O en az altmış görünüyor.
She looks like a teacher.
rozpocznij naukę
O bir öğretmene benziyor.
She loves chocolate, too.
rozpocznij naukę
O da çikolata seviyor.
She loves her son dearly.
rozpocznij naukę
O, oğlunu içtenlikle seviyor.
She made me a nice dress.
rozpocznij naukę
O, bana güzel bir elbise yaptı.
She made the doll for me.
rozpocznij naukę
O, benim için oyuncak bebek yaptı.
She majored in economics.
rozpocznij naukę
O ekonomi alanında uzmanlaşmıştır.
She manages a shoe store.
rozpocznij naukę
O bir ayakkabı mağazası yönetir.
She married a bank clerk.
rozpocznij naukę
O bir banka memuru ile evlendi.
She met him on the beach.
rozpocznij naukę
O onunla plajda tanıştı.
She met him this morning.
rozpocznij naukę
O onunla bu sabah tanıştı.
She must have told a lie.
rozpocznij naukę
O bir yalan söylemiş olmalı.
She ordered him to do it.
rozpocznij naukę
O ona onu yapmasını emretti.
She prefers beer to wine.
rozpocznij naukę
O, birayı şaraba tercih eder.
She read one poem to him.
rozpocznij naukę
O, ona bir şiir okudu.
She refused his proposal.
rozpocznij naukę
Onun önerisini reddetti.
She returned from a trip.
rozpocznij naukę
O bir geziden döndü.
She sang better than him.
rozpocznij naukę
O, ondan daha iyi şarkı söyledi.
She sang the song softly.
rozpocznij naukę
O, şarkıyı düşük sesle söyledi.
She screamed with terror.
rozpocznij naukę
O, dehşetten dolayı çığlık attı.
She sent this book to me.
rozpocznij naukę
O bu kitabı bana gönderdi.
She set out for Thailand.
rozpocznij naukę
Tayland için yola çıktı.
She shook hands with him.
rozpocznij naukę
O, onunla tokalaştı.
She sued him for damages.
rozpocznij naukę
O, ona zararlar için dava açtı.
She talked as she walked.
rozpocznij naukę
O, yürürken konuşuyordu.
She thinks highly of him.
rozpocznij naukę
O onu epeyce düşünüyor.
She told me she loved me.
rozpocznij naukę
O bana beni sevdiğini söyledi.
She took a trip to Paris.
rozpocznij naukę
O, Paris'e bir gezi yaptı.
She took him to the lake.
rozpocznij naukę
O onu göle götürdü.
She tried on a new dress.
rozpocznij naukę
O, yeni bir elbise denedi.
She tripped on the stone.
rozpocznij naukę
O taşa takıldı.
She turned down my offer.
rozpocznij naukę
O benim teklifimi geri çevirdi.
She turned down my offer.
rozpocznij naukę
O, benim teklifimi geri çevirdi.
She turned off the radio.
rozpocznij naukę
O radyoyu kapadı.
She was anxious for help.
rozpocznij naukę
O, yardım için endişeliydi.
She was crying with pain.
rozpocznij naukę
O acıdan dolayı ağlıyordu.
She was eager to go home.
rozpocznij naukę
O, eve gitmeye istekli.
She was fluent in French.
rozpocznij naukę
O, Fransızca'da akıcıydı.
She was late for the bus.
rozpocznij naukę
O otobüse geç kalmıştı.
She was very rude to him.
rozpocznij naukę
O, ona karşı çok kabaydı.
She wasn't polite to him.
rozpocznij naukę
O ona karşı nazik değildi.
She waved her hand to me.
rozpocznij naukę
O, bana elini salladı.
She waved her hand to us.
rozpocznij naukę
O, bize elini salladı.
She went down the stairs.
rozpocznij naukę
O, merdivenlerden aşağı indi.
She went there yesterday.
rozpocznij naukę
O dün oraya gitti.
She will be back at five.
rozpocznij naukę
O, saat beşte geri dönecek.
She will be there by now.
rozpocznij naukę
Şimdiye kadar orada olacaktır.
She will become a doctor.
rozpocznij naukę
Doktor olacak.
She wiped away her tears.
rozpocznij naukę
O, gözyaşlarını sildi.
She wished me good night.
rozpocznij naukę
O, bana iyi geceler diledi.
She won't give up easily.
rozpocznij naukę
O kolayca vazgeçmeyecek.
She won't give up easily.
rozpocznij naukę
O kolayca pes etmeyecek.
She works for a hospital.
rozpocznij naukę
O, bir hastane için çalışır.
She writes me every week.
rozpocznij naukę
O her hafta bana yazar.
She wrote a lot of poems.
rozpocznij naukę
O, birçok şiir yazdı.
She'll do it in 24 hours.
rozpocznij naukę
O, 24 saat içinde onu yapacak.
She's at work, isn't she?
rozpocznij naukę
O, iş yerinde, değil mi?
She's not as old as Mary.
rozpocznij naukę
O, Mary kadar yaşlı değil.
She's not as old as Mary.
rozpocznij naukę
O, Mary kadar yaşlı değildir.
She's wearing a nice hat.
rozpocznij naukę
O güzel bir şapka takıyor.
She's wearing eye shadow.
rozpocznij naukę
O göz farı sürüyor.
Should I cancel the call?
rozpocznij naukę
Çağrıyı iptal etmeme gerek var mı?
Should we get up earlier?
rozpocznij naukę
Daha erken kalkmamıza gerek var mı?
Shut up and let me think.
rozpocznij naukę
Kapa çeneni ve düşünmeme izin ver.
Sixty new museums opened.
rozpocznij naukę
Altmış yeni müze açıldı.
Someone broke the window.
rozpocznij naukę
Biri pencereyi kırdı.
Someone entered the room.
rozpocznij naukę
Birisi odaya girdi.
Someone scratched my car.
rozpocznij naukę
Birisi arabamı çizdi.
Someone will do that job.
rozpocznij naukę
Biri şu işi yapacak.
Sorry, but he is out now.
rozpocznij naukę
Üzgünüm, fakat o şimdi dışarıda.
Spain controlled Florida.
rozpocznij naukę
İspanya Florida'yı kontrol altında tuttu.
Speak slowly and clearly.
rozpocznij naukę
Yavaş yavaş ve net bir şekilde konuşun.
Stand back from the rope.
rozpocznij naukę
İpten geride dur.
Stop arguing about money.
rozpocznij naukę
Para hakkında tartışmayı bırak.
Study harder from now on.
rozpocznij naukę
Bundan sonra daha sıkı çalış.
Suddenly, it became noisy.
rozpocznij naukę
Aniden gürültülü oldu.
Sugar dissolves in water.
rozpocznij naukę
Şeker suda çözünür.
Supplies were no problem.
rozpocznij naukę
Malzemelerde hiçbir sorun yoktu.
Tadashi has a soft voice.
rozpocznij naukę
Tadashi yumuşak bir sese sahip.
Take as many as you want.
rozpocznij naukę
İstediğin kadar çok al.
Take care of your health.
rozpocznij naukę
Sağlığına dikkat et.
Take this to your mother.
rozpocznij naukę
Bunu annene götür.
Telephone me if it rains.
rozpocznij naukę
Yağmur yağarsa beni ara.
Tell her to come at noon.
rozpocznij naukę
Ona öğleyin gelmesini söyle.
Ten years is a long time.
rozpocznij naukę
On yıl uzun bir zamandır.
Tensions were increasing.
rozpocznij naukę
Gerginlikler artıyordu.
Terrorists blew up a bus.
rozpocznij naukę
Teröristler bir otobüsü havaya uçurdular.
That boy's hair is black.
rozpocznij naukę
Şu çocuğun saçı siyahtır.
That car has a roof rack.
rozpocznij naukę
O arabanın port bağajı var.
That child is impossible.
rozpocznij naukę
O çocuk çekilmez.
That club is way too big.
rozpocznij naukę
O kulüp çok çok büyük.
