Turkish sentences from Tatoeba 20

 0    1 000 fiszek    aleksandra.eska
ściągnij mp3 drukuj graj sprawdź się
 
Pytanie Odpowiedź
A cold wave attacked Europe.
rozpocznij naukę
Bir soğuk hava dalgası Avrupa'yı vurdu.
A cookie is under the table.
rozpocznij naukę
Bir kurabiye masanın altındadır.
A day has twenty-four hours.
rozpocznij naukę
Bir gün yirmi-dört saattir.
A doctor examined Mr. Brown.
rozpocznij naukę
Bir doktor Bay Brown muayene etti.
A dog suddenly jumped at me.
rozpocznij naukę
Bir köpek aniden bana atladı.
A fire broke out last night.
rozpocznij naukę
Dün gece bir yangın patlak verdi.
A friend told me that story.
rozpocznij naukę
Bir arkadaş bana o hikayeyi anlattı.
A girl is playing the flute.
rozpocznij naukę
Bir kız, flüt çalıyor.
A good memory is his weapon.
rozpocznij naukę
İyi bir bellek onun silahıdır.
A haiku is one type of poem.
rozpocznij naukę
Bir haiku bir şiir türüdür.
A man is as old as he feels.
rozpocznij naukę
Bir insan hissettiği yaştadır.
A man is as old as he feels.
rozpocznij naukę
Bir insan hissettiği kadar yaşlıdır.
A mouse is a timid creature.
rozpocznij naukę
Bir fare çekingen bir yaratıktır.
A Mr. Kimura is calling you.
rozpocznij naukę
Sizi Bay Kimura diye birisi arıyor.
A Mr. Ono called to see you.
rozpocznij naukę
Bay Ono diye birisi sizinle görüşmek için aradı.
A new difficulty has arisen.
rozpocznij naukę
Yeni bir zorluk ortaya çıktı.
A novel idea occurred to me.
rozpocznij naukę
Aklıma yeni bir fikir geldi.
A novelty wears off in time.
rozpocznij naukę
Bir yenilik zamanla yok olur.
A nurse took my temperature.
rozpocznij naukę
Bir hemşire ateşimi ölçtü.
A pound is a unit of weight.
rozpocznij naukę
Bir pound bir ağırlık birimidir.
A rash appeared on his face.
rozpocznij naukę
Onun yüzünde bir isilik ortaya çıktı.
A stone hit him on the head.
rozpocznij naukę
Kafasına bir taş çarptı.
A strange man came up to us.
rozpocznij naukę
Tuhaf bir adam bize doğru geldi.
About how long will it take?
rozpocznij naukę
O, yaklaşık ne kadar sürecek.
About how much will it cost?
rozpocznij naukę
O, yaklaşık kaça mal olacak.
Admission to the show is $5.
rozpocznij naukę
Gösteriye giriş ücreti 5 dolar.
After a while, it grew dark.
rozpocznij naukę
Bir süre sonra, hava karardı.
All of the milk was spilled.
rozpocznij naukę
Sütün hepsi döküldü.
All of them are not present.
rozpocznij naukę
Onların hepsi mevcut değiller.
All of them remained silent.
rozpocznij naukę
Onların hepsi sessiz kaldılar.
All the boys enjoyed skiing.
rozpocznij naukę
Bütün erkekler kayaktan hoşlandı.
All the men are hardworking.
rozpocznij naukę
Tüm erkekler çalışkandır.
All these things cost money.
rozpocznij naukę
Bütün bu işler paraya mal olur.
All Tom wants to do is swim.
rozpocznij naukę
Tom'un bütün yapmak istediği yüzmektir.
All was silent in the house.
rozpocznij naukę
Evde herkes sessizdi.
Americans eat a lot of meat.
rozpocznij naukę
Amerikalılar çok et yer.
An apple fell to the ground.
rozpocznij naukę
Yere bir elma düştü.
An elephant has a long nose.
rozpocznij naukę
Bir filin uzun bir burnu vardır.
Any amount of money will do.
rozpocznij naukę
Bir miktar para iş görür.
Anywhere with a bed will do.
rozpocznij naukę
Yataklı herhangi bir yer iş görür.
Are both of you ready to go?
rozpocznij naukę
Siz ikiniz gitmeye hazır mısınız?
Are you a creature of habit?
rozpocznij naukę
Sen alışkanlıklarından vazgeçemeyen birimisin?
Are you coming to the party?
rozpocznij naukę
Partiye geliyor musun?
Are you done with the paper?
rozpocznij naukę
Gazete ile işin bitti mi?
Are you for or against this?
rozpocznij naukę
Bunun lehinde mi yoksa aleyhinde misin?
Are you going by bus or car?
rozpocznij naukę
Otobüsle mi yoksa araba ile mi gidiyorsun?
Are you good at mathematics?
rozpocznij naukę
Matematikte iyi misin?
Are you happy in your house?
rozpocznij naukę
Evinde mutlu musun?
Are you in immediate danger?
rozpocznij naukę
Sen yakın tehlike içinde misin?
Are you interested in music?
rozpocznij naukę
Müzikle ilgileniyor musun?
Are you looking for someone?
rozpocznij naukę
Birini mi arıyorsun?
Are you looking for someone?
rozpocznij naukę
Sen birini arıyor musun?
Are you sick? You look pale.
rozpocznij naukę
Hasta mısın? Solgun görünüyorsun.
Are you sure of your answer?
rozpocznij naukę
Cevabından emin misin?
Are you waiting for anybody?
rozpocznij naukę
Birini bekliyor musun?
At first, I didn't like him.
rozpocznij naukę
Başlangıçta, ondan hoşlanmadım.
At first, I failed the test.
rozpocznij naukę
İlk başta, testte başarısız oldum.
At last he reached his goal.
rozpocznij naukę
Sonunda o, hedefine ulaştı.
Basho was the greatest poet.
rozpocznij naukę
Başo, en büyük şairdi.
Be quiet while I am speaking.
rozpocznij naukę
Ben konuşurken sessiz ol.
Be sure and call me tonight.
rozpocznij naukę
Gece beni mutlaka ara.
Be sure not to eat too much.
rozpocznij naukę
Çok fazla yemediğinizden emin olun.
Be sure to mail this letter.
rozpocznij naukę
Bu mektubu mutlaka postala.
Bell invented the telephone.
rozpocznij naukę
Bell telefonu icat etti.
Betty likes classical music.
rozpocznij naukę
Betty klasik müzik sever.
Betty likes classical music.
rozpocznij naukę
Betty klasik müzikten hoşlanır.
Bigger is not always better.
rozpocznij naukę
Daha büyük her zaman daha iyi değildir.
Bill is good at mathematics.
rozpocznij naukę
Bill matematikte iyidir.
Bill is honest all the time.
rozpocznij naukę
Bill her zaman dürüst.
Bill is seldom ever on time.
rozpocznij naukę
Bill nadiren zamanında gelir.
Bill often goes to the park.
rozpocznij naukę
Bill sık sık parka gider.
Bill signed up for the exam.
rozpocznij naukę
Bill sınav için kaydını yaptırdı.
Bill's work is selling cars.
rozpocznij naukę
Bill'in işi otomobil satmaktır.
Birds are flying in the air.
rozpocznij naukę
Kuşlar havada uçuyorlar.
Bob and I are great friends.
rozpocznij naukę
Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.
Both brothers are musicians.
rozpocznij naukę
Her iki kardeş müzisyendir.
Both girls wear white suits.
rozpocznij naukę
Her iki kız beyaz takım elbiseler giyiyor.
Both of my parents are dead.
rozpocznij naukę
Ebeveynlerimin her ikisi de öldü.
Both were seriously wounded.
rozpocznij naukę
Her ikisi de ağır yaralandı.
Both you and I are students.
rozpocznij naukę
Hem sen hem de ben öğrenciyiz.
Bring your brother with you.
rozpocznij naukę
Erkek kardeşini yanında getir.
Bring your friends with you.
rozpocznij naukę
Arkadaşlarınızı yanınızda getirin.
Bring your sister next time.
rozpocznij naukę
Gelecek sefer kız kardeşinide getir.
Brothers should not quarrel.
rozpocznij naukę
Kardeşler kavga etmemelidir.
Butter is sold by the pound.
rozpocznij naukę
Tereyağı pound ile satılmaktadır.
Can I go hiking next Sunday?
rozpocznij naukę
Önümüzdeki Pazar yürüyüşe gidebilir miyim?
Can I have something to eat?
rozpocznij naukę
Yiyecek bir şey alabilir miyim?
Can you describe the object?
rozpocznij naukę
Nesneyi tarif edebilir misiniz?
Could you turn the volume down?
rozpocznij naukę
Sesi kısar mısın?
Can you page someone for me?
rozpocznij naukę
Benim için birinin adını anons eder misin?
Can you reach the top shelf?
rozpocznij naukę
Üst rafa ulaşabilir misin?
Can you send the bellboy up?
rozpocznij naukę
Komiyi yukarı gönderir misin?
Can you take his place, Leo?
rozpocznij naukę
Onun yerini alır mısın, Leo?
Can your mother drive a car?
rozpocznij naukę
Annen araba sürebilir mi?
Carlos climbed the mountain.
rozpocznij naukę
Carlos dağa tırmandı.
Carol returned to her hotel.
rozpocznij naukę
Carol oteline döndü.
Carranza rejected the offer.
rozpocznij naukę
Carranza teklifi reddetti.
Cats are very clean animals.
rozpocznij naukę
Kediler çok temiz hayvanlardır.
Check your answers with his.
rozpocznij naukę
Cevaplarını onunkiyle karşılaştır.
Children are full of energy.
rozpocznij naukę
Çocuklar enerji dolu.
Children grow up so quickly.
rozpocznij naukę
Çocuklar çok çabuk büyürler.
Children like to beat drums.
rozpocznij naukę
Çocuklar davul çalmayı severler.
Children often hate spinach.
rozpocznij naukę
Çocuklar sıklıkla ıspanaktan nefret ederler.
Choose any flowers you like.
rozpocznij naukę
İstediğin çiçekleri seç.
Choose one from among these.
rozpocznij naukę
Bunların arasından bir tane seçin.
Choose your favorite racket.
rozpocznij naukę
En sevdiğin raketi seç.
Christmas is soon, isn't it?
rozpocznij naukę
Noel yakın, değil mi?
Cold this morning, isn't it?
rozpocznij naukę
Bu sabah soğuk değil mi?
Columbus discovered America.
rozpocznij naukę
Columbus Amerikayı keşfetti.
Come the day after tomorrow.
rozpocznij naukę
Yarından sonraki gün gel.
Come to the party, will you?
rozpocznij naukę
Partiye gel, lütfen?
Compare these two computers.
rozpocznij naukę
Bu iki bilgisayarı karşılaştır.
Cookie is under 5 years old.
rozpocznij naukę
Cookie 5 yaşın altındadır.
Could you assist me, please?
rozpocznij naukę
Bana yardım eder misin, lütfen?
Could you draw a map for me?
rozpocznij naukę
Benim için bir harita çizer misin?
Could you drive more slowly?
rozpocznij naukę
Daha yavaş sürer misin?
Could you give me your name?
rozpocznij naukę
Bana adını verebilir misin?
Could you press this button?
rozpocznij naukę
Bu düğmeye basar mısınız?
Could you sign here, please?
rozpocznij naukę
Burayı lütfen imzalayabilir misiniz?
Could you solve the problem?
rozpocznij naukę
Sorunu halledebildin mi?
Could you take this, please?
rozpocznij naukę
Bunu lütfen alabilir misiniz?
Dick had a traffic accident.
rozpocznij naukę
Dick, bir trafik kazası geçirdi.
Dick passed the photo to me.
rozpocznij naukę
Dick fotoğrafı bana verdi.
