Phrasal verbs 51-75

 0    25 fiszek    Fiszkoteka
ściągnij mp3 drukuj graj sprawdź się
 
Pytanie Odpowiedź
büyümek, olgunlaşmak
Büyümeyi kabul etmek kolay değil.
rozpocznij naukę
to grow up
Growing up is not easy to accept.
tutmak
Merdiveni tut yoksa düşeceğim.
rozpocznij naukę
to hold something up
Hold the ladder up or I will fall down.
katılmak
Etkinliklerimize katılmaları için diğerlerini davet etmeliyiz.
rozpocznij naukę
to join in
We should ask others to join in our activities.
uzak durmak
Sıkıcı insanlardan uzak dur.
rozpocznij naukę
to keep away
I keep away from boring people.
yapmaya devam etmek
Aynı hatayı yapmaya devam ediyorsun.
rozpocznij naukę
to keep on doing
You keep on doing the same mistake.
ayakta kalmak, dayanmak
Pes etme, dayan.
rozpocznij naukę
to keep up
Don't give up, keep up.
ayrı tutmak
Duygularını bir kenara bırak.
rozpocznij naukę
to leave out
Leave your emotions out.
hayal kırıklığına uğratmak
Seni hayal kırıklığına uğrattıysam özür dilerim.
rozpocznij naukę
to let down
I am sorry if I let you down.
oturmak
Otur, seninle konuşmam lazım.
rozpocznij naukę
to sit down
Sit down, I need to talk to you.
kilitlemek
Kapıyı kilitle, dışarısı gürültülü.
rozpocznij naukę
to lock out
Lock out the door, it is noisy outside.
geriye bakmak
Çocukken genellikle arkama bakardım.
rozpocznij naukę
to look back
I often look back to when I was a child.
sabırsızlanmak, iple çekmek
Sizinle tanışmak için sabırsızlanıyorum.
rozpocznij naukę
to look forward
I look forward to meeting you.
dikkat etmek
Ayağını bastığın yere dikkat et.
rozpocznij naukę
to look out
Look out where you put your feet.
birine özenmek, imrenmek
Başardıklarından dolayı ona imreniyorum.
rozpocznij naukę
to look up to someone
I look up to him for what he achieved.
uydurmak
Onunla çıkmamak için bir bahane uydurdum.
rozpocznij naukę
to make up
I made up an excuse to avoid going out with her.
karıştırmak
Kuzenlerimin isimlerini hep karıştırıyorum.
rozpocznij naukę
to mix up
I always mix up my cousins' names.
taşınmak
Bir ev aldım, yarın taşınacağım.
rozpocznij naukę
to move in
I bought a house, I will move in tomorrow.
nakavt etmek
Mike Tyson rakibini nakavt etti.
rozpocznij naukę
to knock down
Mike Tyson knocked down the opponent.
geri ödemek
Sana verdiğim borcu geri ödemelisin.
rozpocznij naukę
to pay back
You should pay back the money I've lent you.
kovmak, defetmek
Yaptığım şeyden sonra beni kovdu.
rozpocznij naukę
to drive out
He drove me out after what I've done.
almak
Beni alabilir misin?
rozpocznij naukę
to pick up
Can you pick me up?
fişe takmak
Televizyonu fişe taktı.
rozpocznij naukę
to plug in
He plugged in the TV.
göstermek, işaret etmek, dikkat çekmek
Sanırım, onlara fikirlerinin ne kadar sorumusuz olduğunu göstermeliyim.
rozpocznij naukę
to point out
I think, I have to point out how irresponsible is their idea.
uzak tutmak
Şu örümceği benden uzak tut.
rozpocznij naukę
to put away
Put away that spider from me!
konaklamak
Bir hostelde konaklayacağız.
rozpocznij naukę
to put up
We will put up at a hostel.

Kurs zawiera także następujące zestawy fiszek:

Phrasal verbs 1-25Phrasal verbs 26-50Phrasal verbs 76-100

Musisz się zalogować, by móc napisać komentarz.