That flower smells sweet.
rozpocznij naukę
O çiçek güzel kokuyor.
That house belongs to me.
rozpocznij naukę
O ev bana aittir.
That house is very small.
rozpocznij naukę
O ev çok küçüktür.
That is all that he said.
rozpocznij naukę
Onun bütün söylediği odur.
That lady is over eighty.
rozpocznij naukę
O bayan seksenin üzerindedir.
That toy is made of wood.
rozpocznij naukę
O oyuncak ahşaptan yapılmıştır.
That was hard to believe.
rozpocznij naukę
İnanmak zordu.
That was only a year ago.
rozpocznij naukę
O sadece bir yıl önceydi.
That wasn't my intention.
rozpocznij naukę
Benim niyetim o değildi.
That's a beautiful dress.
rozpocznij naukę
O güzel bir elbise.
That's a ridiculous idea.
rozpocznij naukę
Bu saçma bir fikir.
That's absolute nonsense.
rozpocznij naukę
Bu saçmalığın dik alası.
That's an excellent wine.
rozpocznij naukę
Bu mükemmel bir şarap.
That's an interesting ad.
rozpocznij naukę
O, ilginç bir reklam.
That's fairly reasonable.
rozpocznij naukę
O oldukça makuldür.
That's my favorite chair.
rozpocznij naukę
O, benim favori sandalyem.
That's quite meaningless.
rozpocznij naukę
O oldukça anlamsız.
You're very sweet.
rozpocznij naukę
Çok tatlısın.
The alarm woke up Mayuko.
rozpocznij naukę
Alarm Mayuko'yu uyandırdı.
The area is built up now.
rozpocznij naukę
Bu alan şu anda inşa edilmiştir.
The arrow hit the target.
rozpocznij naukę
Ok hedefi vurdu.
The baby cried all night.
rozpocznij naukę
Bebek tüm gece ağladı.
The baby has a cute face.
rozpocznij naukę
Bebeğin sevimli bir yüzü var.
The baby is able to walk.
rozpocznij naukę
Bebek yürüyebiliyor.
The baby was fast asleep.
rozpocznij naukę
Bebek derin uykudaydı.
The ball bounced up high.
rozpocznij naukę
Top yükseğe fırladı.
The blood test is normal.
rozpocznij naukę
Kan testi normaldir.
The blood was bright red.
rozpocznij naukę
Kan parlak kırmızıydı.
The boy adjusted his cap.
rozpocznij naukę
Çocuk şapkasını düzeltti.
The boy can count to ten.
rozpocznij naukę
Çocuk ona kadar sayabilir.
The boy fell off the bed.
rozpocznij naukę
Çocuk yatağa düştü.
The boy has a high fever.
rozpocznij naukę
Çocuğun yüksek ateşi var.
The boy I helped is Tony.
rozpocznij naukę
Yardım ettiğim çocuk Tony'dir.
The boy took off his cap.
rozpocznij naukę
Çocuk kepini çıkardı.
The bus has already gone.
rozpocznij naukę
Otobüs çoktan gitti.
The bus was very crowded.
rozpocznij naukę
Otobüs çok kalabalıktı.
The car doesn't run fast.
rozpocznij naukę
Araba hızlı çalışmaz.
The car has a new engine.
rozpocznij naukę
Arabanın yeni bir motoru var.
The class begins at 8:30.
rozpocznij naukę
Ders 8:30 da başlar.
The climate here is mild.
rozpocznij naukę
Buradaki iklim ılımandır.
The coffeepot is boiling.
rozpocznij naukę
Kahve demliği kaynıyor.
The cold air revived Tom.
rozpocznij naukę
Soğuk hava Tom'u yeniden hayata döndürdü.
The danger of war passed.
rozpocznij naukę
Savaş tehlikesi geçti.
The decision is not easy.
rozpocznij naukę
Karar kolay değildir.
The decision was put off.
rozpocznij naukę
Karar ertelendi.
The desk is made of wood.
rozpocznij naukę
Masa ahşaptan yapılmıştır.
The doctor felt my pulse.
rozpocznij naukę
Doktor nabzıma baktı.
The doctor took my pulse.
rozpocznij naukę
Doktor nabzımı ölçtü.
The dog was hit by a car.
rozpocznij naukę
Köpek bir araba tarafından çarpıldı.
The door remained closed.
rozpocznij naukę
Kapı kapalı kaldı.
The fish wants to escape.
rozpocznij naukę
Balık kaçmak istiyor.
The food is getting cold.
rozpocznij naukę
Yiyecek soğuyor.
The forest is very thick.
rozpocznij naukę
Orman çok sık.
The game became exciting.
rozpocznij naukę
Oyun heyecan verici oldu.
The girl has golden hair.
rozpocznij naukę
Kızın altın saçları var.
The girl hugged her doll.
rozpocznij naukę
Kız bebeğini kucakladı.
The girl let the bird go.
rozpocznij naukę
Kız kuşu azat etti.
The girls began to laugh.
rozpocznij naukę
Kızlar gülmeye başladılar.
The governor was furious.
rozpocznij naukę
Vali öfkelendi
The gown is made of silk.
rozpocznij naukę
Gecelik ipekten yapılır.
The gunman was Jack Ruby.
rozpocznij naukę
Silahlı adam Jack Ruby idi.
The horse would not move.
rozpocznij naukę
At kımıldamadı.
The hot bath relaxed her.
rozpocznij naukę
Sıcak bir banyo, onu rahatlattı.
The lady remained silent.
rozpocznij naukę
Bayan sessiz kaldı.
The lake is deepest here.
rozpocznij naukę
Nehrin en derin yeri burası.
The man committed murder.
rozpocznij naukę
Adam cinayet işledi.
The man shoved her aside.
rozpocznij naukę
Adam onu bir kenara itti.
The meeting was canceled.
rozpocznij naukę
Toplantı iptal edildi.
The Mexicans surrendered.
rozpocznij naukę
Meksikalılar teslim oldu.
The milk went sour.
rozpocznij naukę
Süt ekşidi.
The museum is closed now.
rozpocznij naukę
Şimdi müze kapalı.
The nail tore his jacket.
rozpocznij naukę
Çivi onun ceketini yırttı.
The new plan worked well.
rozpocznij naukę
Yeni plan iyi çalıştı.
The news broke her heart.
rozpocznij naukę
Haber onun kalbini kırdı.
The news made them happy.
rozpocznij naukę
Haber onları mutlu etti.
The nurse gave me a shot.
rozpocznij naukę
Hemşire bana bir iğne yaptı.
The old man is very kind.
rozpocznij naukę
Yaşlı adam çok nazik.
The patient is in danger.
rozpocznij naukę
Hasta tehlikede.
The plan did not succeed.
rozpocznij naukę
Plan başarılı olmadı.
The play begins at 2 p.m.
rozpocznij naukę
Oyun 2:00 p.m.'de başlar.
The police are after you.
rozpocznij naukę
Polisler senin peşinde.
The policeman is on duty.
rozpocznij naukę
Polis memuru görevde.
The pond has frozen over.
rozpocznij naukę
Göletin üstü buz tutmuş.
The president is out now.
rozpocznij naukę
Başkan şimdi dışarda.
The rain changed to snow.
rozpocznij naukę
Yağmur, kara dönüştü.
The rain stopped at last.
rozpocznij naukę
Sonunda yağmur durdu.
The red dress suited her.
rozpocznij naukę
Kırmızı elbise ona uydu.
The rent is due tomorrow.
rozpocznij naukę
Yarın kiranın vadesi geldi.
The riot got out of hand.
rozpocznij naukę
İsyan kontrolden çıktı.
The river is running dry.
rozpocznij naukę
Nehir kuruyor.
The road is under repair.
rozpocznij naukę
Yol onarımdadır.
The ship had three decks.
rozpocznij naukę
Geminin üç güvertesi vardı.
The ship was not damaged.
rozpocznij naukę
Gemi hasarlı değildi.
The shop closes at seven.
rozpocznij naukę
Dükkan yedide kapanır.