Dick plans to go by himself.
rozpocznij naukę
Dick kendi başına gitmeyi planlıyor.
Did he mention the accident?
rozpocznij naukę
O, kazadan bahsetti mi?
Did he show you the picture?
rozpocznij naukę
O, resmi sana gösterdi mi?
Did you do this on your own?
rozpocznij naukę
Bunu tek başına mı yaptın?
Did you make it by yourself?
rozpocznij naukę
Onu kendiniz mi yaptınız?
Did you pay for those shoes?
rozpocznij naukę
Şu ayakkabılar için ödeme yaptınız mı?
Did you read the whole book?
rozpocznij naukę
Bütün kitabı okudun mu?
Did you see anyone run away?
rozpocznij naukę
Birinin kaçtığını gördün mü?
Did you take back the books?
rozpocznij naukę
Kitapları geri götürdün mü?
Did you turn off the heater?
rozpocznij naukę
Isıtıcıyı kapattın mı?
Did you watch TV last night?
rozpocznij naukę
Dün gece televizyon izledin mi?
Didn't you lock up your car?
rozpocznij naukę
Arabanı kilitlemedin mi?
Do I have to change my diet?
rozpocznij naukę
Diyetimi değiştirmek zorunda mıyım.
Do I pay you or the cashier?
rozpocznij naukę
Ben size mi yoksa kasiyere mi ödeme yapayım.
Do you believe what he said?
rozpocznij naukę
Onun dediğine inandın mı?
Do you eat in the classroom?
rozpocznij naukę
Sen sınıfta yemek yer misin?
Do you go to school on foot?
rozpocznij naukę
Okula yaya gider misin?
Do you have a pen or pencil?
rozpocznij naukę
Bir dolma kalemin mi yoksa bir kurşun kalemin mi var.
Do you have any French wine?
rozpocznij naukę
Biraz Fransız şarabın var mı?
Do you have any soft drinks?
rozpocznij naukę
Hiç alkolsüz içeceğin var mı?
Do you have anything to eat?
rozpocznij naukę
Yiyecek bir şeyin var mı?
Do you have anything to say?
rozpocznij naukę
Söyleyecek bir şeyin var mı?
Do you have enough blankets?
rozpocznij naukę
Yeterli battaniyelerin var mı?
Do you have laundry service?
rozpocznij naukę
Çamaşır yıkama servisiniz var mı?
Do you have this in my size?
rozpocznij naukę
Bundan benim ölçüme uyan varmı?
Do you have time to help me?
rozpocznij naukę
Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
Do you know an ethnic dance?
rozpocznij naukę
Bir etnik dans biliyor musunuz?
Do you know any Greek myths?
rozpocznij naukę
Hiç Yunan mitolojisi biliyor musun?
Do you know where Tom lives?
rozpocznij naukę
Tom'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?
Do you like ancient history?
rozpocznij naukę
İlk çağ tarihini sever misin?
Do you like Renaissance art?
rozpocznij naukę
Rönesans sanatı sever misiniz?
Would you mind me smoking here?
rozpocznij naukę
Burada sigara içebilir miyim?
Do you play basketball well?
rozpocznij naukę
Basketbolu iyi oynar mısın?
Do you play soccer or rugby?
rozpocznij naukę
Futbol yada ragbi oynar mısın?
Do you want anything to eat?
rozpocznij naukę
Yiyecek bir şey istiyor musun?
Do your homework right away.
rozpocznij naukę
Derhal ev ödevini yap.
Does he go to school by bus?
rozpocznij naukę
O, otobüsle okula gider mi?
Does that price include tax?
rozpocznij naukę
O fiyata vergi dahil mi?
Does this cap belong to you?
rozpocznij naukę
Bu kep sana mı ait?
Does Tom always carry a gun?
rozpocznij naukę
Tom her zaman bir silah taşır mı?
Dogs see in black and white.
rozpocznij naukę
Köpekler siyah ve beyaz olarak görür.
Don't be a back-seat driver.
rozpocznij naukę
Sürücüye müdahele etme.
Don't be late for the train.
rozpocznij naukę
Tren için geç kalmayın.
Don't bother to call on him.
rozpocznij naukę
Onu aramak için zahmet etmeyin.
Don't expect too much of me.
rozpocznij naukę
Benden çok şey bekleme.
Don't fail to lock the door.
rozpocznij naukę
Kapıyı kilitlemeyi ihmal etmeyin.
Don't forget to write to me.
rozpocznij naukę
Bana yazmayı unutma.
Don't forget to write to us.
rozpocznij naukę
Bize yazmayı unutma.
Don't lean against the wall.
rozpocznij naukę
Duvara yaslanma.
Don't leave it up to chance.
rozpocznij naukę
İşi şansa bırakma.
Don't leave the window open.
rozpocznij naukę
Pencereyi açık bırakma.
Don't let go. Hold on tight.
rozpocznij naukę
Gitmesine izin vermeyin. Sıkı tutun.
Don't look down on the poor.
rozpocznij naukę
Fakirleri hor görme.
Don't lose confidence, Mike.
rozpocznij naukę
Güvenini kaybetme, Mike.
Don't meddle in his affairs.
rozpocznij naukę
Onun işlerine karışmayın.
Don't run across the street.
rozpocznij naukę
Caddeyi koşarak geçmeyin.
Don't speak so fast, please.
rozpocznij naukę
Çok hızlı konuşma, lütfen.
Don't talk in the classroom.
rozpocznij naukę
Sınıfta konuşma.
Don't treat me like a child.
rozpocznij naukę
Bana bir çocuk gibi davranma.
Don't use all the hot water.
rozpocznij naukę
Sıcak suyun tümünü kullanma.
Don't walk alone after dark.
rozpocznij naukę
Karanlıktan sonra yalnız yürüme.
Don't worry. You'll make it.
rozpocznij naukę
Endişelenmeyin. Onu yaparsınız.
Dorothy isn't in the office.
rozpocznij naukę
Dorothy ofiste değildir.
Each congressman could vote.
rozpocznij naukę
Her kongre üyesi oy verebildi.
Each member was called upon.
rozpocznij naukę
Her üye davet edildi.
Each time I tried, I failed.
rozpocznij naukę
Denediğim her sefer başarısız oldum.
Economy cars save you money.
rozpocznij naukę
Ekonomi araba size tasarruf sağlar.
Eisenhower kept his promise.
rozpocznij naukę
Eisenhower sözünü tuttu.
English is spoken in Canada.
rozpocznij naukę
Kanada'da İngilizce konuşulur.
Everybody desires happiness.
rozpocznij naukę
Herkes mutluluk arzular.
Everybody is busy except me.
rozpocznij naukę
Benim dışında herkes meşgul.
Everybody is relying on you.
rozpocznij naukę
Herkes size güveniyor.
Everybody looks up to Henry.
rozpocznij naukę
Herkes Henry'ye güvenir.
Everybody wants to be happy.
rozpocznij naukę
Herkes mutlu olmak istiyor.
Everyone ate the same thing.
rozpocznij naukę
Herkes aynı şeyi yedi.
Everyone is friendly to her.
rozpocznij naukę
Herkes ona karşı samimi.
Everything is all right now.
rozpocznij naukę
Şimdi her şey yolunda.
Everything's going to be OK.
rozpocznij naukę
Her şey tamam olacak.
Excuse me. What's your name?
rozpocznij naukę
Affedersiniz. Adınız nedir?
Explain it once more, Jerry.
rozpocznij naukę
Onu bir kez daha açıkla, Jerry.
Face adversity with courage.
rozpocznij naukę
Güçlüklerle cesaretle yüzleş.
Few students can read Latin.
rozpocznij naukę
Birkaç öğrenci Latince okuyabilir.
Finally, he lost his temper.
rozpocznij naukę
Sonunda, o, kontrolünü kaybetti.
Finding her office was easy.
rozpocznij naukę
Onun ofisini bulmak kolaydı.
Finding her office was easy.
rozpocznij naukę
Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Food is fuel for our bodies.
rozpocznij naukę
Gıda vücudumuz için yakıttır.
Food shipments were blocked.
rozpocznij naukę
Gıda sevkiyatı bloke edildi.
Forget about that right now.
rozpocznij naukę
Onu derhal unut.
France is in western Europe.
rozpocznij naukę
Fransa, Batı Avrupa'dadır.
Fred is always telling lies.
rozpocznij naukę
Fred her zaman yalan söylüyor.
Fred's house has five rooms.
rozpocznij naukę
Fred'in evinde beş oda bulunmaktadır.
Fred's house has five rooms.
rozpocznij naukę
Fred'in evinin beş odası var.
Fresh fruit is good for you.
rozpocznij naukę
Taze meyve, sizin için iyidir.
Gamblers enjoy taking risks.
rozpocznij naukę
Kumarbazlar risk almayı severler.
General Braddock was killed.
rozpocznij naukę
Genel Braddock öldürüldü.
Get me the scissors, please.
rozpocznij naukę
Bana makası getir, lütfen.
Get out of here immediately!
rozpocznij naukę
Hemen buradan çıkın.
Get up early in the morning.
rozpocznij naukę
Sabah erken kalk.
Get your friend to help you.
rozpocznij naukę
Arkadaşın sana yardım etsin.
Give it to whoever needs it.
rozpocznij naukę
Onu ihtiyacı olana ver.
Give it to whoever wants it.
rozpocznij naukę
Onu her kim isterse ona ver.
Give me a copy of this book.
rozpocznij naukę
Bu kitabın bir kopyasını bana verin.
Give me a little more water.
rozpocznij naukę
Bana biraz daha su verin.
Give me the main points now.
rozpocznij naukę
Şimdi bana ana konulardan bahsedin.
Give me two pieces of chalk.
rozpocznij naukę
Bana iki parça tebeşir ver.
Give my love to your family.
rozpocznij naukę
Ailenize sevgimi iletin.
Gold is heavier than silver.
rozpocznij naukę
Altın gümüşten daha ağırdır.
Grant took 14,000 prisoners.
rozpocznij naukę
Grant, 14.000 tutsak aldı.
Grant was extremely popular.
rozpocznij naukę
Grant son derece popüler oldu.
Greek is difficult to learn.
rozpocznij naukę
Yunanca öğrenmek zordur.
Half of the melon was eaten.
rozpocznij naukę
Kavunun yarısı yendi.
Hamilton did not like Adams.
rozpocznij naukę
Hamilton, Adams'tan hoşlanmadı.
Hanako likes cake very much.
rozpocznij naukę
Hanako keki çok fazla seviyor.
Has all the coke been drunk?
rozpocznij naukę
Bütün kola içildi mi?
Has Ken left Japan for good?
rozpocznij naukę
Ken Japonya'dan geri dönmemek üzere mi ayrıldı?
Has she ever fallen in love?
rozpocznij naukę
O hiç aşık oldu mu?
Have a look at that picture.
rozpocznij naukę
Şu resme bir bak.
Have a nice summer vacation.
rozpocznij naukę
Güzel bir Yaz tatili geçirmeni dilerim.
Have there been any changes?
rozpocznij naukę
Herhangi bir değişiklik var mı?
Have there been any changes?
rozpocznij naukę
Herhangi bir değişiklik oldu mu?
Have they ever come on time?
rozpocznij naukę
Onlar hiç zamanında geldiler mi?
Have you checked the engine?
rozpocznij naukę
Motoru kontrol ettiniz mi?
Have you done your homework?
rozpocznij naukę
Ev ödevini yaptın mı?
Have you ever been to India?
rozpocznij naukę
Hiç Hindistan'da bulundunuz mu?
Have you ever been to Japan?
rozpocznij naukę
Hiç Japonya'da bulundunuz mu?
Have you ever been to Nikko?
rozpocznij naukę
Hiç Nikko'da bulundun mu?
