słownik gruzińsko - turecki

ქართული - Türkçe

ბავშვი po turecku:

1. çocuk çocuk


O çocuk çekilmez.
Aileler gittikçe daha az çocuk sahibi olmaya başladı.
Tom ve karısı, çok yaşlanmadan önce bir çocuk sahibi olmak istedi.
O çocuk şekerleme için annesiyle alay etti.
Claude; sınıfımda klorofil dolayısıyla yeşil tenli olan ototrofik bir çocuk, ayın ormanlaşmasını hayal ediyor.
Kurt, kurt diye çocuk bağırdı! ve köylüler ona yardım etmek için dışarı çıktılar.
Alain'i annesi bile her zaman korudu fakat şımarık küçük çocuk, kitapta derin bir nefret uyandıran ve kendini beğenmiş bir kişiye dönüşür.
ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
Çoğu çocuk okuldan nefret eder.
Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Bu çocuk dünyanın düz olduğuna inanmaktadır.
O, takımdaki herhangi bir çocuk kadar hızlı koştu.
Öğretmen bir zamanlar Emma'ya birlikte bir çocuk sahibi olmaları gerektiğini önerdi.
O çocuk, trafik kazasında hayatını kaybetmemiş olsaydı, şimdi bir üniversite öğrencisi olacaktı.

2. bebek bebek


Bebek bazı oyuncaklar ile oynuyor.
Bebek uyandı mı?
O bebek neden ağlıyor?
Bebek tüm gece ağladı.
Biz bir bebek bekliyoruz.
Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
Erkek kardeşim bana sevimli bir oyuncak bebek verdi.
O bir oyuncak bebek.
Otuzlu yaşlara kadar bir bebek sahibi olma niyetinin olmadığını söylüyor.
Bebek ağlamayı kesti.
Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.
O bebek gerçekten hiç şirin değildir.
Kırık bebek benim.