The shop is closed today.
rozpocznij naukę
Dükkan bugün kapalı.
The situation worsened.
rozpocznij naukę
Durum daha da kötüleşti.
The skies won't be clear.
rozpocznij naukę
Gökyüzü açık olmayacak.
The sky is full of stars.
rozpocznij naukę
Gökyüzü yıldızlarla dolu.
The sky is getting light.
rozpocznij naukę
Gökyüzü aydınlanıyor.
The Smiths moved to Ohio.
rozpocznij naukę
Smith ailesi Ohio'ya taşındı.
The snow has disappeared.
rozpocznij naukę
Kar kayboldu.
The snow has melted away.
rozpocznij naukę
Kar eriyip yok oldu.
The snow is falling fast.
rozpocznij naukę
Kar hızlı düşüyor.
The soup is terribly hot.
rozpocznij naukę
Çorba aşırı sıcak.
The soup is terribly hot.
rozpocznij naukę
Çorba son derece sıcak.
The soup needs more salt.
rozpocznij naukę
Çorbanın daha çok tuza ihtiyacı var.
The structure isn't safe.
rozpocznij naukę
Yapı güvenli değil.
The sun is about to rise.
rozpocznij naukę
Güneş doğmak üzere.
The sun is about to sink.
rozpocznij naukę
Güneş batmak üzere.
The toilet doesn't flush.
rozpocznij naukę
Tuvaletin sifonu çalışmıyor.
The toilet is over there.
rozpocznij naukę
Tuvalet orada.
The total is one hundred.
rozpocznij naukę
Toplam bir yüzdür.
The train came on time.
rozpocznij naukę
Tren zamanında geldi.
The train is due at noon.
rozpocznij naukę
Tren öğleyin gelir.
The war lasted two years.
rozpocznij naukę
Savaş iki yıl sürdü.
The waves are high today.
rozpocznij naukę
Dalgalar bugün yüksek.
The weather had been hot.
rozpocznij naukę
Hava sıcak olmuştu.
The weather has improved.
rozpocznij naukę
Hava düzeldi.
The whole crew was saved.
rozpocznij naukę
Tüm mürettebat kurtarıldı.
The wind has calmed down.
rozpocznij naukę
Rüzgar sakinleşti
Their cattle are all fat.
rozpocznij naukę
Onların sığırlarının hepsi şişman.
Their son's name is John.
rozpocznij naukę
Onların erkek çocuğunun adı John.
There is a knife missing.
rozpocznij naukę
Kayıp bir bıçak var.
There is a show tomorrow.
rozpocznij naukę
Yarın bir gösteri var.
There is a spoon missing.
rozpocznij naukę
Kayıp bir kaşık var.
There is no school today.
rozpocznij naukę
Bugün okul yok.
There isn't any solution.
rozpocznij naukę
Hiç çözüm yok.
There isn't anybody else.
rozpocznij naukę
Başka biri yok.
There's no need to hurry.
rozpocznij naukę
Acele etmeye gerek yok.
There's nothing I can do.
rozpocznij naukę
Yapabileceğim bir şey yok.
These are very old books.
rozpocznij naukę
Bunlar çok eski kitaplar.
These books are my books.
rozpocznij naukę
Bu kitaplar benim kitaplarım.
These oranges taste good.
rozpocznij naukę
Bu portakallrın tadı iyi.
These socks do not match.
rozpocznij naukę
Bu çoraplar eşleşmiyor.
These trousers are dirty.
rozpocznij naukę
Bu pantolon kirli.
They achieved their goal.
rozpocznij naukę
Onlar amaçlarına ulaştılar.
They already got married.
rozpocznij naukę
Onlar zaten evlendiler.
They are all alike to me.
rozpocznij naukę
Onların hepsi bana benziyor.
They are as strong as us.
rozpocznij naukę
Onlar bizim kadar güçlüler.
They are eager for peace.
rozpocznij naukę
Onlar barış için istekliler.
They are out of work now.
rozpocznij naukę
Onlar şimdi işsizler.
They are paid by the day.
rozpocznij naukę
Onlara günlük ödenir.
They are very big apples.
rozpocznij naukę
Onlar çok büyük elmalar.
They are very compatible.
rozpocznij naukę
Onlar çok uyumlular.
They are very kind to me.
rozpocznij naukę
Onlar bana karşı çok nazik.
They ate healthier foods.
rozpocznij naukę
Onlar daha sağlıklı gıdalar yediler.
They attained their goal.
rozpocznij naukę
Onlar hedeflerine ulaştılar.
They attempted to escape.
rozpocznij naukę
Onlar kaçma girişiminde bulundular.
They became man and wife.
rozpocznij naukę
Onlar karı koca oldu.
They called him a coward.
rozpocznij naukę
Onlar ona korkak dediler.
They came into the house.
rozpocznij naukę
Onlar eve geldiler.
They caught him stealing.
rozpocznij naukę
Onlar onu çalarken yakaladılar.
They did not clap for us.
rozpocznij naukę
Onlar bizi alkışlamadılar.
They eat fish on Fridays.
rozpocznij naukę
Onlar Cuma günleri balık yerler.
They escaped from prison.
rozpocznij naukę
Onlar hapishaneden kaçtı.
They found no such proof.
rozpocznij naukę
Onlar böyle bir kanıt bulmadılar.
They had different ideas.
rozpocznij naukę
Onların farklı fikirleri vardı.
They have gone to Europe.
rozpocznij naukę
Onlar Avrupa'ya gittiler.
They have taken her away.
rozpocznij naukę
Onlar onu götürdüler.
They have twin daughters.
rozpocznij naukę
Onların ikiz kızları var.
They like Tsuneoki Ikeda.
rozpocznij naukę
Onlar Tsuneoki Ikeda'yı severler.
They live near the beach.
rozpocznij naukę
Onlar sahile yakın yaşarlar.
They looked really happy.
rozpocznij naukę
Onlar gerçekten mutlu görünüyordu.
They lost their property.
rozpocznij naukę
Onlar mülklerini kaybettiler.
They need some direction.
rozpocznij naukę
Onların bir yöne ihtiyacı var.
They rented an apartment.
rozpocznij naukę
Onlar bir daire kiraladı.
They say he's very rich.
rozpocznij naukę
Onlar onun çok zengin olduğunu söylüyorlar.
They sent for the doctor.
rozpocznij naukę
Onlar doktor getirttiler.
They set out on a picnic.
rozpocznij naukę
Onlar piknik için yola çıktılar.
They walked side by side.
rozpocznij naukę
Onlar yan yana yürüdüler.
They want to become rich.
rozpocznij naukę
Onlar zengin olmak istiyorlar.
They were from Liverpool.
rozpocznij naukę
Onlar Liverpool'lu idi.
They were glad to see me.
rozpocznij naukę
Onlar beni gördüklerine memnun oldular.
They were playing tennis.
rozpocznij naukę
Onlar tenis oynuyorlardı.
They were seen to go out.
rozpocznij naukę
Onlar dışarı çıkarken görüldü.
They were spending money.
rozpocznij naukę
Onlar para harcıyorlardı.
They were taken prisoner.
rozpocznij naukę
Onlar esir alındılar.
They would call for help.
rozpocznij naukę
Onlar yardım istediler.
They would not surrender.
rozpocznij naukę
Onlar teslim olmadılar.
They'll be here at three.
rozpocznij naukę
Onlar Üçte burada olacaklar.
They're able students.
rozpocznij naukę
Onlar yetenekli öğrenciler.
They're average students.
rozpocznij naukę
Onlar orta düzeyde öğrenciler.
This amount includes tax.
rozpocznij naukę
Bu tutar vergi içermektedir.
This baby is 3 weeks old.
rozpocznij naukę
Bu bebek üç haftalıktır.
This book belongs to you.
rozpocznij naukę
Bu kitap size aittir.
This box contains apples.
rozpocznij naukę
Bu kutuda elmalar var.
This castle is beautiful.
rozpocznij naukę
Bu kale güzeldir.