Have you ever been to Tokyo?
rozpocznij naukę
Hiç Tokyo'da bulundun mu?
Have you ever broken a bone?
rozpocznij naukę
Sen hiç bir kemik kırdın mı?
Have you ever donated blood?
rozpocznij naukę
Sen hiç kan bağışladın mı?
Have you ever gone to Paris?
rozpocznij naukę
Hiç Paris'e gittin mi?
Have you ever seen a cuckoo?
rozpocznij naukę
Şu ana kadar bir guguk kuşu gördün mü?
Have you ever visited Kyoto?
rozpocznij naukę
Hiç Kyoto'yu gezdin mi?
Are you finished with your work?
rozpocznij naukę
İşini bitirdin mi?
Have you heard from Freddie?
rozpocznij naukę
Freddie'den haberin var mı?
Have you heard the news yet?
rozpocznij naukę
Haberi henüz duydun mu?
Have you read this book yet?
rozpocznij naukę
Bu kitabı henüz okudun mu?
Have you read today's paper?
rozpocznij naukę
Bugünün gazetesini okudun mu?
Have you washed the car yet?
rozpocznij naukę
Arabayı henüz yıkadın mı?
Haven't you had your dinner?
rozpocznij naukę
Akşam yemeğini yemedin mi?
He absconded with the money.
rozpocznij naukę
O, para ile birlikte kaçtı.
He accepted gifts from them.
rozpocznij naukę
O, onlardan hediyeler kabul etti.
He accomplished his mission.
rozpocznij naukę
O görevini yerine getirdi.
He always wears blue shirts.
rozpocznij naukę
O her zaman mavi gömlek giyer.
He arrived after I had left.
rozpocznij naukę
Ben ayrıldıktan sonra o geldi
He arrived the day she left.
rozpocznij naukę
O, gittiği gün geldi.
She asked him some questions.
rozpocznij naukę
O, ona bazı sorular sordu.
He asked me what I expected.
rozpocznij naukę
O, bana beklediğim şeyi sordu.
He asked me which way to go.
rozpocznij naukę
Bana hangi yöne gideceğini sordu.
He attended many ceremonies.
rozpocznij naukę
O birçok törenlere katıldı.
He banged the door in anger.
rozpocznij naukę
O, öfkeyle kapıyı çarptı.
He became known as a doctor.
rozpocznij naukę
O, bir doktor olarak tanındı.
He believes in Santa Clause.
rozpocznij naukę
O, Noel Baba'ya inanıyor.
She brought him to our place.
rozpocznij naukę
O, onu bizim yerimize getirdi.
He calls her up every night.
rozpocznij naukę
O, her gece onu arar.
He came a little after noon.
rozpocznij naukę
Öğleden az sonra geldi.
He came home exactly at ten.
rozpocznij naukę
O, tam onda eve geldi.
He came to school very late.
rozpocznij naukę
O, okula çok geç geldi.
He can pull strings for you.
rozpocznij naukę
O, senin için torpil yapabilir.
He can't speak much English.
rozpocznij naukę
O, fazla İngilizce konuşamaz.
He carried the box upstairs.
rozpocznij naukę
O, kutuyu üst kata taşıdı.
He changed school last year.
rozpocznij naukę
O geçen yıl okul değiştirdi.
He claims that he is honest.
rozpocznij naukę
O, dürüst olduğunu iddia ediyor.
He cleared the roof of snow.
rozpocznij naukę
O, çatının karını temizledi.
He closed the door suddenly.
rozpocznij naukę
O, birden kapıyı kapattı.
He composes beautiful poems.
rozpocznij naukę
O, güzel şiirler besteler.
He considered himself lucky.
rozpocznij naukę
O kendini şanslı addetti.
He could make nothing of it.
rozpocznij naukę
O, onunla ilgili bir şey yapamadı.
He could not breathe deeply.
rozpocznij naukę
Derin nefes alamadı.
He decided to give it a try.
rozpocznij naukę
O, denemeye karar verdi.
He did a very foolish thing.
rozpocznij naukę
O, çok aptalca bir şey yaptı.
He did his best to help her.
rozpocznij naukę
Ona yardım etmek için elinden geleni yaptı.
He did his best to the last.
rozpocznij naukę
O, sonuna kadar elinden geleni yaptı.
He did his best, but failed.
rozpocznij naukę
O, elinden geleni yaptı, ancak başarısız oldu.
He did not buy it after all.
rozpocznij naukę
Beklenin tersine onu almadı.
He did not know what to say.
rozpocznij naukę
O, ne diyeceğini bilmiyordu.
He did not know where to go.
rozpocznij naukę
Nereye gideceğini bilmiyordu.
He didn't care for swimming.
rozpocznij naukę
O, yüzmek istemedi.
He didn't explain it at all.
rozpocznij naukę
O, onu hiç açıklamadı.
He didn't like her at first.
rozpocznij naukę
O ilk defa ondan hoşlanmadı.
He didn't reveal his secret.
rozpocznij naukę
O, onun sırrını açığa çıkarmadı.
He didn't turn up after all.
rozpocznij naukę
Beklenenin tersine dönmedi.
He died from lack of oxygen.
rozpocznij naukę
Oksijen yetersizliğinden öldü.
He died of cancer last year.
rozpocznij naukę
O, geçen yıl kanserden öldü.
He does not have to do this.
rozpocznij naukę
O, bunu yapmak zorunda değildir.
He does not watch TV at all.
rozpocznij naukę
O, hiç tv seyretmez.
He doesn't always come late.
rozpocznij naukę
O her zaman geç gelmez.
He doesn't have any friends.
rozpocznij naukę
Onun hiç arkadaşı yoktur.
He drives a car, doesn't he?
rozpocznij naukę
O, bir araba sürer, değil mi?
He drove slowly up the hill.
rozpocznij naukę
O, tepeye doğru yavaşça sürdü.
He dug a hole in the garden.
rozpocznij naukę
O, bahçede bir çukur kazdı.
He enjoyed playing baseball.
rozpocznij naukę
O, beyzbol oynamaktan zevk aldı.
He exhausted all his energy.
rozpocznij naukę
O bütün enerjisini tüketti.
He explained the rule to me.
rozpocznij naukę
O, kuralı bana açıkladı.
He failed the entrance exam.
rozpocznij naukę
O, giriş sınavında başarısız oldu.
He felt himself growing old.
rozpocznij naukę
O, yaşlandığını hissetti.
He finished school in March.
rozpocznij naukę
O, Mart ayında okulu bitirdi.
He flew a kite with his son.
rozpocznij naukę
O, oğluyla birlikte bir uçurtma uçurdu.
He gave three wrong answers.
rozpocznij naukę
O, üç yanlış cevap verdi.
He goes there now and again.
rozpocznij naukę
O, arada sırada oraya gider.
He got a loan from the bank.
rozpocznij naukę
O, bankadan bir kredi aldı.
He got an easy English book.
rozpocznij naukę
O, kolay bir İngilizce kitabı aldı.
He got engaged to my cousin.
rozpocznij naukę
O, benim kuzenimle nişanlandı.
He got sick during the trip.
rozpocznij naukę
O, yolculuk sırasında hastalandı.
He got the book for nothing.
rozpocznij naukę
O, kitabı boş yere aldı.
He grabbed me by the collar.
rozpocznij naukę
O, beni yakamdan yakaladı.
He had access to the papers.
rozpocznij naukę
Onun belgelere erişim hakkı vardı.
He had barely enough to eat.
rozpocznij naukę
Neredeyse onun yeterli yiyeceği yoktu.
He had no friend to talk to.
rozpocznij naukę
Onun konuşacak arkadaşı yoktu.
He had the table to himself.
rozpocznij naukę
O, masayı kendine ayırdı.
He had to leave the village.
rozpocznij naukę
O, köyü terk etmek zorunda kaldı.
He had to pay his own debts.
rozpocznij naukę
O, kendi borçlarını ödemek zorunda kaldı.
He had to think for himself.
rozpocznij naukę
O, kendisi için düşünmek zorunda kaldı.
He hardly ever opens a book.
rozpocznij naukę
O, neredeyse hiç kitap açmaz.
He has a good school record.
rozpocznij naukę
Onun iyi bir okul kaydı var.
He has a grudge against you.
rozpocznij naukę
Onun size karşı bir kini var.
He has a pension to live on.
rozpocznij naukę
Geçimini sağlamak için bir emekli maaşı var.
She has a strong personality.
rozpocznij naukę
Onun güçlü bir kişiliği vardır.
He has a strong personality.
rozpocznij naukę
O, güçlü bir kişiliğe sahiptir.
He has been sick for a week.
rozpocznij naukę
O bir hafta boyunca hastadır.
He got through with his work.
rozpocznij naukę
O, işini bitirdi.
He has hit upon a good idea.
rozpocznij naukę
Aklına iyi bir fikir geldi.
He has more books than I do.
rozpocznij naukę
O, benim sahip olduğumdan daha çok kitaba sahiptir.
He has no family to support.
rozpocznij naukę
Onu destekleyecek bir ailesi yok.
He has one dog and six cats.
rozpocznij naukę
Onun bir köpeği ve altı kedisi var.
He has only to ask for help.
rozpocznij naukę
O, sadece yardım istemek zorunda.
He hasn't read the book yet.
rozpocznij naukę
O, kitabı henüz okumadı.
He helped me do my homework.
rozpocznij naukę
Ev ödevimi yapmam için bana yardım etti.
He is a bit like his father.
rozpocznij naukę
O, biraz babasına benzer.
He is a novelist and artist.
rozpocznij naukę
O bir yazar ve sanatçıdır.
He is a promising young man.
rozpocznij naukę
O, umut verici genç bir adamdır.
He is a very careful driver.
rozpocznij naukę
O çok dikkatli bir sürücüdür.
He is a very selfish person.
rozpocznij naukę
O, çok bencil bir kişidir.
He is a waiter and an actor.
rozpocznij naukę
O bir garson ve bir aktördür.
He is almost always at home.
rozpocznij naukę
O, hemen hemen her zaman evdedir.
He is always friendly to me.
rozpocznij naukę
O, her zaman bana karşı cana yakındır.
He is always late for class.
rozpocznij naukę
O, zaman sınıfa geç kalır.
He is always short of money.
rozpocznij naukę
O her zaman parasızdır.
He is an authority on China.
rozpocznij naukę
O, Çin'de bir otoritedir.
He is an old friend of mine.
rozpocznij naukę
O benim eski bir arkadaşım.
He is an unmanageable child.
rozpocznij naukę
O, ele avuca sığmayan bir çocuk.
He is as tall as his father.
rozpocznij naukę
O babası kadar uzundur.
He is as tall as my brother.
rozpocznij naukę
O, benim erkek kardeşim kadar uzundur.
He is being very kind today.
rozpocznij naukę
O bugün çok nazikleşiyor.
He is busy learning English.
rozpocznij naukę
O, İngilizce öğrenmekle meşgul.
He is busy with job hunting.
rozpocznij naukę
O, iş aramakla meşguldür.
He is clumsy with his hands.
rozpocznij naukę
O elleriyle beceriksizdir
He is digging his own grave.
rozpocznij naukę
O, kendi mezarını kazıyor.
He is doing it with my help.
rozpocznij naukę
O, onu benim yardımım vasıtasıyla yapıyor.
He is entirely in the wrong.
rozpocznij naukę
O, tamamen hatalı.
He is every bit a gentlemen.
rozpocznij naukę
O, tam bir beyefendi.
He is famous as a scientist.
rozpocznij naukę
O, bir bilim adamı olarak ünlüdür.
He is far from being honest.
rozpocznij naukę
O, dürüst olmaktan uzaktır.
He is glad to hear the news.
rozpocznij naukę
O, haberi duyduğuna memnun.
