słownik angielsko - turecki

English - Türkçe

realise po turecku:

1. gerçekleştirmek



2. Fark


Bir köpek ve kedi arasındaki fark nedir?
Fark nedir?
Onların görüşleri arasında ince bir fark vardı.
Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
Bir deliyle aramdaki tek fark benim deli olmamamdır.
Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.
Facebook ve Twitter arasındaki fark, Twitter'ın bir mikroblog servisi olmasıdır.
İnsanlar genellikle kendi hataları fark etmezler.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
Çok az kişi onun partideki yokluğunu fark etti.
Fark bu: o senden daha çok çalışıyor.
Ben, onu otobüsten iner inmez fark ettim.