This clock isn't working.
rozpocznij naukę
Bu saat çalışmıyor.
This coat doesn't fit me.
rozpocznij naukę
Bu ceket bana uymuyor.
This coffee shop is cozy.
rozpocznij naukę
Bu kahvehane rahat.
This desk is used by Tom.
rozpocznij naukę
Bu masa Tom tarafından kullanılıyor.
This desk is used by Tom.
rozpocznij naukę
Bu masa Tom tarafından kullanılır.
This diamond is not real.
rozpocznij naukę
Bu elmas gerçek değildir.
This dog is almost human.
rozpocznij naukę
Bu köpek neredeyse bir insan.
This door would not open.
rozpocznij naukę
Bu kapı açılmazdı.
This flag is very pretty.
rozpocznij naukę
Bu bayrak çok güzel.
This gate needs painting.
rozpocznij naukę
Bu kapının boyanmaya ihtiyacı var.
This house has six rooms.
rozpocznij naukę
Bu evin altı odası var.
This is a dead-end alley.
rozpocznij naukę
Bu çıkmaz bir sokak.
This is a very rare case.
rozpocznij naukę
Bu çok nadir bir durumdur.
This is a very tall tree.
rozpocznij naukę
Bu çok uzun bir ağaç.
This is all he has to do.
rozpocznij naukę
Bütün yapması gereken bu.
This is an historic city.
rozpocznij naukę
Bu tarihi bir şehir.
This is as heavy as lead.
rozpocznij naukę
Bu kurşun kadar ağır.
This drives me nuts.
rozpocznij naukę
Bu beni deli ediyor.
This is how we cook rice.
rozpocznij naukę
Pilavı pişirme şeklimiz budur.
This is my email address.
rozpocznij naukę
İşte benim e-postam.
This is my email address.
rozpocznij naukę
Bu benim e-mail adresim.
This is my email address.
rozpocznij naukę
Bu benim e-posta adresim.
This is my email address.
rozpocznij naukę
Bu benim e-posta adresi.
This is the worst of all.
rozpocznij naukę
Bu hepsinin en kötüsüdür.
This is too easy for him.
rozpocznij naukę
Bu onun için çok kolaydır.
This is Uncle Tom's farm.
rozpocznij naukę
Bu Uncle Tom'un çiftliğidir.
This is what you must do.
rozpocznij naukę
Yapmanız gereken budur.
This is your only chance.
rozpocznij naukę
Bu sizin tek şansınız.
This knife is very sharp.
rozpocznij naukę
Bu bıçak çok keskin.
This land belongs to Tom.
rozpocznij naukę
Bu arazi Tom'a aittir.
This magazine sells well.
rozpocznij naukę
Bu dergi iyi satıyor.
This makes me very angry.
rozpocznij naukę
Bu beni çok kızdırır.
This question isn't easy.
rozpocznij naukę
Bu soru kolay değildir.
This room is comfortable.
rozpocznij naukę
Bu oda rahat.
This room is very stuffy.
rozpocznij naukę
Bu oda çok havasız.
This rule does not apply.
rozpocznij naukę
Bu kural geçerli değildir.
This size doesn't fit me.
rozpocznij naukę
Bu beden bana uymuyor.
This song is a love song.
rozpocznij naukę
Bu şarkı bir aşk şarkısı.
This song makes me happy.
rozpocznij naukę
Bu şarkı beni mutlu ediyor.
This soup is really good.
rozpocznij naukę
Bu çorba gerçekten iyi.
This stove uses kerosene.
rozpocznij naukę
Bu soba kerosen kullanır.
This tire needs some air.
rozpocznij naukę
Bu lastiğin biraz havaya ihtiyacı var.
This was meant as a joke.
rozpocznij naukę
Bu bir şaka olarak yapılmıştı.
To relax, breathe slowly.
rozpocznij naukę
Rahatlamak için, yavaş yavaş nefes alın.
Tom accepted Mary's gift.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin hediyesini kabul etti.
Tom added up the numbers.
rozpocznij naukę
Tom sayıları topladı.
Tom admitted his mistake.
rozpocznij naukę
Tom hatasını kabul etti.
Tom adopted a new policy.
rozpocznij naukę
Tom yeni bir politika benimsedi.
Tom almost lost his mind.
rozpocznij naukę
Tom neredeyse aklını kaybetti.
Tom always does his best.
rozpocznij naukę
Tom her zaman elinden geleni yapar.
Tom and Mary are cousins.
rozpocznij naukę
Tom ve Mary kuzendir.
Tom arrived at the hotel.
rozpocznij naukę
Tom otele vardı.
Tom asked for a discount.
rozpocznij naukę
Tom bir indirim istedi.
Tom asked for directions.
rozpocznij naukę
Tom tarifleri istedi.
Tom bet $300 on the game.
rozpocznij naukę
Tom oyunda 300 dolarlık bahse girdi.
Tom bet $300 on the race.
rozpocznij naukę
Tom yarışta 300 dolarlık bahse girdi.
Tom bought Mary a camera.
rozpocznij naukę
Tom MaryYe bir kamera satın aldı.
Tom broke down the house.
rozpocznij naukę
Tom evi yıktı.
Tom brought refreshments.
rozpocznij naukę
Tom serinletici içecekler getirdi.
Tom buttoned up his coat.
rozpocznij naukę
Tom paltosunu ilikledi.
Tom called a taxi for me.
rozpocznij naukę
Tom benim için bir taksi çağırdı.
Tom called Mary a coward.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye korkak diye bağırdı.
Tom came after Mary left.
rozpocznij naukę
Mary gittikten sonra Tom geldi.
Tom came over last night.
rozpocznij naukę
Tom dün gece uğradı.
Tom came to dislike Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'yi sevmediği için geldi.
Tom can be reasoned with.
rozpocznij naukę
Tom ikna edilebilir.
Tom can dance quite well.
rozpocznij naukę
Tom oldukça iyi dans edebilir.
Tom can swim like a fish.
rozpocznij naukę
Tom balık gibi yüzebilir.
Tom can't turn Mary down.
rozpocznij naukę
Tom Mary'den vazgeçemiyor.
Tom catches colds easily.
rozpocznij naukę
Tom kolayca soğuk algınlığına yakalanır.
Tom certainly has talent.
rozpocznij naukę
Tom'un kesinlikle yeteneği var.
Tom certainly tries hard.
rozpocznij naukę
Tom kesinlikle çok çabalıyor.
Tom certainly was polite.
rozpocznij naukę
Tom kesinlikle kibardı.
Tom claimed he saw a UFO.
rozpocznij naukę
Tom o bir UFO gördüğünü iddia etti.
Tom cried all night long.
rozpocznij naukę
Tom bütün gece boyunca bağırdı.
Tom cut the pear in half.
rozpocznij naukę
Tom, armutu yarıya böldü.
Tom deserves a promotion.
rozpocznij naukę
Tom bir terfiyi hak ediyor.
Tom did an excellent job.
rozpocznij naukę
Tom mükemmel bir iş yaptı.
Tom did as you suggested.
rozpocznij naukę
Tom önerdiğin gibi yaptı.
Tom did his own research.
rozpocznij naukę
Tom kendi araştırmasını yaptı.
Tom did okay on the test.
rozpocznij naukę
Tom sınavda iyi yaptı.
Tom didn't feel anything.
rozpocznij naukę
Tom bir şey hissetmedi.
Tom didn't know anything.
rozpocznij naukę
Tom bir şey bilmiyordu.
Tom didn't mean any harm.
rozpocznij naukę
Tom'un niyeti zarar vermek değildi.
Tom didn't need any help.
rozpocznij naukę
Tom herhangi bir yardıma ihtiyacı yoktu.
Tom didn't shoot anybody.
rozpocznij naukę
Tom herhangi birine ateş etmedi.
Tom didn't think of that.
rozpocznij naukę
Tom onu düşünmüyordu.
Tom died a natural death.
rozpocznij naukę
Tom doğal bir ölümle öldü.