He is good at taking photos.
rozpocznij naukę
O, fotoğraf çekmede iyidir.
He is in high spirits today.
rozpocznij naukę
Bugün onun morali yüksek.
He is in his early thirties.
rozpocznij naukę
O, otuzlu yaşların başlarındadır.
He is in his early twenties.
rozpocznij naukę
O, yirmili yaşlarının başındadır.
He is innocent of the crime.
rozpocznij naukę
O, suçsuzdur.
He is jealous of her talent.
rozpocznij naukę
O, onun yeteneğini kıskanıyor.
He is just pulling your leg.
rozpocznij naukę
O, sadece seninle şaka yapıyor.
He is known as a great poet.
rozpocznij naukę
O, büyük bir şair olarak bilinmektedir.
He is leaving in three days.
rozpocznij naukę
O, üç gün içinde ayrılıyor.
He is likely to arrive soon.
rozpocznij naukę
O, muhtemelen yakında gelecektir.
He is looking forward to it.
rozpocznij naukę
O, ona can atıyor.
He is much taller than I am.
rozpocznij naukę
O benden çok daha uzun.
He is no better than a baby.
rozpocznij naukę
O bir çocukla hemen hemen aynı.
He is no longer in business.
rozpocznij naukę
O, artık çalışmıyor.
He doesn't live here anymore.
rozpocznij naukę
O, artık burada yaşamıyor.
He is no match for his wife.
rozpocznij naukę
O, karısının dengi değil.
He is not equal to the task.
rozpocznij naukę
O, görev için yeterli değildir.
He is not likely to succeed.
rozpocznij naukę
O, muhtemelen başarılı olmayacak.
He is not much of an artist.
rozpocznij naukę
O, çok iyi bir sanatçı değil.
He is not very good company.
rozpocznij naukę
O, çok iyi bir arkadaş değildir.
He is nothing but a student.
rozpocznij naukę
O, sadece bir öğrenci.
He is often late for school.
rozpocznij naukę
O, sık sık okula geç kalır.
He is on the point of death.
rozpocznij naukę
O, ölmek üzeredir.
He is pleased with his work.
rozpocznij naukę
O, işinden memnundur.
He is pleased with the plan.
rozpocznij naukę
O, plandan memnundur.
He is proficient in English.
rozpocznij naukę
O, İngilizcede yeterlidir.
He is rarely in a good mood.
rozpocznij naukę
O, nadiren iyi bir ruh hali içindedir.
He is rather hard to please.
rozpocznij naukę
Onu mutlu etmek oldukça zordur.
He is related to the family.
rozpocznij naukę
O, aile ile akrabadır.
He is respected by everybody.
rozpocznij naukę
Ona herkes tarafından saygı duyulur.
He is roasting coffee beans.
rozpocznij naukę
O, kahve çekirdeklerini kavuruyor.
He is standing on the stage.
rozpocznij naukę
O sahnede duruyor.
He is staying with his aunt.
rozpocznij naukę
O, halası ile kalıyor.
He is still very much alive.
rozpocznij naukę
O hala çok canlıdır.
He is suffering from a cold.
rozpocznij naukę
O, soğuk algınlığından çekiyor.
He is sure to come tomorrow.
rozpocznij naukę
O, kesinlikle yarın gelecek.
He is sure to pass the exam.
rozpocznij naukę
O, sınavı geçeceğinden emin.
He is swimming in the river.
rozpocznij naukę
O, nehirde yüzüyor.
He is tall and looks strong.
rozpocznij naukę
O uzun boyludur ve güçlü görünüyor.
She is terrified of the dark.
rozpocznij naukę
O karanlıktan çok korkar.
He is unfit to be a teacher.
rozpocznij naukę
O, bir öğretmen olmak için uygun değil.
He joined the baseball club.
rozpocznij naukę
O, beyzbol Kulübüne katıldı.
He joined the opposing team.
rozpocznij naukę
O, karşı takıma katıldı.
He keeps a diary in English.
rozpocznij naukę
O, İngilizce bir günlük tutar.
He kept silent all day long.
rozpocznij naukę
O, gün boyu sessiz kaldı.
He kept walking all the day.
rozpocznij naukę
O, bütün gün yürümeye devam etti.
He kicked in a lot of money.
rozpocznij naukę
O, çok miktarda para bağışladı.
He left here a few days ago.
rozpocznij naukę
O, birkaç gün önce buradan ayrıldı.
He left the box unprotected.
rozpocznij naukę
O kutuyu korumasız bıraktı.
He left the last page blank.
rozpocznij naukę
O, son sayfayı boş bıraktı.
He likes baseball very much.
rozpocznij naukę
O, beyzbolu çok sever.
He likes to read newspapers.
rozpocznij naukę
O, gazete okumayı sever.
He lit a candle in the dark.
rozpocznij naukę
O, karanlıkta bir mum yaktı.
He lived here ten years ago.
rozpocznij naukę
O, on yıl önce burada yaşadı.
He lives from hand to mouth.
rozpocznij naukę
O, kıt kanaat geçiniyor.
He looked at me in surprise.
rozpocznij naukę
O, şaşkınlıkla bana baktı.
She looked up at the ceiling.
rozpocznij naukę
O, tavana baktı.
He looks like an honest man.
rozpocznij naukę
O, dürüst bir adam gibi görünüyor.
He looks tired this evening.
rozpocznij naukę
O, bu akşam yorgun görünüyor.
He lost control of his legs.
rozpocznij naukę
O, bacaklarının kontrolünü kaybetti.
He lost everything he owned.
rozpocznij naukę
O, sahip olduğu her şeyi kaybetti.
He lost his way in the snow.
rozpocznij naukę
O, karda yolunu kaybetti.
He lost two sons in the war.
rozpocznij naukę
O, iki oğlunu savaşta kaybetti.
He made fun of me in public.
rozpocznij naukę
O, herkesin içinde benimle alay etti.
He made his way to the room.
rozpocznij naukę
O, odaya doğru gitti.
He made several corrections.
rozpocznij naukę
O, birkaç düzeltme yaptı.
He made up his mind quickly.
rozpocznij naukę
O, çabuk karar verdi.
He may be on the next train.
rozpocznij naukę
O, bir sonraki trende olabilir.
He may have read the letter.
rozpocznij naukę
O, mektubu okumuş olabilir.
He met Sam purely by chance.
rozpocznij naukę
O, tamamen şans eseri Sam ile karşılaştı.
He might be our new teacher.
rozpocznij naukę
O bizim yeni öğretmenimiz olabilir.
He mistook me for my mother.
rozpocznij naukę
O, beni annemle karıştırdı.
He must have been home then.
rozpocznij naukę
O, o zaman evde olmalıydı.
He needs something to drink.
rozpocznij naukę
İçecek bir şeye ihtiyacı var.
He often makes people angry.
rozpocznij naukę
O sık sık insanları kızdırır.
He painted the ceiling blue.
rozpocznij naukę
O, tavanı maviye boyadı.
He picked out the best book.
rozpocznij naukę
O, en iyi kitabı aldı.
He plays baseball every day.
rozpocznij naukę
O her gün beyzbol oynar.
He prefers French to German.
rozpocznij naukę
O, Fransızcayı Almancaya tercih eder.
She pretended not to hear me.
rozpocznij naukę
O beni duymamış gibi davrandı.
He pretended to be a doctor.
rozpocznij naukę
O, bir doktor gibi davrandı.
He pretended to be sleeping.
rozpocznij naukę
O, uyuyor gibi yapıyordu.
He put a cover over his car.
rozpocznij naukę
O, arabasının üzerine bir örtü koydu.
He put his affairs in order.
rozpocznij naukę
O, işlerini sıraya koydu.
He put his money in the box.
rozpocznij naukę
O, parasını kutuya koydu.
He put the box on the table.
rozpocznij naukę
O, kutuyu masaya koydu.
He ran like a scared rabbit.
rozpocznij naukę
O, korkmuş bir tavşan gibi koştu.
He reached out for the book.
rozpocznij naukę
O, kitabı almak için uzandı.
He read this book yesterday.
rozpocznij naukę
Dün bu kitabı okudum.
He really likes music a lot.
rozpocznij naukę
O, müziği gerçekten çok sever.
He really wants to meet you.
rozpocznij naukę
O gerçekten seninle tanışmak istiyor.
He received a lot of praise.
rozpocznij naukę
O, bir çok övgü aldı.
He repaired my watch for me.
rozpocznij naukę
O benim için saatimi tamir etti.
She repeated her name slowly.
rozpocznij naukę
Yavaşça adını tekrarladı.
He runs a company in Meguro.
rozpocznij naukę
O, Meguro'da bir şirket işletir.
He rushed out of the office.
rozpocznij naukę
O ofisten dışarı fırladı.
He said he didn't like this.
rozpocznij naukę
O, bundan hoşlanmadığını söyledi.
bir tarafından ezildi. She was run over by the car.
rozpocznij naukę
O
gerçek bir güzelliktir. His sister is a real beauty.
rozpocznij naukę
Onun kız kardeşi
seçeneği destekliyorum. I am in favor of the option.
rozpocznij naukę
Ben
geçen ay ondan haber aldım. I heard from him last month.
rozpocznij naukę
En son
I live in this neighborhood.
rozpocznij naukę
Ben bu mahallede yaşarım.
I located the town on a map.
rozpocznij naukę
Ben kasabayı harita üzerinde belirledim.
I looked into the next room.
rozpocznij naukę
Bitişik odayı inceledim.
I lost my way in the forest.
rozpocznij naukę
Ormanda yolumu kaybettim.
I lost the book you lent me.
rozpocznij naukę
Bana ödünç verdiğin kitabı kaybettim.
I love her and she loves me.
rozpocznij naukę
Ben onu seviyorum ve o beni seviyor.
I made an apple pie for you.
rozpocznij naukę
Senin için elmalı turta yaptım.
I made him go there at once.
rozpocznij naukę
Onu derhal oraya gönderdim.
I made that dress by myself.
rozpocznij naukę
O elbiseyi kendim yaptım.
I met my teacher on the way.
rozpocznij naukę
Yolda öğretmenime rastladım.
I met nobody on my way home.
rozpocznij naukę
Evime giderken kimseye rastlamadım.
I met the president himself.
rozpocznij naukę
Ben başkanın kendisiyle buluştum.
I met the principal himself.
rozpocznij naukę
Müdürün kendisiyle görüştüm.
I met your father yesterday.
rozpocznij naukę
Dün babanla karşılaştım.
I might as well leave today.
rozpocznij naukę
Bugün gitmemem için bir neden yok.
I mistook him for Mr. Brown.
rozpocznij naukę
Onu Bay Brown zannettim.
I must have my car repaired.
rozpocznij naukę
Arabamı tamir ettirmeliyim.
I must help her at any cost.
rozpocznij naukę
Ben, ne pahasına olursa olsun ona yardım etmeliyim.
I must leave early tomorrow.
rozpocznij naukę
Yarın erken ayrılmalıyım.
I must make up for the loss.
rozpocznij naukę
Kaybı telafi etmeliyim.
I must prepare for the exam.
rozpocznij naukę
Sınava hazırlanmalıyım.
I need a bag to carry it in.
rozpocznij naukę
Onu taşımak için bir çantaya ihtiyacım var.
I need someone to talk with.
rozpocznij naukę
Konuşmak için birine ihtiyacım var.
I need to get some shut eye.
rozpocznij naukę
Biraz kestirmeye ihtiyacım var.
I need to search for my pen.
rozpocznij naukę
Dolma kalemimi aramalıyım.
I never get sick of dancing.
rozpocznij naukę
Ben asla dans etmekten usanmam.
I noticed her hands shaking.
rozpocznij naukę
Onun ellerinin titrediğini farkettim.
I often go to the bookstore.
rozpocznij naukę
Ben sık sık kitapçıya giderim.