Tom died at an early age.
rozpocznij naukę
Tom erken yaşta öldü.
Tom died in his thirties.
rozpocznij naukę
Tom otuzlu yaşlarında vefat etti.
Tom discovered the truth.
rozpocznij naukę
Tom gerçeği keşfetti.
Tom does weight training.
rozpocznij naukę
Tom ağırlık çalışması yapar.
Tom doesn't drink coffee.
rozpocznij naukę
Tom kahve içmez.
Tom doesn't get up early.
rozpocznij naukę
Tom erken kalkmaz.
Tom doesn't have a fever.
rozpocznij naukę
Tom'un ateşi yok.
Tom doesn't know my name.
rozpocznij naukę
Tom ismimi bilmiyor.
Tom doesn't look his age.
rozpocznij naukę
Tom yaşında görünmüyor.
Tom doesn't mind waiting.
rozpocznij naukę
Tom beklemeyi dert etmez.
Tom doesn't mind walking.
rozpocznij naukę
Tom yürümeyi dert etmez.
Tom doesn't speak French.
rozpocznij naukę
Tom Fransızca konuşmaz.
Tom doesn't trust anyone.
rozpocznij naukę
Tom kimseye güvenmiyor.
Tom drives like a maniac.
rozpocznij naukę
Tom bir manyak gibi araba sürer.
Tom drove off in a hurry.
rozpocznij naukę
Tom arabayla hızlıca uzaklaştı.
Tom drowned in the ocean.
rozpocznij naukę
Tom okyanusta boğuldu.
Tom enjoys reading books.
rozpocznij naukę
Tom kitapları okumayı seviyor.
Tom enjoys the fresh air.
rozpocznij naukę
Tom taze havayı sever.
Tom enlisted in the Army.
rozpocznij naukę
Tom orduya yazıldı.
Tom feels sorry for Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary için üzgün hissediyor.
Tom fell asleep in class.
rozpocznij naukę
Tom sınıf içinde uykuya daldı.
Tom fell down the stairs.
rozpocznij naukę
Tom merdivenlerden düştü
Tom fell off his bicycle.
rozpocznij naukę
Tom bisikletinden düştü.
Tom filled in the blanks.
rozpocznij naukę
Tom boşlukları doldurdu.
Tom finally got his wish.
rozpocznij naukę
Tom sonunda istediğini aldı.
Tom forced Mary to do it.
rozpocznij naukę
Tom Mary'yi onu yapması için zorladı.
Tom found Mary repulsive.
rozpocznij naukę
Tom Mary'yi itici buldu.
Tom gave the baby a bath.
rozpocznij naukę
Tom bebeğe banyo yaptırdı.
Tom glanced at his watch.
rozpocznij naukę
Tom saatine baktı.
Tom goes to bed at 10:30.
rozpocznij naukę
Tom saat 10.30 'da yatmaya gider.
Tom goes to night school.
rozpocznij naukę
Tom gece okuluna gidiyor.
Tom got here before noon.
rozpocznij naukę
Tom öğleden önce buraya vardı.
Tom got his suit altered.
rozpocznij naukę
Tom takım elbisesini değiştirdi.
Tom got off the elevator.
rozpocznij naukę
Tom asansörden indi.
Tom got shot in the back.
rozpocznij naukę
Tom sırtından vuruldu.
Tom got soap in his eyes.
rozpocznij naukę
Tom'un gözlerinde sabun var.
Tom got stuck in traffic.
rozpocznij naukę
Tom, trafikte sıkıştırıldı.
Tom had a very good time.
rozpocznij naukę
Tom, çok iyi bir zaman geçirdi.
Tom had an upset stomach.
rozpocznij naukę
Tom'un bir mide rahatsızlığı vardı.
Tom had his fortune told.
rozpocznij naukę
Tom falını anlattırdı.
Tom had no time to waste.
rozpocznij naukę
Tom'un boşa harcayacak zamanı yoktu.
Tom had nothing to drink.
rozpocznij naukę
Tom'un içecek bir şeyi yok.
Tom had to run an errand.
rozpocznij naukę
Tom bir iş için koşmak zorunda kaldı.
Tom had to take a detour.
rozpocznij naukę
Tom çevre yolundan gitmek zorundaydı.
Tom handed in his report.
rozpocznij naukę
Tom raporunu verdi.
Tom has a bad reputation.
rozpocznij naukę
Tom kötü bir üne sahiptir.
Tom has a beautiful wife.
rozpocznij naukę
Tom'un güzel bir karısı var.
Tom has a heavy workload.
rozpocznij naukę
Tom'un ağır bir işyükü var.
Tom has a lot of stamina.
rozpocznij naukę
Tom çok dirençli.
Tom has a thing for Mary.
rozpocznij naukę
Tom'un Mary için bir şeyi var.
Tom has a two-room house.
rozpocznij naukę
Tom'un iki odalı bir evi var.
Tom has a way with words.
rozpocznij naukę
Tom'un doğal bir konuşma yeteneği var.
Tom has all but given up.
rozpocznij naukę
Tom neredeyse vazgeçti.
Tom has never seen a UFO.
rozpocznij naukę
Tom asla bir UFO görmedi.
Tom has no need to worry.
rozpocznij naukę
Tom'un üzülmesine gerek yok.
Tom has no wish to study.
rozpocznij naukę
Tom'un ders çalışma isteği yok.
Tom has to buy some food.
rozpocznij naukę
Tom biraz yiyecek almak zorunda.
Tom has to wait for Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'yi beklemek zorunda.
Tom hasn't changed a bit.
rozpocznij naukę
Tom biraz değişmedi.
Tom hasn't done any work.
rozpocznij naukę
Tom hiç iş yapmadı.
Tom hasn't eaten all day.
rozpocznij naukę
Tom bütün gün yemek yemedi.
Tom hasn't given up hope.
rozpocznij naukę
Tom ümidini kaybetmedi.
Tom hasn't sung in years.
rozpocznij naukę
Tom yıllarca şarkı söylemedi.
Tom heard this from Mary.
rozpocznij naukę
Tom bunu Mary'den duydu.
Tom hopes Mary won't die.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin ölmeyeceğini umuyor.
Tom hopes you'll like it.
rozpocznij naukę
Tom ondan hoşlanacağını umuyor.
Tom hurt Mary's feelings.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin duygularını incitti.
Tom is a 33-year-old man.
rozpocznij naukę
Tom 33 yaşında bir adam.
Tom is a college student.
rozpocznij naukę
Tom bir üniversite öğrencisi.
Tom is a compulsive liar.
rozpocznij naukę
Tom zorunlu bir yalancıdır.
Tom is a fitness fanatic.
rozpocznij naukę
Tom bir kondüsyon fanatiği.
Tom is a man of his word.
rozpocznij naukę
Tom sözünün adamıdır.
Tom is a really nice guy.
rozpocznij naukę
Tom gerçekten hoş bir adam.
Tom is a reckless driver.
rozpocznij naukę
Tom dikkatsiz bir sürücü.
Tom is a sensitive child.
rozpocznij naukę
Tom hassas bir çocuk.
Tom is a talented singer.
rozpocznij naukę
Tom yetenekli bir şarkıcıdır.
Tom is a very strong man.
rozpocznij naukę
Tom, çok güçlü bir adam.
Tom is almost never late.
rozpocznij naukę
Tom neredeyse asla geç kalmaz.
Tom is always in a hurry.
rozpocznij naukę
Tom'un her zaman acelesi var.
Tom is always on my mind.
rozpocznij naukę
Tom her zaman aklımda.
Tom is an intriguing guy.
rozpocznij naukę
Tom ilgi uyandıran bir adam.
Tom is friends with Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary ile arkadaş.
Tom is going to be sorry.
rozpocznij naukę
Tom üzülecek.
Tom is hard to deal with.
rozpocznij naukę
Tom'la uğraşmak zordur.
Tom is hard up for money.
rozpocznij naukę
Tom'un para için eli darda.
Tom is in love with Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye aşıktır.
Tom is loyal to his wife.
rozpocznij naukę
Tom karısına sadık.
Tom is Mary's ex-husband.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin eski kocasıdır.
Tom is Mary's son-in-law.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin damadıdır.
Tom is Mary's stepfather.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin üvey babası.
Tom is no match for Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin dengi değil.
Tom is not as old as you.
rozpocznij naukę
Tom senin kadar yaşlı değildir.
Tom is out at the moment.
rozpocznij naukę
Tom şu anda dışarda.
Tom is shorter than Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'den daha kısadır.
Tom is swamped with work.
rozpocznij naukę
Tom'un çok fazla işi var.
Tom is taking a bath now.
rozpocznij naukę
Tom şimdi banyo yapıyor.
Tom is too good for Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary için çok fazla iyi.
Tom is used to hard work.
rozpocznij naukę
Tom zor işe alışkındır.
Tom is very conservative.
rozpocznij naukę
Tom çok muhafazakar.
Tom isn't afraid to fail.
rozpocznij naukę
Tom başarısız olmaktan korkmuyor.
Tom isn't as old as I am.
rozpocznij naukę
Tom benim kadar yaşlı değildir.
Tom isn't as old as Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary kadar yaşlı değildir.
Tom isn't at all selfish.
rozpocznij naukę
Tom hiç bencil değildir.
Tom isn't good at sports.
rozpocznij naukę
Tom sporda iyi değildir.
Tom jumped into the lake.
rozpocznij naukę
Tom göle atladı.
Tom just got up and left.
rozpocznij naukę
Tom sadece kalktı ve gitti.
Tom knows Mary very well.
rozpocznij naukę
Tom Mary'yi çok iyi tanıyor.
Tom knows what Mary said.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin dediğini biliyor.
Tom left a note for Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary için bir not bıraktı.
Tom left the window open.
rozpocznij naukę
Tom pencereyi açık bıraktı.
Tom lent Mary his camera.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye kamerasını ödünç verdi.
Tom likes Mary very much.
rozpocznij naukę
Tom Mary'den çok hoşlanıyordu.
Tom looks very dignified.
rozpocznij naukę
Tom çok onurlu görünüyor.
Tom lost a lot of weight.
rozpocznij naukę
Tom çok zayıfladı.
Tom loved Mary very much.
rozpocznij naukę
Tom Mary'yi çok seviyordu.
Tom loves being outdoors.
rozpocznij naukę
Tom açık havayı çok seviyor.
Tom loves studying music.
rozpocznij naukę
Tom müzik çalışmayı sever.
Tom made a wise decision.
rozpocznij naukę
Tom akıllıca bir karar verdi.
Tom made stew for dinner.
rozpocznij naukę
Tom akşam yemeği için güveç yaptı.
Tom makes me feel needed.
rozpocznij naukę
Tom bana gerekli hissettiriyor.
Tom must be about thirty.
rozpocznij naukę
Tom yaklaşık otuz olmalı.
Tom must be home by 2:30.
rozpocznij naukę
Tom 2:30 a kadar evde olmalı.
Tom must be thirty or so.
rozpocznij naukę
Tom otuz yada civarı olmalı.
Tom needs some more rest.
rozpocznij naukę
Tom'un biraz daha dinlenmeye ihtiyacı var.
Tom needs to talk to you.
rozpocznij naukę
Tom sizinle konuşmalı.
Tom neglected his family.
rozpocznij naukę
Tom ailesini ihmal etti.
Tom never eats junk food.
rozpocznij naukę
Tom asla abur cubur yemez.
Tom never loses his cool.
rozpocznij naukę
Tom soğukkanlılığını asla kaybetmez.
Tom never saw Mary again.
rozpocznij naukę
Tom tekrar asla Mary'yi görmedi.
Tom no longer loves Mary.
rozpocznij naukę
Tom artık Mary'yi sevmiyor.
Tom offered to help Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye yardım etmeyi önerdi.
Tom often eats Thai food.
rozpocznij naukę
Tom genellikle Tay yemekleri yer.
Tom often goes to Boston.
rozpocznij naukę
Tom sık sık Boston'a gider.
Tom often has nightmares.
rozpocznij naukę
Tom sık sık kabus görür.
Tom often makes mistakes.
rozpocznij naukę
Tom sık sık hata yapar.
Tom owes Mary an apology.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye bir özür borçludur.
Tom played with his kids.
rozpocznij naukę
Tom çocukları ile oynadı.
Tom played with the baby.
rozpocznij naukę
Tom bebek ile oynadı.
Tom pushed the door open.
rozpocznij naukę
Tom açık kapıyı itti.
Tom pushed the door shut.
rozpocznij naukę
Tom kapıyı kapatmak için itti.
Tom put away his clothes.
rozpocznij naukę
Tom elbiselerini yerine koydu.
Tom quite often eats out.
rozpocznij naukę
Tom oldukça sık dışarıda yiyor.
Tom really is a nice guy!
rozpocznij naukę
Tom gerçekten hoş bir adam!
Tom regained his balance.
rozpocznij naukę
Tom dengesini yeniden kazandı.
Tom ripped up the letter.
rozpocznij naukę
Tom mektubu yırtarak açtı.
Tom rubbed his sore feet.
rozpocznij naukę
Tom ağrıyan ayağını ovaladı.
Tom said goodbye to Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye hoşçakal dedi.
Tom said he had to split.
rozpocznij naukę
Tom ayrılmak zorunda kaldığını söyledi.
Tom said Mary would come.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin geleceğini söyledi.
Tom said this was urgent.
rozpocznij naukę
Tom bunun acil olduğunu söyledi.
Tom sat across from Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin karşısına oturdu.
Tom sat in the front row.
rozpocznij naukę
Tom ön sıraya oturdu.
Tom says it's up to Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye kalmış diyor.
Tom says he's tired.
rozpocznij naukę
Tom yorgun olduğunu söylüyor.
Tom scrubbed the bathtub.
rozpocznij naukę
Tom küveti temizledi.
Tom seems to lack energy.
rozpocznij naukę
Tom'un enerjisi eksik gibi görünüyor.
Tom seldom drinks coffee.
rozpocznij naukę
Tom nadiren kahve içer.
Tom seldom eats red meat.
rozpocznij naukę
Tom nadiren kırmızı et yer.
Tom should get some rest.
rozpocznij naukę
Tom biraz dinlenmeli.
Tom should go to the gym.
rozpocznij naukę
Tom, spor salonuna gitmeli.
Tom should've been there.
rozpocznij naukę
Tom orada olmalıydı.
Tom should've paged Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye çağrı bırakmalıydı.
Tom shouldn't trust Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye güvenmemeli.
Tom showed up a tad late.
rozpocznij naukę
Tom biraz geç geldi.
Tom shredded the lettuce.
rozpocznij naukę
Tom marulu parçaladı.
Tom spent time with Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary ile zaman geçirdi.
Tom squeezed Mary's hand.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin elini sıktı.
Tom stepped on the brake.
rozpocznij naukę
Tom frene bastı.
Tom still hasn't paid me.
rozpocznij naukę
Tom hala bana ödeme yapmadı.
Tom sure can play tennis.
rozpocznij naukę
Tom elbette tenis oynayabilir.
Tom sure does burp a lot.
rozpocznij naukę
Tom kesinlikle çok geğirir.
Tom thinks Mary is lying.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin yalan söylediğini düşünüyor.
Tom thinks that's normal.
rozpocznij naukę
Tom onun normal olduğunu düşünüyor.
Tom thought only of Mary.
rozpocznij naukę
Tom sadece Mary'yi düşünüyordu.
Tom told Mary about John.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye John'dan bahsetti.
Tom told Mary the secret.
rozpocznij naukę
Tom sırrı Mary'ye söyledi.
Tom told Mary what to do.
rozpocznij naukę
Tom Mary'ye ne yapacağını söyledi.
Tom told the dog to stay.
rozpocznij naukę
Tom köpeğe kalmasını söyledi.