I often have ear infections.
rozpocznij naukę
Sık sık kulak enfeksiyonu geçiriyorum.
I only took a bite of bread.
rozpocznij naukę
Ben sadece bir lokma ekmek aldım.
I painted a picture for you.
rozpocznij naukę
Senin için bir resim yaptım.
I parked my car by the gate.
rozpocznij naukę
Arabamı kapının yanına park ettim.
I plan to break up with her.
rozpocznij naukę
Ondan ayrılmayı planlıyorum.
I plan to play a flute solo.
rozpocznij naukę
Ben bir flüt solo çalmayı düşünüyorum.
I plan to see him on Monday.
rozpocznij naukę
Onu Pazartesi günü görmeyi planlıyorum.
I plan to stay there a week.
rozpocznij naukę
Orada bir hafta kalmayı planlıyorum.
I play tennis an hour a day.
rozpocznij naukę
Günde bir saat tenis oynarım.
I prefer reading to writing.
rozpocznij naukę
Okumayı yazmaya tercih ederim.
I prefer soccer to baseball.
rozpocznij naukę
Futbolu beyzbola tercih ederim.
I prefer swimming to skiing.
rozpocznij naukę
Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
I prefer swimming to skiing.
rozpocznij naukę
Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.
I prefer tennis to baseball.
rozpocznij naukę
Tenisi beyzbola tercih ederim.
I prefer to do it on my own.
rozpocznij naukę
Onu tek başıma yapmayı tercih ederim.
I promise you I'll help you.
rozpocznij naukę
Ben sana, sana yardım edeceğime söz veriyorum.
I put my coat on inside out.
rozpocznij naukę
Paltomu ters giydim.
I quit smoking and drinking.
rozpocznij naukę
Ben sigara ve içki içmekten vazgeçtim.
I ran as quickly as I could.
rozpocznij naukę
Koşabildiğim kadar hızlı koştum.
I ran out and caught a taxi.
rozpocznij naukę
Dışarı koştum ve bir taksiye bindim.
I received a good job offer.
rozpocznij naukę
İyi bir iş teklifi aldım.
I regret becoming a teacher.
rozpocznij naukę
Bir öğretmen olduğuma pişmanım.
I regret missing the speech.
rozpocznij naukę
Konuşmayı kaçırdığım için üzgünüm.
I remember locking the door.
rozpocznij naukę
Kapıyı kilitlediğimi hatırlıyorum.
I remember reading the book.
rozpocznij naukę
Kitabı okuduğumu hatırlıyorum.
I rent a car from my friend.
rozpocznij naukę
Ben arkadaşımdan bir araba kiraladım.
I rode fifty miles that day.
rozpocznij naukę
Ben o gün elli mil sürdüm.
I rode in a hot air balloon.
rozpocznij naukę
Sıcak hava balonuna bindim.
I saw a girl with long hair.
rozpocznij naukę
Ben uzun saçlı bir kız gördüm.
I saw a strange woman there.
rozpocznij naukę
Orada tuhaf bir kadın gördüm.
I saw her for the last time.
rozpocznij naukę
Ben onu son kez gördüm.
I saw him crossing the road.
rozpocznij naukę
Onun yolu geçtiğini gördüm.
I saw Jessie standing there.
rozpocznij naukę
Jessie'nin orada durduğunu gördüm.
I scarcely believed my eyes.
rozpocznij naukę
Ben gözlerime güçlükle inandım.
I scarcely believed my eyes.
rozpocznij naukę
Neredeyse gözlerime inanamıyordum.
I seldom eat dairy products.
rozpocznij naukę
Ben nadiren süt ürünleri tüketirim.
I sensed what was happening.
rozpocznij naukę
Ne olduğunu hissettim.
I shook my head a few times.
rozpocznij naukę
Kafamı birkaç kez salladım.
I should not have said that.
rozpocznij naukę
Onu söylememeliydim.
I shouldn't have kissed Tom.
rozpocznij naukę
Tom'u öpmemeliydim.
I shouldn't have logged off.
rozpocznij naukę
Oturumu kapatmamalıydım.
I showered before breakfast.
rozpocznij naukę
Kahvaltıdan önce duş aldım.
I solved the problem easily.
rozpocznij naukę
Problemi kolayca hallettim.
I spent hours reading books.
rozpocznij naukę
Saatlerce kitap okudum.
I spent hours reading books.
rozpocznij naukę
Kitapları okurken saatler harcadım.
I spoke to him by telephone.
rozpocznij naukę
Onunla telefonda konuştum.
I started sailing last year.
rozpocznij naukę
Ben geçen yıl yelken açmaya başladım.
I stayed at home last night.
rozpocznij naukę
Ben dün gece evde kaldım.
I stood with my arms folded.
rozpocznij naukę
Kollarım katlı durdum.
I stopped and gazed at them.
rozpocznij naukę
Ben durdum ve onlara baktım.
I take a walk every morning.
rozpocznij naukę
Her sabah yürüyüşe çıkarım.
I talked to her for an hour.
rozpocznij naukę
Bir saat boyunca onunla konuştum.
I talked to him after class.
rozpocznij naukę
Ben, dersten sonra onunla konuştum.
I thanked Mary for her help.
rozpocznij naukę
Mary'ye yardımı için teşekkür ettim.
I thanked Mary for her help.
rozpocznij naukę
Ben yardımı için Mary'ye teşekkür ettim.
I think he is a good driver.
rozpocznij naukę
Ben onun iyi bir sürücü olduğunu düşünüyorum.
I think he will do his best.
rozpocznij naukę
Sanırım o elinden geleni yapacaktır.
I think he's a great writer.
rozpocznij naukę
Sanırım o büyük bir yazar.
I think his novel is boring.
rozpocznij naukę
Sanırım onun romanı sıkıcı.
I think I hurt his feelings.
rozpocznij naukę
Sanırım onun duygularını incittim.
I think I've lost my ticket.
rozpocznij naukę
Sanırım biletimi kaybettim.
I think I've met you before.
rozpocznij naukę
Seninle daha önce karşılaştığımı düşünüyorum.
I think it's getting warmer.
rozpocznij naukę
Sanırım hava ısınıyor.
I think of you all the time.
rozpocznij naukę
Sürekli seni düşünüyorum.
I think Tom is going to win.
rozpocznij naukę
Sanırım Tom kazanacak.
I thought he was my brother.
rozpocznij naukę
Onun benim kardeşim olduğunu düşündüm.
I thought that he was angry.
rozpocznij naukę
Ben onun kızgın olduğunu düşündüm.
I thought that Tom was kind.
rozpocznij naukę
Tom'un nazik olduğunu sandım.
I thought you were Japanese.
rozpocznij naukę
Japon olduğunuzu düşünmüştüm.
I thought you wouldn't come.
rozpocznij naukę
Senin gelmeyeceğini düşündüm.
I told them to study harder.
rozpocznij naukę
Onlara daha çok çalışmalarını söyledim.
I took a cab to the station.
rozpocznij naukę
İstasyona taksi ile gittim.
I took his name and address.
rozpocznij naukę
Ben onun adını ve adresini aldım.
I took over my father's job.
rozpocznij naukę
Babamın işini devraldım.
I took the fact for granted.
rozpocznij naukę
Gerçeği sorgulamadan kabul ettim.
I tried solving the problem.
rozpocznij naukę
Ben sorunu halletmeye çalıştım.
I tried standing on my head.
rozpocznij naukę
Başımın üstünde durmaya çalıştım.
I tried to keep from crying.
rozpocznij naukę
Ağlamamaya çalıştım.
I tried to soothe the child.
rozpocznij naukę
Ben çocuğu yatıştırmaya çalıştım.
I usually go to bed at nine.
rozpocznij naukę
Genellikle dokuzda yatarım.
I usually go to bed at nine.
rozpocznij naukę
Genellikle saat dokuzda yatmaya giderim.
I visit him every other day.
rozpocznij naukę
Ben günaşırı onu ziyaret ederim.
I visited my father's grave.
rozpocznij naukę
Babamın mezarını ziyaret ettim.
I want to buy a new bicycle.
rozpocznij naukę
Yeni bir bisiklet almak istiyorum.
I want to go abroad someday.
rozpocznij naukę
Ben bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.
I want to go over to France.
rozpocznij naukę
Ben Fransa'ya gitmek istiyorum.
I want to keep my car there.
rozpocznij naukę
Arabamı orada tutmak istiyorum.
I want to learn how to swim.
rozpocznij naukę
Nasıl yüzüleceğini öğrenmek istiyorum.
I want to make a phone call.
rozpocznij naukę
Ben bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
I want to ride a motorcycle.
rozpocznij naukę
Bir motosiklete binmek istiyorum.
I want to see her very much.
rozpocznij naukę
Ben onu çok görmek istiyorum.
I want to see him very much.
rozpocznij naukę
Ben onu görmeyi çok istiyorum.
I want to see it for myself.
rozpocznij naukę
Ben onu kendim için görmek istiyorum.
I want to stress this point.
rozpocznij naukę
Bu konuyu vurgulamak istiyorum.
I want to visit South Korea.
rozpocznij naukę
Güney Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.
I want you to do it at once.
rozpocznij naukę
Ben senin derhal onu yapmanı istiyorum.
I want you to sing the song.
rozpocznij naukę
Ben senin şarkıyı söylemeni istiyorum.
I wanted to become a doctor.
rozpocznij naukę
Ben bir doktor olmak istedim.
I warmed myself at the fire.
rozpocznij naukę
Ben kendimi ateşte ısıttım.
I warmed myself in the bath.
rozpocznij naukę
Ben banyoda kendimi ısıttım.
I warned him not to be late.
rozpocznij naukę
Geç kalmaması için onu uyardım.
I was a little disappointed.
rozpocznij naukę
Biraz hayal kırıklığına uğradım.
I was able to pass the exam.
rozpocznij naukę
Sınavı geçebildim.
I was able to pass the test.
rozpocznij naukę
Ben testi geçebildim.
I was absent from the party.
rozpocznij naukę
Partide yoktum.
I was amazed at his courage.
rozpocznij naukę
Onun cesaretine şaşırdım.
I was amazed at the results.
rozpocznij naukę
Ben sonuçlara şaşırdım.
I was as cool as a cucumber.
rozpocznij naukę
Ben bir salatalık kadar serindim.
I was bored with his speech.
rozpocznij naukę
Onun konuşmasından dolayı sıkıldım.
I was born in Kyoto in 1980.
rozpocznij naukę
1980'de Kyoto'da doğdum.
I was born in Osaka in 1977.
rozpocznij naukę
1977'de Osaka'da doğdum.
I was born in Tokyo in 1968.
rozpocznij naukę
1968'de Tokyo'da doğdum.
I was born on April 3, 1950.
rozpocznij naukę
3 Nisan, 1950'de doğdum.
I was here about a year ago.
rozpocznij naukę
Ben, yaklaşık bir yıl önce buradaydım.
I was interviewed for a job.
rozpocznij naukę
Bir iş için mülakat yapıldım.
I was late for the last bus.
rozpocznij naukę
Son otobüs için geç kaldım.
I was miserable and unhappy.
rozpocznij naukę
Ben sefil ve mutsuzdum.
I was scolded by my teacher.
rozpocznij naukę
Öğretmen tarafından azarlandım.
I was swimming in the river.
rozpocznij naukę
Nehirde yüzüyordum.
I was tired, so I didn't go.
rozpocznij naukę
Yorgundum bu yüzden gitmedim.
I was very scared of snakes.
rozpocznij naukę
Yılanlardan çok korktum.
I was very tired last night.
rozpocznij naukę
Dün gece çok yorgundum.
I went climbing in the Alps.
rozpocznij naukę
Alp'lerde tırmanmaya gittim.