Tom took a sip of coffee.
rozpocznij naukę
Tom bir yudum kahve aldı.
Tom took a step backward.
rozpocznij naukę
Tom geriye doğru bir adım attı.
Tom took out the garbage.
rozpocznij naukę
Tom çöpü dışarı çıkardı.
Tom took the wrong train.
rozpocznij naukę
Tom yanlış trene bindi.
Tom took up hang gliding.
rozpocznij naukę
Tom planör uçuşu çalışmaya başladı.
Tom towel-dried his hair.
rozpocznij naukę
Tom saçını havlu ile kuruladı.
Tom tried to rescue Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'yi kurtarmak için çalıştı.
Tom turned on the tap.
rozpocznij naukę
Tom musluğu açtı.
Tom turned on the heater.
rozpocznij naukę
Tom ısıtıcıyı açtı.
Tom unbuttoned his shirt.
rozpocznij naukę
Tom gömleğin düğmelerini açtı.
Tom wants a large family.
rozpocznij naukę
Tom büyük bir aile istiyor.
Tom wants to be near you.
rozpocznij naukę
Tom senin yanında olmak istiyor.
Tom wants to go to Japan.
rozpocznij naukę
Tom Japonya'ya gitmek istiyor.
Tom wants to go with you.
rozpocznij naukę
Tom seninle gitmek istiyor.
Tom wants to try this on.
rozpocznij naukę
Tom bunu denemek istiyor.
Tom was forced to resign.
rozpocznij naukę
Tom istifa etmek için zorlandı.
Tom was happy about that.
rozpocznij naukę
Tom onun hakkında mutluydu.
Tom was here a while ago.
rozpocznij naukę
Tom kısa bir süre önce buradaydı.
Tom was Mary's stepchild.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin üvey evladıydı.
Tom was on TV last night.
rozpocznij naukę
Tom dün gece televizyondaydı.
Tom was really impressed.
rozpocznij naukę
Tom gerçekten etkilenmişti.
Tom was really surprised.
rozpocznij naukę
Tom gerçekten şaşırmıştı.
Tom was stabbed to death.
rozpocznij naukę
O, bıçaklanarak öldürüldü.
Tom was stuck in traffic.
rozpocznij naukę
Tom trafikte sıkışıp kalmıştı.
Tom was thinking of Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'yi düşünüyordu.
Tom was waiting for Mary.
rozpocznij naukę
Tom Mary'yi bekliyordu.
Tom watched TV yesterday.
rozpocznij naukę
Tom, dün televizyon izledi.
Tom watched TV yesterday.
rozpocznij naukę
Tom, dün TV izledi.
Tom went for a bike ride.
rozpocznij naukę
Tom bir bisiklete binmek için gitti.
Tom went straight to bed.
rozpocznij naukę
Tom doğruca yatağa gitti.
Tom went window-shopping.
rozpocznij naukę
Tom birşey almadan vitrinleri gezdi.
Tom will be back by 2:30.
rozpocznij naukę
Tom 2:30'a kadar geri dönecek.
Tom will keep you posted.
rozpocznij naukę
Tom size düzenli olarak haber verecektir.
Tom will let Mary decide.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin karar vermesine izin verecek.
Tom wishes he had a maid.
rozpocznij naukę
Tom bir hizmetçisinin olmasını diliyor.
Tom worked like a madman.
rozpocznij naukę
Tom bir deli gibi çalıştı.
Tom wouldn't let Mary in.
rozpocznij naukę
Tom Mary'nin içeri girmesine izin vermezdi.
Tom's eyes are bloodshot.
rozpocznij naukę
Tom'un gözleri kan çanağı.
Tom's flight was delayed.
rozpocznij naukę
Tom'un uçuşu ertelendi.
Tom's mom caught the flu.
rozpocznij naukę
Tom'un annesi gribe yakalandı.
Tomiko guessed my weight.
rozpocznij naukę
Tomiko benim kilomu tahmin etti.
Tomorrow is her birthday.
rozpocznij naukę
Yarın onun doğum günü.
Tomorrow is Mother's Day.
rozpocznij naukę
Yarın anneler günü.
Tony speaks English well.
rozpocznij naukę
Tony İngilizceyi iyi konuşur.
Try to fulfill your duty.
rozpocznij naukę
Görevini yerine getirmeye çalış.
Try us again next Monday.
rozpocznij naukę
Önümüzdeki Pazartesi bizi tekrar deneyin.
Turn down the television.
rozpocznij naukę
Televizyonu kapatın.
Twelve is an even number.
rozpocznij naukę
On iki, çift bir sayıdır.
Two men met face to face.
rozpocznij naukę
İki adam yüz yüze görüştüler.
Two of them were drowned.
rozpocznij naukę
Onlardan ikisi boğuldu.
Ulysses Grant was a hero.
rozpocznij naukę
Ulysses Grant bir kahramandı.
Wait till the rain stops.
rozpocznij naukę
Yağmur duruncaya kadar bekle.
Wake up at seven, please.
rozpocznij naukę
Yedide uyandır lütfen.
Walk as fast as possible.
rozpocznij naukę
Mümkün olduğunca hızlı yürüyün.
Was he lying on his back?
rozpocznij naukę
O sırtüstü yatıyor muydu?
Was it difficult to make?
rozpocznij naukę
Yapmak zor oldu mu?
Was that you at the door?
rozpocznij naukę
Kapıdaki sen miydin?
Was the baby crying then?
rozpocznij naukę
O zaman, bebek ağlıyor muydu?
Was the book interesting?
rozpocznij naukę
Kitap enteresan mıydı?
Wash your face and hands.
rozpocznij naukę
Yüzünü ve ellerini yıka.
We agreed to start early.
rozpocznij naukę
Biz erken başlamak için anlaştık.
We almost froze to death.
rozpocznij naukę
Neredeyse donarak ölüyorduk.
We applauded his honesty.
rozpocznij naukę
Biz onun dürüstlüğünü alkışladık.
We appreciate his talent.
rozpocznij naukę
Biz onun yeteneğini taktir ediyoruz.
We are apt to waste time.
rozpocznij naukę
Biz boşa zaman geçirmeye eğilimliyiz.
We are in the same class.
rozpocznij naukę
Biz aynı sınıftayız.
We are invited to dinner.
rozpocznij naukę
Biz akşam yemeğine davet edildik.
We are leaving here soon.
rozpocznij naukę
Yakında buradan ayrılıyoruz.
We are moving next month.
rozpocznij naukę
Biz gelecek ay taşınıyoruz.
We are not all that safe.
rozpocznij naukę
Biz o kadar güvende değiliz.
We are sold out of jeans.
rozpocznij naukę
Kotların hepsi satıldı.
We are under his command.
rozpocznij naukę
Biz onun emrindeyiz.
We are worried about you.
rozpocznij naukę
Senin hakkında endişeliyiz.
We bought a pound of tea.
rozpocznij naukę
Bir paund çay satın aldık.
We buy eggs by the dozen.
rozpocznij naukę
Biz yumurtaları düzine ile alırız.
We chose John as captain.
rozpocznij naukę
John kaptan olarak seçtik.
We chose John as captain.
rozpocznij naukę
Biz kaptan olarak John'u seçtik.
We cleaned up our garden.
rozpocznij naukę
Bahçemizi toparladık.
We discussed the problem.
rozpocznij naukę
Sorunu tartıştık.
We do not have snow here.
rozpocznij naukę
Bizim burada kar yok.
We don't know each other.
rozpocznij naukę
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
We drove across the city.
rozpocznij naukę
Şehri baştan başa gezdik.
We drove along the coast.
rozpocznij naukę
Sahil boyunca arabayla gezdik.
We eat soup with a spoon.
rozpocznij naukę
Biz bir kaşıkla çorba yeriz.
We elected Jack chairman.
rozpocznij naukę
Biz Jack'i başkan seçtik.
We expect a lot from him.
rozpocznij naukę
Biz ondan çok şey bekliyoruz.
We expect him to succeed.
rozpocznij naukę
Biz onun başarılı olmasını bekliyoruz.
We felt sympathy for her.
rozpocznij naukę
Biz onun için sempati hissettik.
We found the key at last.
rozpocznij naukę
Biz sonunda anahtarı bulduk.
We go to school to learn.
rozpocznij naukę
Biz öğrenmek için okula gideriz.
We go to school to study.
rozpocznij naukę
Biz eğitim için okula gideriz.
We go to the same school.
rozpocznij naukę
Biz aynı okula gideriz.
We had a storm yesterday.
rozpocznij naukę
Dün bir fırtına yaşadık.
We had fun at Disneyland.
rozpocznij naukę
Biz Disneyland'da eğlendik.
We had no water to drink.
rozpocznij naukę
İçecek suyumuz yok.
We had snow this morning.
rozpocznij naukę
Bu sabah karımız vardı.
We have a house for rent.
rozpocznij naukę
Kiralık bir evimiz var.
We have a long way to go.
rozpocznij naukę
Bizim gidecek uzun bir yolumuz var.
We have run out of cream.
rozpocznij naukę
Kremimiz bitti.
We have run out of sugar.
rozpocznij naukę
Bizim şekerimiz tükendi.
We have the edge on them.
rozpocznij naukę
Biz onlara göre avantajlıyız.
We have to start at once.
rozpocznij naukę
Derhal başlamalıyız.
We have used up the coal.
rozpocznij naukę
Biz kömürü bitirik.
We heard the bomb go off.
rozpocznij naukę
Bombanın patladığını duyduk.
We hope to see you again.
rozpocznij naukę
Sizi tekrar görmeyi umuyoruz.
We import tea from India.
rozpocznij naukę
Biz Hindistan'dan çay ithal ederiz.
We kept our books closed.
rozpocznij naukę
Kitaplarımızı kapalı tuttuk.
We kept the fire burning.
rozpocznij naukę
Biz ateşin yanmasını sürdürdük.
We make butter from milk.
rozpocznij naukę
Biz tereyağını sütten yaparız.
We need a signed receipt.
rozpocznij naukę
İmzalı bir makbuza ihtiyacımız var.
We need something to eat.
rozpocznij naukę
Yiyecek bir şeye ihtiyacımız var.
We need to clean the car.
rozpocznij naukę
Biz arabayı temizlemeliyiz.
We need to dust the desk.
rozpocznij naukę
Masanın tozunu almamız gerekir.
We ought to obey the law.
rozpocznij naukę
Biz yasaya itaat etmeliyiz.
We play tennis every day.
rozpocznij naukę
Biz her gün tenis oynarız.
We ran for 10 kilometers.
rozpocznij naukę
On kilometre koştuk.
We rested on some stones.
rozpocznij naukę
Bazı taşların üstünde dinlendik.
We sat down face to face.
rozpocznij naukę
Yüz yüze oturduk.
We seldom have snow here.
rozpocznij naukę
Biz burada nadiren kar görürüz.
We should help the needy.
rozpocznij naukę
Biz yoksullara yardım etmeliyiz.
We should obey the rules.
rozpocznij naukę
Biz kurallara riayet etmeliyiz.
We talked over the phone.
rozpocznij naukę
Biz telefonda konuştuk.
We tried to persuade him.
rozpocznij naukę
Biz onu ikna etmeye çalıştık.
We tried to trap the fox.
rozpocznij naukę
Tilkiyi tuzağa düşürmeye çalıştık.
We walked across the ice.
rozpocznij naukę
Biz buz boyunca yürüdük.
We watched TV last night.
rozpocznij naukę
Dün gece TV izledik.
We went aboard the plane.
rozpocznij naukę
Uçağa bindik.
We went skiing in Canada.
rozpocznij naukę
Biz Kanada'da kayak yapmaya gittik.
We went to school by bus.
rozpocznij naukę
Biz otobüsle okula gittik.
We will leave in an hour.
rozpocznij naukę
Bir saat içerisinde gideceğiz.
We will take a rest soon.
rozpocznij naukę
Yakında dinleneceğiz.
We would die without air.
rozpocznij naukę
Havasız ölecektik.
We're just like brothers.
rozpocznij naukę
Biz tam erkek kardeşler gibiyiz.
We're running out of gas.
rozpocznij naukę
Gazımız bitiyor.
We're very busy just now.
rozpocznij naukę
Biz şimdi çok meşgulüz.
Welcome to San Francisco.
rozpocznij naukę
San Fransisko'ya hoş geldiniz.
Were they busy last week?
rozpocznij naukę
Onlar geçen hafta meşgul müydü?
Were you home last night?
rozpocznij naukę
Dün gece evde miydin?
What a beautiful rainbow!
rozpocznij naukę
Ne güzel bir gökkuşağı!
What am I to do?
rozpocznij naukę
Ne yapmam gerekiyor?
What an interesting book!
rozpocznij naukę
Ne ilginç bir kitap!
What are you laughing at?
rozpocznij naukę
Neye gülüyorsun?
What are you looking for?
rozpocznij naukę
Ne arıyorsunuz?
What did you have to eat?
rozpocznij naukę
Ne yemek zorunda kaldın?
What do you do on Sunday?
rozpocznij naukę
Pazar günleri ne yaparsın?
What do you intend to do?
rozpocznij naukę
Ne yapmaya niyet ediyorsun.
What do you mean by it?
rozpocznij naukę
Onunla ne demek istiyorsun?
What do you think he did?
rozpocznij naukę
Onun ne yaptığını sanıyorsun?
What do you think of him?
rozpocznij naukę
Onun hakkında ne düşünüyorsunuz?
What do you think of Tom?
rozpocznij naukę
Tom hakkında ne düşünüyorsun?
What does that word mean?
rozpocznij naukę
O kelime ne anlama geliyor.
What does this mark mean?
rozpocznij naukę
Bu işaret ne anlama geliyor?
What does this word mean?
rozpocznij naukę
Bu kelime ne anlama geliyor.
What does your father do?
rozpocznij naukę
Baban ne iş yapar?
What food don't you like?
rozpocznij naukę
Hangi yiyecekten hoşlanmazsın?
What happened last night?
rozpocznij naukę
Dün gece ne oldu?
What were you doing?
rozpocznij naukę
Ne yapıyordun?
What have you been up to?
rozpocznij naukę
Ne iş çevirmektesin?
What he did is not wrong.
rozpocznij naukę
Onun yaptığı şey yanlış değil.
What he did wasn't wrong.
rozpocznij naukę
Onun yaptığı şey yanlış değildi.
What he said is not true.
rozpocznij naukę
Onun söylediği doğru değil.
What is he running after?
rozpocznij naukę
O neyin peşinden koşuyor.
What is it that you want?
rozpocznij naukę
İstediğiniz nedir?
What is the letter about?
rozpocznij naukę
Mektup ne hakkındadır?
What is the total amount?
rozpocznij naukę
Toplam miktar nedir?
What kind of dog is that?
rozpocznij naukę
O hangi cins bir köpek?
What school do you go to?
rozpocznij naukę
Hangi okula gidiyorsun?
What time do you go home?
rozpocznij naukę
Saat kaçta eve gidersin?
What time is it in Tokyo?
rozpocznij naukę
Tokyo'da saat kaç?
What time is the concert?
rozpocznij naukę
Konser saat kaçta?
What time will you leave?
rozpocznij naukę
Saat kaçta ayrılacaksın?
What was the explanation?
rozpocznij naukę
Açıklama neydi?
What were you doing then?
rozpocznij naukę
O zaman ne yapıyordunuz?
What will the postage be?
rozpocznij naukę
Posta ücreti ne kadar?
What will you use it for?
rozpocznij naukę
Onu ne için kullanacaksın?
What's the admission fee?
rozpocznij naukę
Giriş ücreti nedir?
What's your favorite car?
rozpocznij naukę
Senin en sevdiğin araba nedir?

Musisz się zalogować, by móc napisać komentarz.