I went fishing in the river.
rozpocznij naukę
Nehirde balık tutmaya gittim.
I went to America last fall.
rozpocznij naukę
Geçen Sonbaharda Amerika'ya gittim.
I went to the zoo yesterday.
rozpocznij naukę
Dün hayvanat bahçesine gittim.
I went to Tokyo to see Tony.
rozpocznij naukę
Ben Tony'yi görmek için Tokyo'ya gittim.
I went up to the front door.
rozpocznij naukę
Ön kapıya kadar gittim.
I will do all I can for you.
rozpocznij naukę
Senin için yapabileceğim her şeyi yapacağım.
I will do anything but that.
rozpocznij naukę
Onun dışında bir şey yapacağım.
I will do anything but this.
rozpocznij naukę
Bundan başka bir şey yapacağım.
I will do whatever you wish.
rozpocznij naukę
Ne istersen onu yapacağım.
I will have to study harder.
rozpocznij naukę
Daha çok çalışmak zorunda olacağım.
I will help you if possible.
rozpocznij naukę
Mümkün olursa sana yardım ederim.
I will look into the matter.
rozpocznij naukę
Konuyu araştıracağız.
I will never change my mind.
rozpocznij naukę
Ben asla fikrimi değiştirmeyeceğim.
I will not attend the party.
rozpocznij naukę
Ben partiye katılmayacağım.
I will not be free tomorrow.
rozpocznij naukę
Yarın boş olmayacağım.
I will not see him any more.
rozpocznij naukę
Artık onunla görüşmeyeceğim.
I will pay the money to you.
rozpocznij naukę
Parayı sana ödeyeceğim.
I will show you the picture.
rozpocznij naukę
Sana resmi göstereceğim.
I will start after he comes.
rozpocznij naukę
O geldikten sonra başlayacağım.
I will tell you about Japan.
rozpocznij naukę
Sana Japonya'dan bahsedeceğim.
I will tell you if you wish.
rozpocznij naukę
İsterseniz size söylerim.
I will try as hard as I can.
rozpocznij naukę
Ben elimden geldiğince çok çabalayacağım.
I will visit Nara next week.
rozpocznij naukę
Gelecek hafta Nara'yı ziyaret edeceğim.
I will wait until she comes.
rozpocznij naukę
Ben o gelene kadar bekleyeceğim.
I will write to him at once.
rozpocznij naukę
Derhal ona yazacağım.
I wish I were a good singer.
rozpocznij naukę
Keşke iyi bir şarkıcı olsam.
I wish I were a millionaire.
rozpocznij naukę
Keşke bir milyoner olsam.
I wish you a Happy New Year.
rozpocznij naukę
Size mutlu bir yeni yıl diliyorum.
I wish you had come with us.
rozpocznij naukę
Keşke bizimle gelseydin.
I wish you had told me that.
rozpocznij naukę
Keşke onu bana söylesen.
I wish you the best of luck.
rozpocznij naukę
Sana iyi şans diliyorum.
I won't talk to him anymore.
rozpocznij naukę
Artık onunla konuşmayacağım.
I won't work overtime today.
rozpocznij naukę
Bugün fazla mesai yapmayacağım.
I wonder if dinner is ready.
rozpocznij naukę
Akşam yemeğinin hazır olup olmadığını merak ediyorum.
I wonder if it will be nice.
rozpocznij naukę
Havanın güzel olup olmayacağını merak ediyorum.
I wonder what's on her mind.
rozpocznij naukę
Onun aklında ne olduğunu merak ediyorum.
I wonder where he is hiding.
rozpocznij naukę
Onun nerede saklandığını merak ediyorum.
I wonder why he is so angry.
rozpocznij naukę
Onun niçin o kadar kızgın olduğunu merak ediyorum.
I work every day except Sunday.
rozpocznij naukę
Pazar hariç her gün çalışırım.
I worked far into the night.
rozpocznij naukę
Gece geç saatlere kadar çalıştım.
I worked hard day after day.
rozpocznij naukę
Günden güne çok çalıştım.
I would do anything for you.
rozpocznij naukę
Sizin için bir şey yapardım.
I would like to go home now.
rozpocznij naukę
Şimdi eve gitmek istiyorum.
I would like to go with you.
rozpocznij naukę
Sizinle gitmek istiyorum.
I would rather stay at home.
rozpocznij naukę
Evde kalmayı tercih ederim.
I wrote a letter in English.
rozpocznij naukę
İngilizce bir mektup yazdım.
I wrote a letter last night.
rozpocznij naukę
Dün gece bir mektup yazdım.
I'd like a room in the back.
rozpocznij naukę
Arkada bir oda istiyorum.
I'd like something to drink.
rozpocznij naukę
İçecek bir şey istiyorum.
I'd like to buy half a cake.
rozpocznij naukę
Yarım kek almak istiyorum.
I'd like to change my image.
rozpocznij naukę
Ben görüntümü değiştirmek istiyorum.
I'd like to join your group.
rozpocznij naukę
Gurubunuza katılmak istiyorum.
I'd like to open an account.
rozpocznij naukę
Bir hesap açmak istiyorum.
I'd like to see your father.
rozpocznij naukę
Babanla görüşmek istiyorum.
I'd like to see your sister.
rozpocznij naukę
Kardeşini görmek istiyorum.
I'd like you to cut my hair.
rozpocznij naukę
Saçımı kesmeni istiyorum.
I'll act as a guide for you.
rozpocznij naukę
Ben sizin için bir klavuz olarak hareket edeceğim.
I'll be as quiet as a mouse.
rozpocznij naukę
Ben bir fare kadar sessiz olacağım.
I'll be back by six o'clock.
rozpocznij naukę
Saat altıda döneceğim.
I'll be back within an hour.
rozpocznij naukę
Bir saat içinde geri döneceğim.
I'll be on duty this Sunday.
rozpocznij naukę
Bu pazar görevde olacağım.
I'll be seventeen next year.
rozpocznij naukę
Ben gelecek yıl onyedi olacağım.
I'll be there rain or shine.
rozpocznij naukę
Ne olursa olsun orada olacağım.
I'll buy a watch for my son.
rozpocznij naukę
Oğlum için bir saat alacağım.
I'll catch up with you soon.
rozpocznij naukę
Kısa sürede sana yetişirim.
I'll come and see you later.
rozpocznij naukę
Daha sonra gelirim ve görüşürüz.
I'll do my best on the test.
rozpocznij naukę
Sınavda elimden gelenin en iyisini yapacağım.
I'll give you moral support.
rozpocznij naukę
Ben sana manevi destek vereceğim.
I'll have to think about it.
rozpocznij naukę
Onun hakkında düşünmek zorunda kalacağım.
I'll just have to improvise.
rozpocznij naukę
Benim sadece doğaçlama yapmam gerekecek.
I'll leave this work to you.
rozpocznij naukę
Bu işi sana bırakacağım.
I'll let you stay one night.
rozpocznij naukę
Bir gece kalmana izin vereceğim.
I'll mail this letter today.
rozpocznij naukę
Bugün bu mektubu postalayacağım.
I'll make you a model plane.
rozpocznij naukę
Sana bir model uçak yapacağım.
I'll peel an orange for you.
rozpocznij naukę
Sizin için bir portakal soyacağım.
I'll see you next Wednesday.
rozpocznij naukę
Gelecek Çarşamba görüşürüz.
I'll soon catch up with you.
rozpocznij naukę
Kısa sürede sana yetişeceğim.
I'll take my father's place.
rozpocznij naukę
Ben babamın yerini alacağım.
I'll try my best today, too.
rozpocznij naukę
Bugün bende elimden geleni yapmaya çalışacağım.
I'll try my hand at cooking.
rozpocznij naukę
Pişirmeyi deneyeceğim.
I'll work as long as I live.
rozpocznij naukę
Yaşadığım sürece çalışacağım.
I'm a little angry with you.
rozpocznij naukę
Sana biraz kızgınım.
I'm a management consultant.
rozpocznij naukę
Ben bir yönetim danışmanıyım.
I'm afraid I can't help you.
rozpocznij naukę
Maalesef sana yardım edemem.
I'm afraid I have to go now.
rozpocznij naukę
Maalesef şimdi gitmek zorundayım.
I'm afraid she can't answer.
rozpocznij naukę
Korkarım ki, o cevap veremez.
I'm all for your suggestion.
rozpocznij naukę
Ben önerinizi tamamen destekliyorum.
I'm anxious for a promotion.
rozpocznij naukę
Ben bir tanıtım için hevesliyim.
I'm at the beach on holiday.
rozpocznij naukę
Ben tatilde sahildeyim.
I'm coming down with a cold.
rozpocznij naukę
Soğuk algınlığı yüzünden çöküyorum.
I'm deeply in love with you.
rozpocznij naukę
Sana yürekten aşığım.
I'm dining out this evening.
rozpocznij naukę
Bu akşam dışarıda yiyeceğim.
I'm dying for frozen yogurt.
rozpocznij naukę
Dondurulmuş yoğurda can atıyorum.
I'm dying to go to New York.
rozpocznij naukę
New York'a gitmeye can atıyorum.
I'm familiar with your name.
rozpocznij naukę
İsminize aşinayım.
I'm familiar with your name.
rozpocznij naukę
İsminizi daha önce duymuştum.
Tomorrow I am going shopping.
rozpocznij naukę
Yarın alışverişe gidiyorum.
I'm going to Hawaii by ship.
rozpocznij naukę
Ben Hawaii'ye gemiyle gidiyorum.
I'm going to propose to her.
rozpocznij naukę
Ona evlenme teklif edeceğim.
I'm hoping that will happen.
rozpocznij naukę
Onun olacağını umuyorum.
I'm just going to stay home.
rozpocznij naukę
Ben sadece evde kalacağım.
I'm looking over his report.
rozpocznij naukę
Ben onun raporuna göz atıyorum.
I'm not a creature of habit.
rozpocznij naukę
Alışkanlıklarımdan vazgeçmeyen biri değilim.
I'm not available right now.
rozpocznij naukę
Şu anda müsait değilim.
I'm not worried about money.
rozpocznij naukę
Ben para konusunda endişeli değilim.
I'm now busy writing a book.
rozpocznij naukę
Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.
I'm older than your brother.
rozpocznij naukę
Ben senin erkek kardeşinden daha yaşlıyım.
I'm passionate about my job.
rozpocznij naukę
Ben işim hakkında hırslıyım.
I'm really in love with you.
rozpocznij naukę
Ben gerçekten sana aşığım.
I'm seeing her this evening.
rozpocznij naukę
Bu akşam onunla görüşeceğim.
I'm sorry you're leaving us.
rozpocznij naukę
Bizden ayrılacağın için üzgünüm.
I'm sorry, I didn't mean it.
rozpocznij naukę
Üzgünüm, onu demek istemedim.
I'm sorry, my father is out.
rozpocznij naukę
Üzgünüm baba dışarıda.
I'm starting to dislike her.
rozpocznij naukę
Onu sevmemeye başlıyorum.
I'm sure I'll pass the test.
rozpocznij naukę
Testi geçeceğimden eminim.
I am sure that he will succeed.
rozpocznij naukę
Onun başaracağından eminim.
I'm sure that she's correct.
rozpocznij naukę
Ben onun doğru olduğundan eminim.
I'm the leader of this team.
rozpocznij naukę
Ben bu takımın lideriyim.
I'm fed up with her complaints.
rozpocznij naukę
Onun şikayetlerinden bıktım.
I'm used to staying up late.
rozpocznij naukę
Ben geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
I'm very proud of my father.
rozpocznij naukę
Babamla çok gurur duyuyorum.
I'm very sorry to hear that.
rozpocznij naukę
Onu duyduğuma çok üzgünüm.
I'm worried about my weight.
rozpocznij naukę
Ben kilom hakkında endişe duyuyorum.
I've been asked to help out.
rozpocznij naukę
Yardım etmem istendi.
I've been asked to help you.
rozpocznij naukę
Benden sana yardım etmem rica edildi.
I've been in Sapporo before.
rozpocznij naukę
Daha önce Sapporo'da bulundum.
I've been there a few times.
rozpocznij naukę
Birkaç kez orada bulundum.
I've been thinking about it.
rozpocznij naukę
Onun hakkında düşünüyorum.
I've been to Hong Kong once.
rozpocznij naukę
Bir zamanlar Hong Kong'ta bulundum.
I've caught a terrible cold.
rozpocznij naukę
Çok kötü üşüttüm.
I've climbed Mt. Fuji twice.
rozpocznij naukę
Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
I've come to see the sights.
rozpocznij naukę
Manzaraları görmek için geldim.
I've enjoyed talking to you.
rozpocznij naukę
Seninle konuşmaktan hoşlandım.
I've figured out the puzzle.
rozpocznij naukę
Yapbozu çözdüm.
I've had a pleasant evening.
rozpocznij naukę
Ben hoş bir akşam geçirdim.
I've had a really tough day.
rozpocznij naukę
Ben gerçekten zor bir gün geçirdim.
I've just washed the dishes.
rozpocznij naukę
Bulaşıkları az önce yıkadım.
I've never been to Hokkaido.
rozpocznij naukę
Hokkaido'da hiç bulunmadım.
I've never climbed Mt. Fuji.
rozpocznij naukę
Mt. Fuji'ye asla tırmanmadım.
I've often seen him bullied.
rozpocznij naukę
Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.
I've put on weight recently.
rozpocznij naukę
Son zamanlarda kilo aldım.
I've seen that movie before.
rozpocznij naukę
O filmi daha önce izledim.
I've worked out a good plan.
rozpocznij naukę
İyi bir plan hazırladım.
If it rains, please call me.
rozpocznij naukę
Yağmur yağarsa, lütfen beni arayın.
If you are tired, go to bed.
rozpocznij naukę
Eğer yorgunsan yatmaya git.
In 1911, a revolt broke out.
rozpocznij naukę
1911 yılında bir isyan patlak verdi.
In the end, he did not come.
rozpocznij naukę
Sonunda o gelmedi.
Is eating fish good for you?
rozpocznij naukę
Sizin için balık yemek faydalı mı?
Is eating liver bad for you?
rozpocznij naukę
Karaciğer yemek sizin için kötü mü?
Is English spoken in Canada?
rozpocznij naukę
Kanada'da İngilizce konuşulur mu?
Is he the owner of that car?
rozpocznij naukę
O, o arabanın sahibi mi?
Is it a butterfly or a moth?
rozpocznij naukę
O bir kelebek mi yoksa bir güve mi?
Is it hard to speak English?
rozpocznij naukę
İngilizce konuşmak zor mu?
Is it made of wood or metal?
rozpocznij naukę
O ahşaptan mı yoksa metalden mi yapılmıştır.
Is something wrong with you?
rozpocznij naukę
Sana bir şey mi oldu?
Is that the best you can do?
rozpocznij naukę
Elinden gelen o mudur?
Is the dining room open now?
rozpocznij naukę
Yemek odası şimdi açık mı?
Is the job too much for you?
rozpocznij naukę
İş senin için çok fazla mıdır?
Is there a cat on the table?
rozpocznij naukę
Masanın üzerinde bir kedi var mı?
Is there a toilet near here?
rozpocznij naukę
Buraya yakın bir tuvalet var mı?
Is there any help available?
rozpocznij naukę
İşe yarar bir yardım var mı?
Is there anyone in the room?
rozpocznij naukę
Odada birisi var mı?
Is there anything I must do?
rozpocznij naukę
Yapmam gereken bir şey var mı?
Is there someone to help me.
rozpocznij naukę
Bana yardım edecek biri var mı?
It caused quite a commotion.
rozpocznij naukę
O oldukça bir kargaşaya neden oldu.
It doesn't make sense to me.
rozpocznij naukę
Bana göre bir anlamı yok.
It happened a long time ago.
rozpocznij naukę
O uzun zaman önce oldu.
It is a nice view from here.
rozpocznij naukę
O, buradan güzel bir manzara.
It is absolutely impossible.
rozpocznij naukę
O kesinlikle mümkün değil.
It is easier than I thought.
rozpocznij naukę
O, düşündüğümden daha kolay.
It is hard to convince Jack.
rozpocznij naukę
Jack'i ikna etmek zordur.
It is hard to convince John.
rozpocznij naukę
John'u ikna etmek zordur.
It is more than I can stand.
rozpocznij naukę
O, tahammül sınırlarımı aşar.
It is nice to see you again.
rozpocznij naukę
Seni tekrar görmek güzel.
It is no use your resisting.
rozpocznij naukę
Direnmenizin faydası yok.
It is none of your business.
rozpocznij naukę
Sizi ilgilendirmez.
It is our duty to help them.
rozpocznij naukę
Onlara yardım etmek bizim görevimiz.
It is still as cold as ever.
rozpocznij naukę
O hala her zaman ki kadar soğuk.
It is time to shut the gate.
rozpocznij naukę
Kapıyı kapatma zamanı geldi.
It is very cold this winter.
rozpocznij naukę
Bu kış çok soğuk.
It is windy today, isn't it?
rozpocznij naukę
Bugün hava rüzgarlı, değil mi?
It looks as if you're right.
rozpocznij naukę
Haklısınız gibi görünüyor.
It looks like Tom is sleepy.
rozpocznij naukę
Tom uykulu gibi görünüyor.
It might not freeze tonight.
rozpocznij naukę
Bu gece don olmayabilir.
It never rains but it pours.
rozpocznij naukę
O, yanmasada gürler.
It only takes a few minutes.
rozpocznij naukę
Sadece birkaç dakika sürer.
It rained all day yesterday.
rozpocznij naukę
Dün bütün gün yağmur yağdı.
It really gets on my nerves.
rozpocznij naukę
O, gerçekten sinirlerimi bozuyor.
It seems to be a good house.
rozpocznij naukę
O iyi bir eve benziyor.
It was a very exciting game.
rozpocznij naukę
O çok heyecan verici bir oyundu.
It was about twenty dollars.
rozpocznij naukę
O yaklaşık yirmi dolardı.
It was an agricultural area.
rozpocznij naukę
O bir tarım alanı idi.
It was dark when he came in.
rozpocznij naukę
O, içeri girdiğinde hava kararmıştı.
It was his personal opinion.
rozpocznij naukę
O, onun kişisel fikriydi.
It was late, so I went home.
rozpocznij naukę
Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.
It was rather easy for them.
rozpocznij naukę
O onlar için oldukça kolaydı.
It was too difficult for me.
rozpocznij naukę
O benim için çok zordu.
It was very cold last month.
rozpocznij naukę
Geçen ay çok soğuktu.
It was very windy yesterday.
rozpocznij naukę
Dün çok rüzgarlıydı.
It went just as we expected.
rozpocznij naukę
O, tam bizim beklediğimiz gibi gitti.
It would be a difficult job.
rozpocznij naukę
O, zor bir iş olacaktı.
It'll cost about 10,000 yen.
rozpocznij naukę
Yaklaşık 10.000 yene mal olacak.
It'll soon be three o'clock.
rozpocznij naukę
Yakında saat üç olacak.
It's already out of fashion.
rozpocznij naukę
O zaten demode.
It's already out of fashion.
rozpocznij naukę
Onun zaten modası geçmiş.
It's an average day at work.
rozpocznij naukę
Bu, iş yerinde ortalama bir gündür.
It's been snowing all night.
rozpocznij naukę
Bütün gece kar yağıyordu.
It's eight o'clock at night.
rozpocznij naukę
Saat gecenin ikisi.
It's going to clear up soon.
rozpocznij naukę
Yakında hava açacak.
It's great to have a family.
rozpocznij naukę
Bir aileye sahip olmak mükemmel.
It's hard to master English.
rozpocznij naukę
İngilizceyi öğrenmek zordur.
It's not a road, but a path.
rozpocznij naukę
O bir yol değil, fakat bir patika.
It's nothing to worry about.
rozpocznij naukę
O endişelenecek bir şey değil.
It's time you faced reality.
rozpocznij naukę
Gerçekle yüzleşmenin zamanı geldi de geçiyor bile.
It's too early to go to bed.
rozpocznij naukę
Yatmaya gitmek için çok erken.
It's too hot for us to work.
rozpocznij naukę
İşe gitmemiz için hava çok sıcak.
Jack is busy cooking for us.
rozpocznij naukę
Jack bizim için yemek pişirmekle meşgul.
Jack may speak Spanish, too.
rozpocznij naukę
Jack de, İspanyolca konuşabilir.
Jackson fell from his horse.
rozpocznij naukę
Jackson atından düştü.
Jackson said this was wrong.
rozpocznij naukę
Jackson, bunun yanlış olduğunu söyledi.
Jane is not as tall as Mary.
rozpocznij naukę
Jane, Mary kadar uzun değil.
Jane may not be at home now.
rozpocznij naukę
Jane şimdi evde olmayabilir.
Jane swims better than Yumi.
rozpocznij naukę
Jane Yumi'den daha iyi yüzer.
Jill saw the movie with Ken.
rozpocznij naukę
Filmi Ken ile birlikte izledim.
Jill saw the movie with Ken.
rozpocznij naukę
Jill filmi Ken ile izledi.
Jim seized Julie by the arm.
rozpocznij naukę
Jim Julie'yi kolundan yakaladı.
John is good at mathematics.
rozpocznij naukę
John matematikte iyidir.
John is too fat to run fast.
rozpocznij naukę
John hızlı koşamayacak kadar çok şişman.
John passed the examination.
rozpocznij naukę
John sınavı geçti.
John went to America by air.
rozpocznij naukę
John havayolu ile Amerika'ya gitti.
Kate is not as tall as Anne.
rozpocznij naukę
Kate Anne kadar uzun değil.
Kate is not as tall as Anne.
rozpocznij naukę
Kate Anne kadar uzun değildir.
Kazu likes sports very much.
rozpocznij naukę
Kazu sporları çok sever.
Keep oil away from the fire.
rozpocznij naukę
Yağı ateşten uzak tutun.
Keep out of the way, please.
rozpocznij naukę
Yoldan uzak durun, lütfen.
Keep the secret to yourself.
rozpocznij naukę
Sırrı kendinize saklayın.
Ken decided on going abroad.
rozpocznij naukę
Ken yurtdışına gitmeye karar verdi.
Ken has more books than you.
rozpocznij naukę
Ken'in senden daha fazla kitabı vardır.
Ken has never visited Kyoto.
rozpocznij naukę
Ken Kyoto'yu asla ziyaret etmedi.
Ken met her on his way home.
rozpocznij naukę
Ken eve dönerken onunla karşılaştı.
Kobe is famous for its port.
rozpocznij naukę
Kobe, limanı ile ünlüdür.
Kyoko is lying on the grass.
rozpocznij naukę
Kyoko, çimde uzanmaktadır.
Kyoto has many universities.
rozpocznij naukę
Kyoto'nun bir sürü üniversitesi var.
Learning calligraphy is fun.
rozpocznij naukę
Hat öğrenmek eğlencelidir.
Leave it where you found it.
rozpocznij naukę
Onu bulduğun yere bırak.
Leave the books as they are.
rozpocznij naukę
Kitapları olduğu gibi bırak.
Lenin ordered them to rebel.
rozpocznij naukę
Lenin onlara isyan etmelerini emretti.
Let me give you some advice.
rozpocznij naukę
Sana biraz tavsiye vereyim.
Let me introduce you to him.
rozpocznij naukę
Seni onunla tanıştırayım.
Let's clear up this problem.
rozpocznij naukę
Bu sorunu açığa çıkaralım.
Let's cut down our expenses.
rozpocznij naukę
Giderlerimizi kısalım.
Let's dine out for a change.
rozpocznij naukę
Değişlik olsun diye dışarıda yiyelim.
Let's eat now. I'm starving.
rozpocznij naukę
Şimdi yiyelim. Açlıktan ölüyorum.
Let's get out of this place.
rozpocznij naukę
Bu yerden çıkalım.
Let's get together tomorrow.
rozpocznij naukę
Yarın birlikte olalım.
Let's go back to our places.
rozpocznij naukę
Yerlerimize geri gidelim.
Let's hope for good results.
rozpocznij naukę
İyi sonuçlar umalım.
Let's not rule anything out.
rozpocznij naukę
Herhangi bir şeyi gözardı etmeyelim.
Let's start with Lesson Ten.
rozpocznij naukę
Ders on ile başlayalım.
Let's talk over a cold beer.
rozpocznij naukę
Soğuk bir bira hakkında konuşalım.
Let's walk to the bookstore.
rozpocznij naukę
Kitapçıya kadar yürüyelim.
Lincoln set the slaves free.
rozpocznij naukę
Lincoln köleleri serbest bıraktı.
Living conditions were hard.
rozpocznij naukę
Yaşam koşulları zordu.
Look at the girl over there.
rozpocznij naukę
Oradaki kıza bak.
Look! Two boys are fighting.
rozpocznij naukę
Bakın! İki çocuk döğüşüyor.
Luckily Tom didn't see Mary.
rozpocznij naukę
Neyse ki Tom Mary'i görmedi.
Lucy made her parents happy.
rozpocznij naukę
Lucy ailesini mutlu etti.
Make a sketch of your house.
rozpocznij naukę
Evinizin bir krokisini yapın.
Make yourselves comfortable.
rozpocznij naukę
Rahatınıza bakın.
Many Americans blamed Spain.
rozpocznij naukę
Birçok Amerikalı İspanya'yı suçladı.
Many of the men became sick.
rozpocznij naukę
Erkeklerin çoğu hasta oldu.
Many people think I'm crazy.
rozpocznij naukę
Birçok insan deli olduğumu düşünür.
Many promises had been made.
rozpocznij naukę
Bir çok sözler verilmiş.
Marble floors are beautiful.
rozpocznij naukę
Mermer zeminler güzeldir.
Mary helped her mother cook.
rozpocznij naukę
Mary annesinin yemek pişirmesine yardımcı oldu.
Mary is sitting at the desk.
rozpocznij naukę
Mary sırada oturuyor.
Mary is Tom's granddaughter.
rozpocznij naukę
Mary Tom'un kıztorunudur.
Mary is Tom's mother-in-law.
rozpocznij naukę
Mary Tom'un kaynanasıdır.
Mary is Tom's sister-in-law.
rozpocznij naukę
Mary Tom'un baldızı.
Mary loves her bamboo fence.
rozpocznij naukę
Mary bambu çitini seviyor.
Mary takes after her father.
rozpocznij naukę
Mary babasına benzer.
Mary weighed it in her hand.
rozpocznij naukę
Mary onu elinde tarttı.
Mary will make a good nurse.
rozpocznij naukę
Mary iyi bir hemşire olacak.
May I ask about your family?
rozpocznij naukę
Ailen hakkında soru sorabilir miyim?
May I bring my family along?
rozpocznij naukę
Ailemi birlikte getirebilir miyim?
May I have a class schedule?
rozpocznij naukę
Ben bir sınıf programı alabilir miyim?
May I have a glass of water?
rozpocznij naukę
Bir bardak su alabilir miyim?
May I have some more coffee?
rozpocznij naukę
Biraz daha kahve alabilir miyim?
Could I have the bill, please?
rozpocznij naukę
Hesabı alabilir miyim, lütfen?
May I have the menu, please?
rozpocznij naukę
Menüyü alabilir miyim, lütfen?
May I interrupt you a while?
rozpocznij naukę
Sözünüzü biraz kesebilir miyim?
May I look at your passport?
rozpocznij naukę
Pasaportunuza bakabilir miyim?
May I speak to Mike, please.
rozpocznij naukę
Mike ile konuşabilir miyim, lütfen.
May I speak to you a minute?
rozpocznij naukę
Sizinle bir dakika konuşabilir miyim?
May I take a picture of you?
rozpocznij naukę
Bir resminizi çekebilir miyim?
May we use the language lab?
rozpocznij naukę
Lisan Laboratuvarını kullanabilir miyiz?
Mayuko came out of the room.
rozpocznij naukę
Mayuko odadan dışarı çıktı.
Mayuko has dropped the ball.
rozpocznij naukę
Mayuko topu düşürdü.
Mayuko has not slept enough.
rozpocznij naukę
Mayuko yeteri kadar uyumadı.
Mick named the baby Richard.
rozpocznij naukę
Mick bebeğe Richard adını verdi.
Midori ate the most oranges.
rozpocznij naukę
Midori en çok portakal yedi.
Mike is captain of our team.
rozpocznij naukę
Mike takımımızın kaptanıdır.
Mike wore an indignant look.
rozpocznij naukę
Mike öfkeli bir görüntü takındı.
Milk does not agree with me.
rozpocznij naukę
Süt bana yaramıyor.
Miss Green teaches us music.
rozpocznij naukę
Bayan Green bize müzik öğretir.
Miss Jackson did not appear.
rozpocznij naukę
Bayan Jackson ortaya çıkmadı.
Miss Red taught me Japanese.
rozpocznij naukę
Bayan Red bana Japonca öğretti.
Mix the flour with two eggs.
rozpocznij naukę
Unu iki yumurta ile karıştırın.
Mom is getting dinner ready.
rozpocznij naukę
Annem akşam yemeği hazırlıyor.
Most of us love our country.
rozpocznij naukę
Çoğumuz ülkemizi seviyoruz.
Most people think I'm crazy.
rozpocznij naukę
Birçok kişi deli olduğumu düşünür.
Mrs. Smith cleans that room.
rozpocznij naukę
O odayı bayan Smith temizler.
Murder is punished by death.
rozpocznij naukę
Cinayet ölümle cezalandırılır.
My aunt made me a new skirt.
rozpocznij naukę
Halam bana yeni bir etek yaptı.
My birthday falls on Sunday.
rozpocznij naukę
Doğum günüm Pazara rastlıyor.
My brother is a good skater.
rozpocznij naukę
Erkek kardeşim iyi bir patenci.
My brother plays the guitar.
rozpocznij naukę
Erkek kardeşim gitar çalar.
My brother speaks very fast.
rozpocznij naukę
Erkek kardeşim çok hızlı konuşur.
My clock seems to be broken.
rozpocznij naukę
Benim masa saati bozuk gibi görünüyor.
My daughter likes egg yolks.
rozpocznij naukę
Kızım yumurta sarısını seviyor.
My dog has a wonderful life.
rozpocznij naukę
Benim köpeğimin harika bir hayatı vardır.
My dog sometimes eats grass.
rozpocznij naukę
Benim köpeğim bazen ot yer.
My family are all very well.
rozpocznij naukę
Ailemin hepsi iyidir.
My family is not that large.
rozpocznij naukę
Benim ailem o kadar büyük değildir.
My family is not very large.
rozpocznij naukę
Ailem çok büyük değildir.
My father came home at nine.
rozpocznij naukę
Benim babam dokuzda eve geldi.
My father has gone to China.
rozpocznij naukę
Babam Çin'e gitmişti.
My father is a heavy smoker.
rozpocznij naukę
Benim babam ağır sigara tiryakisi.
My father is an early riser.
rozpocznij naukę
Babam erken kalkan biridir.
My father is away from home.
rozpocznij naukę
Babam evden uzaktadır.
My father is in good health.
rozpocznij naukę
Babam sağlıklıdır.
My father is in his fifties.
rozpocznij naukę
Babam ellili yaşlarında.
My father made me what I am.
rozpocznij naukę
Beni bu duruma getiren babamdır.
My father runs a restaurant.
rozpocznij naukę
Babam bir restoran işletir.
My favorite sport is skiing.
rozpocznij naukę
Benim en sevdiğim spor kayaktır.
My friend will be our guide.
rozpocznij naukę
Arkadaşım rehberimiz olacak.
My girlfriend is an actress.
rozpocznij naukę
Kız arkadaşım bir aktristir.
My grades are above average.
rozpocznij naukę
Benim notlarım ortalamanın üzerindedir.
My grandmother was a farmer.
rozpocznij naukę
Büyükannem bir çiftçiydi.
My hat is bigger than Jim's.
rozpocznij naukę
Şapkam Jim'inkinden daha büyüktür.
My heart began to beat fast.
rozpocznij naukę
Benim kalbim hızlı çarpmaya başladı.
My hobby is taking pictures.
rozpocznij naukę
Benim hobim fotoğraflar çekmektir.
My hobby is writing stories.
rozpocznij naukę
Benim hobim hikayeler yazmaktır.
My house faces to the south.
rozpocznij naukę
Evim güneye bakar.
My house looks to the south.
rozpocznij naukę
Benim evim güneye bakıyor.
My jeans shrank in the wash.
rozpocznij naukę
Benim kot yıkamada küçüldü.
My joke went over very well.
rozpocznij naukę
Benim şaka çok iyi gitti.
My little finger is swollen.
rozpocznij naukę
Benim küçük parmağım şişti.
My mother didn't mention it.
rozpocznij naukę
Annem ondan bahsetmedi.
My mother has four brothers.
rozpocznij naukę
Annemin dört erkek kardeşi var.
My mother is an early riser.
rozpocznij naukę
Annem sabahçıdır.
My mother left me a message.
rozpocznij naukę
Annem bana bir mesaj bıraktı.
My mother made me a sweater.
rozpocznij naukę
Annem bana bir kazak yaptı.
My mother prepares my meals.
rozpocznij naukę
Benim yemeklerimi annem hazırlar.
My older sister got engaged.
rozpocznij naukę
Benim ablam nişanlandı.
My oldest brother is single.
rozpocznij naukę
En büyük ağabeyim bekardır.
My parents also have a farm.
rozpocznij naukę
Ebeveynlerimin de bir çiftliği var.
My parents made me go there.
rozpocznij naukę
Ebeveynlerim beni oraya gönderdi.
My plan was adopted by them.
rozpocznij naukę
Planım onlar tarafından benimsendi.
My sister has a sweet tooth.
rozpocznij naukę
Kız kardeşim tatlıya düşkündür.
My sister is a good swimmer.
rozpocznij naukę
Kız kardeşim iyi bir yüzücüdür.
My sister is engaged to him.
rozpocznij naukę
Kız kardeşim onunla nişanlıdır.
My sister's getting married.
rozpocznij naukę
Kız kardeşim evleniyor.
My son is small for his age.
rozpocznij naukę
Benim oğlum yaşına göre küçük.
My uncle gave him a present.
rozpocznij naukę
Amcam ona bir hediye verdi.
My uncle gave him a present.
rozpocznij naukę
Dayım ona bir hediye verdi.
My uncle gave his car to me.
rozpocznij naukę
Amcam arabasını bana verdi.
My uncle has a large family.
rozpocznij naukę
Amcamın büyük bir ailesi var.
My uncle has three children.
rozpocznij naukę
Amcamın üç çocuğu var.
My uncle has three children.
rozpocznij naukę
Dayımın üç çocuğu var.
My uncle lived a happy life.
rozpocznij naukę
Amcam mutlu bir hayat yaşadı.
My uncle lived to be ninety.
rozpocznij naukę
Amcam doksana ayak bastı

Musisz się zalogować, by móc napisać komentarz.